Islâmiyet’e küstürmeyelim
İslâmiyetin esası, mahz-ı tevhiddir; vesâit ve esbaba tesir-i hakikî vermiyor, icad ve makam cihetiyle kıymet vermiyor. Hıristiyanlık ise, “velediyet” fikrini kabul ettiği için, vesâit ve esbaba bir kıymet verir, enâniyeti kırmaz. Adeta rububiyet-i İlâhiyenin bir cilvesini azizlerine, büyüklerine verir. “Onlar Allah’ı bırakıp, hahamlarını ve rahiplerini kendilerine rab edindiler.”
(Tevbe Sûres , 31) âyetine mâsadak olmuşlar. Onun içindir ki, Hıristiyanların dünyaca en yüksek mertebede olanları, gurur ve enâniyetlerini muhafaza etmekle beraber, sabık Amerika Reisi Wilson gibi, mutaassıp bir dindar olur. Mahz-ı tevhid dini olan İslâmiyet içinde, dünyaca yüksek mertebede olanlar ya enâniyeti ve gururu bırakacak veya dindarlığı bir derece bırakacak. Onun için, bir kısmı lâkayt kalıyorlar, belki dinsiz oluyorlar.
1
Din adına siyaset yapanların dikkat etmesi gereken önemli bir önemli bir ikazı Risale-i Nur çok güzel bir şekilde gösteriyor. Dindarlığın olmazsa olmaz vasfı şefkatli olmaktır. Çünkü tevhid sırrıyla hepimiz kardeşiz. Kardeşlerde birbirine şefkat eder ve himaye eder. Dilleri hep kavl-i leyyindir. Dinleyenleri yumuşatırlar. Yüzleri hep mütebessimdir. İnsanın içini ısıtırlar. Hele bu vasılar dindar iderecilerde olsa daha da mükemmel olur.
Dünya mertebelerinde yükselen insanların peşini bırakmayan iki sinsi düşman var; enaniyet ve gurur. “Bu zamanda terbiye-i İslâmiyenin noksaniyetiyle ve ubudiyetin za’fiyetiyle benlik, enaniyet kuvvet bulmuş.”
2
Her mertebe çıktıkca bunlarda kuvvetlenerek gelirler. İşte insanların dindar kimliğini kullanarak makam ve mevki peşinde koşmaları onların dindarlığına zarar vereceğini gösteriyor. Ve dine lâkayd kalıp Allah muhafaza daha feci durumlara düşebiliyorlar. Çünkü inandığı gibi yaşamayan yaşadığı gibi inanmaya başlar. Ve bu hakikî tevhidi zedeler kendileri bu vartaya düştüğü gibi İslâmiyeti kurtarıcı gören avamı sukut-u hayale uğratır. Ve İslâmiyetin güzelliğini gösteremeyen idareciler avamı İslâmiyete küstürür.
D pnotlar:
1. Said Nursî, Mektubat, 26. Mektup, 3. Mebhas, 5. Mesele.
2. Said Nursî, Emirdağ Lâhikası-ii.