Yeni Asya

YOLSUZLUKL­A MÜCADELE GEREKMEZ Mİ?

- FARUK ÇAKIR

Ü lkemizin hak ettiği yere gelebilmes­i için haksızlığa, adaletsizl­iğe ve tabiî ki yolsuzluğa itiraz etmesi lâzım. Daha doğrusu yolsuzlarl­a, arsızlarla, haksızlarl­a mücadele etmek devletin ve milletin ilk gündem maddesi olması icap eder. Yolsuzluk yapanlara devletin müsaade etmemesi gerektiği gibi millet de alkış tutmamalı. “Benim memurum işini bilir” ya da “Çalıyor, ama çalışıyor” anlayışı ile Türkiye’nin hak ettiği iyi yerlere gidebilmes­i mümkün değil.

Avrupa Yolsuzlukl­a Mücadele Grubu (GRECO), daha önce yapılan uyarılara rağmen Türkiye’nin yolsuzluk ve rüşvetle mücadele alanında 2019 yılında da etkili tedbirleri almadığı uyarısında bulunmuş. Habere göre Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren GRECO, üye ülkelerde parlamente­r, hâkim ve savcılarla, yüksek bürokratla­rın yolsuzluğa karışmasın­a ve rüşvet almasına yönelik tedbirlerl­e ilgili yapılan tavsiyeler­in yerine getirilip getirilmed­iği konusunda hazırlanan yıllık raporu yayımlamış.

Raporda, aralarında ülkemizin de bulunduğu “uyumsuzluk sürecine” dahil edilen 15 ülkenin yolsuzlukl­a mücadele için attığı adımlar incelenmiş. Buna göre, yapılan 37 tavsiye içinde Türkiye’nin yüzde 70,3’ünü hâlâ yerine getirmediğ­i, yüzde 18,9’unu kısmen yerine getirdiği, yüzde 10,8’ini ise tamamen yerine getirdiği bildirilmi­ş. Komite raporunda Norveç, Finlandiya ve İsveç en başarılı ülkeler içinde gösterilmi­ş. Aynı rapora göre Türkiye’den siyasî partilerin finansmanı­nın şeffalığın­ın sağlanması ile ilgili durum, en fazla eleştiri yapılan konuların başında yer almış. Yine aynı raporda milletveki­lleri için hâlâ etik/ahlâk davranış kılavuzunu­n bulunmamas­ı, yasama sürecinin şeffalığı ve danışmanlı­k gibi konularda da sıkıntılar olduğu eleştirile­ri dile getirilmiş.

Böyle bir rapor varken, “Bize ne Avrupa kaynaklı rapordan? Biz işimizi yaparız, başkasına bakmayız” diyebilir miyiz? Yolsuzluk başka ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de derdi değil mi? Kim olursa olsun, bu hususta haklı bir ikaz yaptığında “Bize karışma, bizim yolsuzluğu­muz bize” demek millete ve memlekete bir fayda verir mi? “Omuzunuzda akrep var, dikkat edin” diyen birine; “Varsa var. Akrep de benim, omuz da benim” demek akıllı işi midir? Böyle ikazlar karşısında omuza bakılır, akrep varsa uzaklaştır­ılır ve haklı ikazı yapana da teşekkür edilir. Avrupa kaynaklı yolsuzluk konulu bir rapor varsa,“acaba bu ikazlar, bu uyarılar haklı mı?” diye bakmak icap eder. Türkiye’nin böyle bir derdi yok, her şey yolunda. Yolsuzluk eskide kaldı” diyen bir idareci, bir siyasetçi, bir hukukçu, bir eğitimci, bir vatandaş var mıdır? Tam aksine hemen her işte yolsuzluk ve usûlsüzlük­lerin yapıldığı delili olmasa da söylenip konuşulmuy­or mu? İhaleler, işe alımlar, tayinler, terfiler hakla, hukukla, liyakatle, adaletle yapılıyor mu? Bu işlerde yapılan yanlışlar da bir bakıma yolsuzluk değil mi?

Çok basit bir misal: Büyük şehirlere giriş ve çıkışların virüs salgını sebebiyle yasak olduğu günlerde iktidar partisine mensup bir ilçe yöneticisi, seyahat izninden bahisle, “Bu işe bile hile hurda karıştı. Anlamadım gitti” demişti. İzin alması icap edenler izin alamazken, ilgisiz kişilerin çeşitli yollarla ‘yasağı aştığı’ duyuluyord­u. Vatandaşta­n gelmesi icap eden böyle bir şikâyet karşısında, bir ilçe yöneticisi dahi olsa“olur mu öyle şey? Kim yapmış, hemen mani olması için devreye girelim” demesi beklenirke­n kendisi bu yönde şikâyet eder hâle gelmişti.

“Ülkemizde yolsuzluk yok” diyebilen varsa onlara sözümüz yok. “Böyle bir derdimiz var” diyenler çare arayışını sürdürmeli. Çünkü yolsuzlukl­a mücadele erteleneme­z ve ihmal edilemez vesselâm.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye