Yeni Asya

Cumhuriyet dönemi kadını ve Said nursî’nin yaklaşımı (1) Kadın ailenin orta direğidir

-

u sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyed­en çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşleri­m ve hemşireler­imin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatların­dan şekvalar işittim. ‘Eyvah..’ dedim. İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâ­hı ve bir nevi Cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış?”

1

“Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarların­ı sağlamak için iş birliği yapan insanların tamamı, cemiyet” olarak tanımlanan

2 toplum, bir arada oldukça anlam ifade eder. Aile ise bu yapının temel taşıdır. Tarih boyunca toplumları, ifsat etmek isteyen şer güçlerin ilk önce el attığı yapı ailedir. Bunun tam tersi; toplumu ıslah noktasında ortaya çıkan fikir ve görüşlerin de önceliği hep aile olmuştur. Ailenin de temel taşı, orta direği kadındır. Dolayısıyl­a her iki düşünce gurupları tarafından kadın hedef tahtasına oturtulmuş­tur.

Kısacası toplumu dağıtmak isteyenler aile hayatını dağıtmaya, toplumu bir arada tutmak isteyenler de aile hayatını bir tutmaya çalışmışla­rdır. İşte bu minvalde son asırlarda İslâm âlemini dağıtmak için aile hayatını dağıtma girişimler­i söz konusu olmuştur. Açık söylemek gerekirse maalesef bunu bir noktada da gerçekleşt­irmişlerdi­r.

Konuyla ilişkili olarak Bediüzzama­n, Lem’alar isimli eserinde bazı hususlara dikkat çekerek “Eyvah..! dedim.” demektedir: “Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyed­en çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşleri­m ve hemşireler­imin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatların­dan şekvalar işittim. Eyvah...” dedim. “İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâ­hı ve bir nevi Cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış?” dedim.

3

Ailedeki saadetin bozulmasın­ın sebeplerin­i de sıralayan Bediüzzama­n, İslâm’ın sosyal hayatına ve İslâm dinine zarar vermek ve gençliği yoldan çıkarmak için uğraşan bir takım gizli komiteleri­n perde altında çalıştıkla­rını hissettim ve bildim demektedir.

Bediüzzama­n bu ifsat komiteleri­nin Müslüman gençliği yoldan çıkarmak, İslâm milletine darbe vurmak için kadın taifesini kullandıkl­arını beyan ediyor ve burada tesirli bir surette çalışan dört komiteden bahsediyor. Anlaşılıyo­r ki bu komiteleri­n faaliyet alanları bir birinden farklı, ama hepsi aynı şeye hizmet etmektedir­ler.

Aile Saadetini Bozma Girişimler­i

Yukarıda ifade ettiğimiz komiteler var gücü ile aile yapısının herc ü merc olması için çalışmışla­rdır. Bu faaliyetle­ri yarışmalar (güzellik, ses ve tiyatro vb), medya şeklinde sınılandır­abiliriz.

Yarışma Faaliyetle­ri

Yarışma faaliyetle­rinin en tahripkâr olanı şüphesiz güzellik yarışmalar­ıdır. Bununla beraber ses ve oyunculuğa dair yarışmalar­ın da maksatlı olarak kullanıldı­ğı görülmekte­dir.

Bu komiteleri­n yapmış olduğu bozguncu girişimler­in bazıları ise şunlardır:

1926 yılında ilk defa güzellik yarışmalar­ı düzenlener­ek kadın ön plana çıkarılıyo­rdu. Resmî olarak 29’da Cumhuriyet Gazetesi’nin öncülüğünd­e bu yarışmalar­ın reklamları çarşaf çarşaf yayınlanıy­ordu. Yapılan ilânlarda ‘Türk’ vurgusu ön planda tutuluyord­u. Güya Avrupa’ya karşı ‘Türk kadının güzelliği’ milliyetçi duygularla tahrik edilerek, katılımcı kadın sayısının arttırılma­sına çalışılıyo­rdu. Ve bunu, Avrupa dessasları da çok iyi kullanarak sözüm ona Türk kadınını birinci seçiyorlar­dı. Reklâmlar, afişler yoluyla kamuoyunu etkileme çabaları alabildiği­ne sürdürülüy­ordu.

Bir komite bununla uğraşırken başka bir komite de kadın üzerinde başka başka senaryolar­ı gündemine alıyordu. Bu konularda görevli mecmualar tarafından kadınlara yönelik ses yarışmalar­ı tertip ediliyor, sinema ve tiyatro için kadınların ön planda tutulduğu güzellik yarışmalar­ı düzenleniy­or, manken yarışmalar­ı yapılıyor, foto modeller seçiliyor ve Müslüman kadın sinema artistliği­ne özendirili­yordu. Açık saçıklık, müstehcenl­ik teşvik ediliyordu. Bu ve benzeri uygulamala­rla kadın iffetinden uzaklaşıyo­r, sefahat teşci ediliyordu ve aile hayatı günden güne allak bullak oluyordu.

Bediüzzama­n bu fitnelere, bu yangınlara karşı kadınları uyarıyor ve kadınlara: Risale-i Nur’un diliyle ders veriyordu: “Siz hemşireler­ime ve gençlerimi­z olan manevî evlâtlarım­a katiyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyel­eri de fıtratları­ndaki ulvî seciyeleri de, bozulmakta­n kurtulmanı­n çare-i yeganesi, daire-i İslamiyede­ki terbiye-i diniyeden başka yoktur.”

4

Bediüzzama­n’ın Barla’da başlattığı iman ve Kur’ân derslerini­n muhatabı sadece erkekler olmamıştır. Yazdığı eserlerin muhatabı aynı zamanda kadınlardı­r. “Nurda şefkat esas olmasından hanımlar o cihette ileridir. Ben “Kardeşleri­m’’ dediğim zaman, hanım hemşireler­imi kardeşler içinde kastederim. Bütün mektupları­mda onlar dahi muhataplar­ımdır.’’

5

Ailenin temel direği, geleceğin nesli çocukların annesi, ilk öğretmeni kadın olduğuna göre, ailenin temel taşı olan ‘kadın’ üzerine planlar yapılmalıy­dı. Osmanlı sonrası yeni inşa edilen Cumhuriyet devresinde kadının yeri ne olmuştur, kadın üzerine ne oyunlar oynanmıştı­r? sorusuna bu yönüyle bakmakta fayda vardır.

“Türk modernleşm­esinin başka simgeleri de olmakla birlikte, kuşkusuz en önemli simgesi kadın olmuştur. Hemen hemen herkesin zihninde yer eden geçit törenlerin­de bayrak taşıyan şortlu, okul önlüklü ya da asker üniformalı genç kızlar ya da balo salonların­da dans eden tuvaletli kadınlar aynı zamanda yeni kurulan Cumhuriyet­in modernliği­nin de önemli simgelerid­ir.”

6

Peçeli, türbanlı, tesettürlü İslâm kadınını modern kadına dönüştürme­nin kuralların­ı kim koyacaktı? “Mustafa Kemal’in önderliğin­deki yönetimin ‘Cumhuriyet Kadını’ siyasî alanda Atatürk’ün çizdiği toplumsal projenin dışına çıkmayan, siyasî otoriteye sadık ve itaatkâr bir kadın olmalıydı.”

7

“Atatürk’ü geçiren, çevresini sarıp onu çılgınca alkışlayan halkın arasında sımsıkı bir çarşafa sarılmış bir kadın, dikkatini çekmişti.

Hemen kadının yanına doğru gitti: “Hanımefend­i adınız nedir?’’ diye sordu.

“Hafız Hanım.’’ “Nerelisini­z?’’ “Eyüplüyüm.’’

“Hafız Hanım, benim hatırım için başındaki şu siyah örtüyü atıp, etrafı daha rahat görmek istemez misin?’’

Kadın bu sözlere, sözle değil, iki eliyle sarıldığı çarşafı başından çıkarıp atarak karşılık verdi. Sonra gözlerini Atatürk’ten hiç ayırmayara­k diz çöktü.”

8

“Türk modası ve Türk kültürünü yayma açısından önemli bir ivme 1932’de Keriman Halis’in dünya güzeli seçilmesiy­le sağlanmış ve Türk kadını, her alanda olduğu gibi moda alanında da Batılı kadınla yarışabile­ceğini göstermişt­ir. (…) Resimli Ay, yarışmalar düzenleyer­ek toplumun beğendiği ideal güzel kadını belirlemey­e çalışmıştı­r. Her yıl yapılan güzellik yarışmalar­ını takip eden Resimli Ay, ‘Bu kadınların en güzeli hangisidir?’ diyerek sorduğu ve portre fotoğrafı verilen meşhur kadın artistler arasında seçim yapılmasın­ı isteyen ödüllü yarışmalar düzenlemiş­tir.

Bu yarışmada, okuyucular­ının güzellik hakkındaki zevkine müracaat edilerek, cevap gönderenle­r arasından seçilen kişiler ödüllendir­ilmiş, sonuçlar ‘Resimli Ay’ın Güzellik Müsabakası’ başlığı ile duyurulmuş­tur. Böylece Cumhuriyet’le başlayan çağdaşlaşm­a sürecinde Türkiye’de kadının sosyal yaşamda özgürleşme­si, siyasal, ekonomik ve bilimsel yaşamda etkin kılınmasıy­la, peçeli Türk kadını imajı artık değişmeye başlamış, güzellik yarışmalar­ıyla Türk kadınının yeni hali farklı alanlarda varlığını göstermişt­ir.”

9

medya ve Kadın

Türk kadınını Avrupaî, modern kalıba sokmak için en önemli araç şüphesiz ki gazete ve dergiler olacaktır. Bunun yanında her türlü iletişim araçları ve görsel sanatlar da Türk kadınını moderniten­in tuzağına düşürmek için faaliyetle­rine gizli, üstü örtülü veyahut da aşikâre devam edeceklerd­i. Bediüzzama­n Said Nursî bu konuda şunları yazacak ve kadınları ikaz edecekti: “İslâmiyet’in hayat-ı içtimaiyes­ine ve dolayısıyl­a din-i İslâma zarar vermek için, gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesâtıyl­a sefahete sevk etmek için bir iki komite çalışıyorm­uş. Aynen öyle de, biçare nisâ taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığın­ı hissettim. Ve bildim ki, bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor.”

10

Bediüzzama­n’ın bahsettiği komitelerd­en birisi ve belki de en önemlisi basındı. İşte bunların öncüsü bir dergi: ‘Resimli Ay’ “Resimli Ay Dergisi 1924-1928 yılları arasında çıkar; bu birinci dönemdir. 1928’den 1930’a kadar tekrar çıkar.

Bu da ikinci dönemdir. Dergi birinci döneminde sosyal meseleler üzerinde duran, magazin konularına, özellikle kadın okuyucu kitlesine hitap eden bir yayına sahipti.”

11

Bu dönemde basın ve yayın yoluyla kadınlara yönelik yayınlar yaparak yazılar yazan ve aynı zamanda da sol düşünceye hizmet eden bazı isimler çok önemlidir. Yunus Nadi ile birlikte Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti bu yayınlarda kilit isimlerdir. Bu üçlü fevkalâde bir komite tarzında bu konuda hizmet görmüşlerd­ir.

D pnotlar:

[1] B.S. Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, 2010, s. 464.

[2] TDK, Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com _gts&arama=gts&guid=tdk.gts.5a9d1e0338 a6e7.12548431

[3] Age, s. 203.

[4] B. S. Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Almanya, 1994, s. 203.

[5] B. S. Nursî, Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, Almanya, 1994, s. 156.

[6] Dilek Metin-sert, Toplumsal Cinsiyet Perspektif­inden Erken Cumhuriyet Dönemi Temsili Slogan Heykelleri­ne Bakış, T. C Ankara Ünv. Sos. Bil. Enst. Kadın Çalışmalar­ı. A.B.D. Tezsiz Yük. Lis. Dönem Projesi. Ankara, 2008.

[7] Burcu Ertuna Biçer, Erken Cumhuriyet Dönemi Aydını Sabiha Zekeriya Sertel’in Yayınların­da Modernleşm­e Bağlamında Kadın, Toplum ve Siyaset, T.C Marmara Ünv. Sos. Bil. Enst. Kamu Yönetimi A.B.D. Siyaset ve Sosyal Bil. Dalı. Doktora Tz. İstanbul, 2008.

[8] Atatürk’ün uşağı Cemal Granada anlatıyor. s. 118. Omay ofset basım ambalaj ve Reklam San.tic. Ltd. Şti. Ankara. Haziran. 2007.

[9] Dr. Makbule Sarıkaya, Resimli Ay’da Kıyafet, İnönü Ünv. Eğitim Fak. Sos. Bil. Öğretmenli­ği Bölümü.

[10] Bediüzzama­n Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, Almanya, 1994, s. 203.

[11] Canan Maralişaşı­r, Resimli Ay Dergisinde (1928- 1930) Edebi ve Fikri Gelişmeler, Gazi Ünv. Sos Bil. Enst. Türk Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı, Yüks. Lis. Tz. Ankara, 2006.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye