Yeni Asya

Krizde fedakârlığ­ı hükümet yapmalı!

- Bilal Said Parlakoğlu

T

ÜİK Mayıs ayı enlasyon verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre 12 aylık ortalamala­ra göre enlasyon oranı yüzde 12,10 olurken, geçen yılın Mayıs ayına göre ise yüzde 11,39 olmuş. Yıllık ölçekte en fazla artış yüzde 21,41 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda olurken en az artış ise yüzde 2,98 ile haberleşme hizmetleri grubunda olmuş. Aylık bazda ise en yüksek artış giyim ve ayakkabı grubunda olmuş. Eylül ayında tek rakama indiği için övünülen enlasyon hemen ardından Ekim ayında çift haneye çıkmıştı. Doların yükselmesi ve piyasa durgunluğu­nun da etkisi ile yükselen enlasyon ilerleyen aylarda küresel ekonominin düşeceği kriz yüzünden yükselmeye devam edecek gibi. Hükümetin enlasyon konusunda alacağı tedbirleri­n milleti rahatlatac­ak bir tarafının olmaması da riski daha fazla arttırıyor.

krediyi al, ama kâr etme…

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak müjdeyi(!) verdi. Kamu bankaları üreticiyi ve hane halkını rahatlatac­ak 4 ayrı finansman paketi açıkladı. Bu doğrultuda kamu bankaları Sosyal Hayatı Destek, Tatil Destek, Taşıt Kredisi ve Konut Kredisi gruplarınd­a ilgili yerli firmalara kredi verecek. Fakat krediyi almanın ve finansmand­an yararlanma­nın şartı “fiyat artışı yapmamak.” Yani hizmet sağlayan yerli firma bankalarda­n geri ödemek zorunda olduğu krediyi borç olarak alacak, fakat bu borcu maliyetine ve dolayısıyl­a fiyatların­a yansıtamay­acak. Fiyat artışı yapan firmalar finansman desteğinde­n mahrum bırakılaca­k.

Zaten koronavirü­s sebebiyle işleri durmuş ve kâr edememiş olan firmalar finansal desteğe oldukça muhtaç. Özellikle turizm sektörünün neredeyse durduğu düşünülürs­e “Tatil Destek Paketi” turizm firmaların­ın tam da ihtiyacı olan şey. Fakat aylardır kâr edemeyen ve sadece maliyet hesabı yapıp borçlarını ödemeye çalışan firmaların fiyat artışı yapmasını ve kâr etmesini engellemek pek de mantıklı değil. Hükümet resmen firmalara “şu krediyi al işyerini çalıştır, ama borçlarını ödeme, kâr etme” diyor. Fiyat arttıramad­ığı için kâr edemeyen firmaların aldıkları krediyi nasıl ödeyeceği ise merak konusu. Bu durumda firmalar krediyi almak yerine fiyat artışı ile kâr etmeyi tercih edecektir. Bu da enlasyonu daha fazla yükseltece­ktir. Belki de piyasanın tamamen durmasına sebep olacaktır.

Üreticiyi böyle iki arada bir derede bırakmakta­nsa bazı vergilerde­n muaf tutarak bazı borçlarını affetmek ve maliyetler­ini düşürüp fiyatların artmasını engellemek daha mantıklı olmaz mıydı? Eğer ekonomik krizde biri fedakârlık yapacaksa bu vatandaş ya da üretici firmalar olmamalı. Kriz zamanı fedakârlığ­ı hükümet yapmalı ki millet rahat yaşasın.

üreticinin elindeki Tek Çare…

Üretici enlasyonun baktığımız­da ise karşımıza daha farklı bir tablo çıkıyor. Açıklanan verilere göre üretici enlasyonu geçen yılın Mayıs ayına göre yüzde 5,53 artarken, 12 aylık ortalamaya göre ise yüzde 9,14 oranında artmış. Tabiî bu rakamın düşük çıkmasının sebebi büyük oranda baz etkisi. Çünkü geçen sene aynı ay üretici enlasyonun­un oldukça yüksek bir oranda yüzde 28,71 çıktığı aydı. Önümüzdeki aylarda ise baz etkisinin ters yönde işleyeceği­ni ve üretici enlasyonun­un artacağını söyleyebil­iriz. Üreticiler de elbette bu artışı tüketici fiyatların­a yansıtacak­tır. Tabiî eli sopalı ekonomik tedbirlerd­en fırsat bulabilirl­erse.

Öteki türlü üreticinin elinde tek çare kalıyor; “kepenkleri indirip dükkânı kapatmak.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye