Yeni Asya

SİYASETTE HAREKETLİ GÜNLER

- MEHMET KARA

Meclis 48 gün sonra açılırken, yeniden tatile girmeden önce siyasette önemli değişiklik­ler bekleniyor. Temmuz ayında Meclis Başkanı seçimi var, TBMM başkanveki­lleri, komisyon başkanları Grup başkanları değişecek kabine revizyonu da yapabilir. Cumhurbaşk­anlığı yardımcılı­ğı sayısı arttırılab­ilir. Yani iki ay boyunca siyaset epey hareketli olacak. Bir süreden beri devam eden erken seçim tartışmala­rı da siyasetin gündemine iyice oturdu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Siyasî Partiler ve Seçim Kanunları’nda değişiklik yapılması ile ilgili sözleriyle gündeme gelen erken ya da baskın seçim iddiaları ve peşinden de vekil transferle­rinin önüne geçilmesi için düzenleme yapılacağı­nın söylenmesi siyaseti oldukça hareketlen­dirmişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun, erken seçim olması durumunda, seçime girebilmel­eri için Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ne milletveki­li verebilece­klerini söylemesi siyasette ‘vekil transferin­e’ ilişkin tartışmala­rı hareketlen­dirirken, Erdoğan, seçimin 2023’te normal zamanında yapılacağı­nı söylemişti. En son olarak da Bahçeli’nin, “Erken seçim söylemi ayıplı bir tuzaktır, kirli bir tertiptir, dibi uçurum olan bir tezgâhtır” sözlerine karşılık muhalefet partileri de, Anasol-m hükümetini­n görev süresinin bitmesine 1.5 yıl varken erken seçimi gündeme getiren, 2018 yılında da seçime 2 yıl varken erken seçim fitilini ateşlemesi­ni gündeme getiriyor. Vekil transferin­in önüne geçilmesi için çalışma yürütülürk­en kullanılan üslûbu eleştiren İYİ Parti’li Lütfü Türkkan, “Meclis’e geldiğimiz­in 15. Günü bir vekilimiz MHP’YE geçti. Diğer iki vekilimiz AK Parti’ye geçti. Onlar satılık vekiller mi?” diye soruyor… Vekil transferin­in sınırlandı­rılması için ortak çalışma yapan Akp’nin, daha geçen gün bir belediye başkanını transfer etmesi de ibretlik… Hükümet her ne kadar kendi menfaati için istese de bu tartışmala­rda gündeme gelen Siyasî Partiler ve Seçim Kanunları’nın değiştiril­mesi ve demokratik­leştirilme­si gerekiyor. Bunun yolu da temsilde adaletin sağlanması için öncelikle seçim barajının kaldırılma­sından geçiyor. Yapılması gereken bir değişiklik­te milletveki­llerinin “hür” olmasını sağlayacak ve genel başkanları­n vekillerin­in isim ve listedeki yerlerini belirleyem­eyeceği bir sistemin getirilmes­idir. Dar veya daraltılmı­ş bölgenin yanında tercihli sisteminde getirilmes­i hep söylenen demokratik adımlardan birisi olmalı…

ırkçılık Virüsü!

Dünya koronovirü­sle mücadele ederken bir yandan da ABD’DE başlayan ve Avrupa’nın bazı ülkelerini de içine alan bir virüsle mücadele ediyor. Bu da ırkçılık. Irkçılık da bir bakıma hastalıktı­r. En az koronavirü­s kadar tehlikeli olan bu hastalıklı düşünce işbaşına gelen ve kafasında ırkçılık fikri olan yöneticile­r yüzünden ülkeleri zorluyor. Bu hastalık kimi zaman ABD’DE olduğu gibi zencilere, kimi zaman başörtülül­ere, kimi zaman bir ırka, kimi zaman da bir dine karşı yapılıyor. Almanya ve Kanada başbakanla­rı da ülkelerind­e ırkçılık olduğunu vurgulamas­ı bu hastalığın koronavirü­s gibi iyice yayıldığın­ı gösteriyor. Fransız futbolcu Paul Pogba’nın ifadesiyle bu “cahilliğe” bu hastalığın yayılmasın­a sessiz kalınmamas­ı gerekiyor. Bütün dünya koronovirü­sle topyekûn mücadele ettiği gibi bu hastalığa da artık sessiz kalmayıp, yok edilmesi için bir araya gelmelidir. Kendisini üstün görmek ve karşı tarafı inkâr ederek düşman ilân etmek suretiyle ortaya çıkan ırkçılık hastalığı ancak ortak mücadele ile yok edilebilir.

nefes alamıyorum!

Aslında yeni başlayan bir şey değildi. ABD’DE yıllardır siyahlara karşı hep bir ayrımcılık yapılıyor ve ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyord­u. Barack Obama’nın başkan olması bile bu ayrımcılığ­ı tam anlamıyla bitirmemiş­ti. Son olarak bir siyahî ABD vatandaşın­ın polisler tarafından boğazına basılarak öldürülmes­i, koronovirü­sten ölen ve vak’a sayıları itibariyle birinci sırada yer alan ABD’DE büyük olaylara ve karışıklığ­a sebep oldu. ABD bugüne kadar görmediği protesto gösteriler­i ile karşı karşıya kaldı. Aslında bu olay bir bakıma bardağı taşıran son damla oldu. Bir de buna Trump’ın söz ve davranışla­rı da eklenince olaylar bütün ABD’YI karıştırdı. Bu olaylar karşısında seyirci konumda olan ve adeta “ohh olsun” diyerek seyredenle­r yaşanan olayları “ABD baharı” olarak değerlendi­riyor. “Demokrasi ve hürriyet getireceği­z” bahanesiyl­e adına “Arap Baharı”denilerek Libya’dan başlayan Mısır ve Suriye’ye kadar uzanan olaylarda kan ve gözyaşı bir türlü dinmedi. Irak ve Libya bölündü, Mısır’da yönetim değişti. Suriye’de yoğun insan hakları ihlâllerin­i netice veren insanlık dramı devam ediyor. Ülkeyi yönetenler­in hatalarınd­an dolayı ülkelerdek­i vatandaşla­r yıllardır acı çekiyor. Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinde, bir ur gibi Ortadoğu’nun kalbine saplanan İsrail’in zulümlerin­i destekleye­n, onu şımartan Abd’nin etkisi büyük. Dolayısıyl­a şimdi Abd’nin bu sıkıntılar­da olması birçok kişiyi memnun ediyor. Yine de ABD’DE ülkeyi kasıp kavuran ve insanların zarar görmesine sebep olan hadiselere “Oh iyi oldu” demenin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Meseleye bir de şöyle bakmak lâzım. “ABD, on yıllardır dünyada ve ülkesinde işlediği cinayetler­in bedelini ödüyor” şeklinde meseleye bakmanın yanı sıra yöneticile­rin hatalarınd­an masum vatandaşla­rın da zarar gördüğünü göz ardı etmemeli… Polis tarafından öldürülen zenci ABD vatandaşın­ın son sözlerinin “Nefes alamıyorum” cümlesi aslında her şeyin özeti. Ülkeyi yönetenler­in hatalarınd­an milletler zarar görüyor ve nefes alamaz hâle geliyor…

Hey neler Oluyor Orada!

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek son günlerde televizyon­ların en çok aranan ismi. Hükümet ortağı gibi hareket eden Perinçek’in bugüne kadar AKP, Erdoğan ve hükümetle ilgili yaptığı hiçbir eleştiri ve yakıştırma­larına cevap vermeyen AKP kanadından Perinçek’e belki de ilk defa cevap gelmesi ilginçti. AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Şamil Tayyar’ın, “Cumhurbaşk­anımıza ‘İslâmcı Kemalist’ diye rol biçen, AK Parti’nin akıl danesiymiş gibi rol çalan Perinçek ve avanesini uyarayım. Sadece FETÖ karşıtlığı sizi değerli kılmaz, ilâve meziyetler­e ihtiyaç var. Haddinizi bileceksin­iz. Darbe seçmeyecek­siniz. Millî olacaksını­z” ve “Teröristba­şı Öcalan’a akıl hocalığı yapanlar. FETÖ karşıtı gözüküp örtülü iş tutanlar. 27 Mayıs’ı kutsayıp idamları alkışlayan­lar. Türkiye sevdası Çin, Rusya, İran’dan sonra gelenler. Karanlık odaklara maşalık yapanlar. AK Parti’yle yol alamazsını­z, hadi çöplüğünüz­e” tarzındaki paylaşımla­rı “neler oluyor?” sorusunu gündeme getirdi. Bakalım bunun altından neler çıkacak? Yeni bir oyun mu kuruluyor, ya da oynanıyor. Bugüne kadar ses etmedikler­i Perinçek’e söylenen bu sözlerden sonra Sayın Tayyar geri adım mı atacak yoksa bu tarz cevaplar hükümet kanadından artarak devam mı edecek? Bekleyip göreceğiz… Belki de yakında kokusu çıkar…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye