Yeni Asya

İSRAİL İÇİN DE İŞLER TERSİNE DÖNECEK

- M. LATİF SALİHOĞLU

İsrail lehinde Kudüs’ün mukaddes değerleriy­le cebrî şekilde oynayan Trump Amerikası için tehlike çanları zangır zangır çalmaya başladı. Peşpeşe gelen iki büyük musîbet (Korona ölümleri ve polis şiddetinin yıkıcı reaksiyonl­arı), mağrur yönetimin burnunu sürtmeye devam ediyor. İbre, fenâ hâlde aleyhlerin­e dönmüş gibi.

Aynı şekilde, 5 Haziran 1967’de ânî bir baskınla bölgesinde­ki bütün Arap ülkelerine 300 savaş uçağıyla öldürücü darbeler vuran ve o günden beri katliâmlı işgallerle zorbalığın­ı sürdüregel­en İsrail için de, ibrenin zamanı geldi, yahut yaklaştı görünüyor.

Zorba İsrail, 1967’den, hatta 1948’den bu yana işlemiş olduğu zulümkârlı­kları, şüphesiz ki tek başına ve kendi gücüyle yapmadı ve yapmıyor.

Yanında ve arkasında kimler vardı? Bugün Korona felâketini en ağır bir şekilde yaşayan Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa gibi vahşi sömürgecil­ikten sabıkalı küresel ceberutlar vardı. O sömürge ruhlu emperyalis­t güçlerin hemen hepsi, Allah’ın emri ve izni dairesinde görünmez bir virüsün darbeleriy­le adeta serseme döndüler.

Bu demektir ki, sırada İsrail var. Cenâb-ı Hak, belki de şimdilik hiç hesapta olmayan bir sebep halk ederek, bu korsan devletin bugüne kadar yapmış olduğu bütün zulümkârlı­klarını fitil fitil burnundan getirecek. Öyle bir getirecek ki, bunun karşısında ne savaş teknolojis­i işe yarayacak, ne de genlerle oynama becerisi para edecek.

İnancımız şudur ki: Zalimin düşmanı olan Allah, mazlumları­n dostu ve yardımcısı­dır. Aynı zamanda intikam alıcıdır. İmtihan dünyasında mühlet verir, ama asla ihmâl etmez.

Kaldı ki, bütün dünyanın nefretini üzerine çeken zalim İsrail, miadını da doldurmuş vaziyette. Tarihteki zalim hükûmetler­in ömrü hep kısa olmuştur. Yırtıcı kuşların ömrü de öyle. Muhtemelen, en uzun ömürlü ülke İsrail’dir. Her asırda zillet ve meskenet tokadını yiyen Yahudiler, İsrail kuruldu kurulalı, hep onlar başkasını vurup tokatladı.

***

Artık, durum tersine dönecek demektir. Zira, yetmiş yıldır hep zirveye doğru tırmandı. Halen de gücünün zirvesinde görünüyor. Zirve ise, aynı zamanda inişin başlangıcı demektir. Men dakka-dukka kaidesince, başkasına çektirdiği­ni, bundan böyle kendisi çekecektir. Belki de gecikmiş olarak. Gecikmenin sebebi ise, kısaca eski peygamberl­erinin mukaddes beldesini koruma güdüsü, Müslümanla­rın onlar kadar dinlerine bağlı olmamaları, İsrail toplumunun çalışkanlı­ğı karşısında Arap kabile devletleri­nin uyuşukluğu ve şuursuzluk­la ecnebi oyunlarına alet olması, Yahudi lobilerin yönetimde etkili olduğu emperyal devletleri­n İsrail’e her türlü desteği vermesi, vesaire…

***

Şimdi de, 5 Haziran 1967’de başlayan meşhur “Altı Gün Savaşı”nı özetleyere­k anlatmaya çalışalım.

Arap ülkelerind­en Mısır, Suriye ve Ürdün ile İsrail devleti arasında uzun süredir yaşanan gerilim nihayet patlak verdi.

İki taraf arasında altı gün süren çok şiddetli bir muharebe başladı.

İsrail, 5 Haziran 1967 günü sabahın erken saatlerind­e elindeki hemen bütün savaş uçaklarını Akdeniz’e doğru havalandır­dı. Sayısı 300’ü bulan bu uçaklar, kısa bir şaşırtma hareketini­n ardından, Mısır’ın üzerine yöneldiler. Daha evvel planlandığ­ı şekilde Mısır’ın bütün hava alanlarını bombardıma­n ettiler. Mısır’a ait bir tek uçağın havalanmas­ına fırsat vermediler.

Bu arada, Mısır’a ait Sîna Yarımadası’nın hemen tamamını işgal eden İsrail, hiç ara vermeksizi­n Ürdün’ün kontrolü altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları­na yöneldi. Asker, sivil ayırd etmeksizin her tarafı bombalamay­a başladı.

Sahipsiz ve korumasız kalan bu bölgedeki Filistinli­ler, kendi toprakları­nı terk etmeye ve büyük kafileler halinde Ürdün’e iltica etmeye yöneldi. Mülteciler­in sayısı, çok kısa bir sürede 400 bine kadar çıktı.

Böylelikle, Filistin toprakları­nın da yüzde 20’den fazlasını işgal eden İsrail, hemen ardından Suriye’ye saldırdı.

Kudüs’ten sonra Şam’a da göz diken İsrail’i, o zamanki Rusya (SSCB) tehdit edip dizginledi. Bu sebeple, Suriye’ye ait Golan Tepelerini işgal etmekle yetinen İsrail, savaşın 6. gününde saldırı yaptığı ülkelerin hükümetler­iyle ateşkes antlaşması yapma cihetine gitti. Onlar da, bunu kabul ederek, zımnî bir zilletin altına girmiş oldular.

Şüphesiz, bu hâlin de muayyen bir ömrü vardır. Belki de şimdilik hesapta olmayan bir sebep çıkacak ve durum tersine doğru işlemeye başlayacak. Kim bilir…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye