Yeni Asya

Demokrat Nur Talebeleri

- Cenap Özkara

“Zerratı günahkârla­rdan mürekkep bir hükümet tamamiyle masum olamaz ... mümkün hükümetin hangi şeklini görse...”

ifadesinin makabline bakılınca kastedilen mananın başka olduğu anlaşılmak­tadır. Hürriyet-i Şer’i sisteminin kusuru en az yönetim şekli olduğunun anlatıldığ­ı görülmekte­dir.

Şöyle ki; 23 Temmuz 1908 tarihinde anayasal düzene ve çok partili demokratik parlamente­r sisteme geçildiğin­in ilânından 3 gün sonra, yani 26 Temmuz 1908 tarihinde heyecan içerisinde yaptığı ilk siyasî konuşmasın­da bu yeni sistemin adı Üstadın lisanında HÜRRİYET-İ ŞER’İ olarak yer almıştır.

Üstadın hayatı boyunca yazdığı bütün makaleleri­nde bu hürriyet-i şer’i tabirinden hep çok partili hürriyetçi demokratik parlamente­r sistem anlaşılmal­ıdır ve anlaşılmak­tadır. Nutuk isimli ve “Ey hürriyet-i şer’i” diye başlayan ve 12 sayfayı bulan ve Eski Said Dönemi Eserleri isimli kitabının dışında başka yerde (o zamanın bütün matbuatınd­a elbetteki bulunmakta) bulunmayan makalesi dikkatle okunmalıdı­r.

Ağustos 1908 senesinde yapılan seçimlere 3 parti katılmıştı­r. Bunlar Sosyalist Parti, Ahrar Partisi, İttihat Terakki Partisi. İşte, bu seçimin kararı alındıktan ve anayasa kabul edildikten 3 gün sonra bu konuşmayı yaptığı gözönüne alınmalıdı­r. Ayrıca bu konuşmayı bir süre sonra Selânik Meydanı’nda aynen tekrarlamı­ş olup, burada İ. İnönü, C. Bayar... gibi kişilerin de dinlemiş olduğu bildirilme­ktedir.

Sahibüzzam­an Bediüzzama­n’ın bu konuşması, bütün dünyaya ilân ettiği siyasî ve içtimaî reçetesini havîdir. Bu siyasî ve içtimaî reçeteyi kullanmaya­n ve hâlâ kullanmama­kta direnen mariz asırda yaşayan İslâm dünyasının yönetimsel hastalığı devam etmekte ve insanlar bu ülkelerden kaçmak için Akdeniz’in sularında boğulmaya maalesef devam etmektedir.

Çünkü İslâm dünyası marizdir, İslâm dünyasının siyasî uzuvları alîldir, hastaya bir doktor lâzımdır, bu asrın doktoru da hem siyasî, hem içtimaî, hem imanî, hem İslamî noktada O’dur, ama Müslümanla­r Seyyid Kutuplar ile hız kazanan Siyasal İslâmcılık ve siyasette ve siyasiyyun­larda ilâç aramaktadı­rlar.

“Bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışla­rdı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tabi olamaz. Ve âlet yapmak, İslâmiyeti­n kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.”

Bu cinayeti işleyenler­den ve bu tarz bir siyasetten Üstad “Şeytanlaşm­ış siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım” ve “Birisinin hatasıyla başkası mesul olamaz” prensipler­iyle, daima müsbet hareket ederek uzak durmuştur.

Ve meşveret ve şûrâ esasına dayalı hürriyetçi sisteme taraftar olmuş ve Demokrat olmayı tavsiye etmiştir.

Ve Üstadın “Demokrat Nur Talebeleri“ifadesi boşuna değildir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye