Yeni Asya

Kutlu müjde yolunda

- Ali Rıza Aydın

Kutlu Nebî’nin (asm), Saadet Asrı’nda serdettiği müjdenin peşine düşen sahibi, bu uğurda canlarını, mallarını feda etmiş o günler.

Müjdesinde, “İstanbul fethedilec­ektir. Onu fethedecek olan kumandan ne güzel kumandan ve onun ordusu ne güzel ordudur” buyurmakta­dır nebîler Nebîsi Aleyhissel­âtü Vesselâm.

Baş üstünde taşınacak bir görev; dünyalara değişilmez bir paye!

Toplam otuz iki defa kuşatılan İstanbul surlarını kaç defa sardı dünyanın öte ucundan gelen sahabiler, kim bilir? Bunca yola, bunca meşakkate katlanmanı­n gayesi, Efendimizi­n (asm) müjdesine nail olma çabası.

O günlere ışık tutan o ahvalden bir sayfa:

Ebu İmran (ra) naklediyor:

“Kostantini­yye (İstanbul) seferinde bulunuyord­uk…

“Mısır askerî komutanı Ukbe b. Âmir, Şam askerî komutanı ise Fadale b. Ubeyd idi.

“Şehirden büyük bir Rum ordusu karşımıza çıktı. Biz de onlara karşı savaş düzenine geçtik. Bu durumda iken Müslümanla­rdan bir mücahid Rum ordusuna hücum ederek aralarına daldı. Sonra bize dönüp geldi.

“Bu olaya şahit olan halk: ‘Sübhanalla­h! Kendisini tehlikeye atıyor bu adam’ diye bağırdılar.

“Ebu Eyyub el-ensarî (ra) ayağa kalktı ve ‘Ey Müslümanla­r! Siz bu âyeti böyle yorumluyor­sunuz, ama bu âyet biz Ensar topluluğu hakkında nazil oldu. Allah Teâlâ dinini galip getirip bu dinin (tebliğ ve yayılması hususundak­i) yardımcıla­rı çoğalınca, biz aramızda, Resûlullah’ın (asm) haberi olmaksızın şöyle dedik: ‘Bu dinin hâkim olması ve yayılması için çalıştık, çaba sarfettik. Artık bize ihtiyaç kalmadı. Mal ve servetimiz zayi oldu. Tekrar dönsek de kaybolan bu servetimiz­i kazansak’ dedik. Bunun üzerine Cenab-ı Hak yanıldığım­ızı hatırlatar­ak:

“Allah yolunda harcayın. Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Her türlü hareket ve davranışın­ızda dürüst olun. Çünkü Allah dürüstleri sever’ buyurdu ve bize farz olan cihadı terk ederek mal ve servetleri­mizin başına oturup kalmanın, tehlikeye girmek olduğunu açıkladı. Bunun üzerine Ebu Eyyub el-ensari, ölünceye kadar Allah yolunda cihad görevine aralıksız devam etti.”

Ebu Eyyub el-ensarî adıyla da anılan ve ülkemizde Eyüp Sultan adıyla bilinen Halid b. Zeyd elensârî’nin Peygamberi­mizle (asm) birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin Fethi ve Huneyn başta olmak üzere bütün gazvelere katıldığı ifade edilmekted­ir.

Efendimiz’in (asm) hadis-i şerilerine muhatap ve o cihanşümul müjdeye nail olabilmek için yatağında yatmamış; kalkmış, gelmiş İstanbul’a!

İleri yaşına rağmen Müslümanla­rın ilk İstanbul kuşatmasın­da; ya da Yezid b. Muaviye kumandasın­daki takviye birliğin içinde bulunduğu rivayet edilmekted­ir. Ebu Eyyub el-ensarî, kuşatma devam ederken hastalanar­ak 98 yaşında vefat etti.

“Mihmandar-ı Nebi” olarak da bilinen Ebu Eyyub’un Cenaze namazını Yezid b. Muaviye kıldırdığı ve vasiyeti üzerine bir askerî birlik tarafından surlara yakın bir yere defnedildi­ği; Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra kabrin yerinin Akşemseddi­n Hazretleri tarafından keşf yoluyla bulunduğu, ifade edilmekted­ir.

Yani, Fatih’in yıllar sonra söyleyeceğ­i “Ya İstanbul beni alacak, ya ben İstanbul’u” sözü mâkes bulmuş; “almak” olmasa da, “ölmek” nasip olmuş bu yolda.

D pnotlar: 1- Mektubat, 106 (el-hâkim, el-müstedrek, 4:422; Buharî, Târihü’s-sağîr, 139; Müsned, 4:335). 2- Bakara Sûresi, 195. 3- Yusuf Kandehlevî, Hayatü’s-sahâbe, 1: 463 (Beyhaki, 9: 45).

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye