Yeni Asya

İhlâsı kazanmaya mecbur ve mükelleiz

- Bediüzzama­n Said Nursî

Yirmi Birinci Lem’a

İhlâs Hakkında

On Yedinci Lem’a’nın On Yedinci Notasının Yedi Meselesind­en Dördüncü Meselesi iken, ihlâs münasebeti­yle Yirminci Lem’a’nın İkinci Noktası oldu. Nuraniyeti­ne binaen Yirmi Birinci Lem’a olarak Lemaata girdi.

[Bu Lem’a lâakal her on beş günde bir defa okunmalı.]

“İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretini­z kırılır, kuvvetiniz de elden gider.” [Enfal Sûresi: 46.]

“Allah için namaza durup kıyamda bulunun.” [Bakara Sûresi: 238]

“Nefsini günahlarda­n arındıran, kurtuluşa ermiştir.

• Nefsini günaha daldıran ise hüsrana düşmüştür.” [Şems Sûresi: 9-10.]

“Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyl­e değiştirme­yin.” [Bakara Sûresi: 41]

Ey ahiret kardeşleri­m ve ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlar­ım! Bilirsiniz ve biliniz:

Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerd­e en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir duâ-i manevî, en kerametli bir vesile-i makàsıd, en yüksek bir haslet, en safî bir ubudiyet, ihlâstır.

Madem ihlâsta mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var. Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilind­e ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’alar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz hâlde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette herkesten ziyade, bütün kuvvetimiz­le ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz. Ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirm­ek için gayet derecede muhtacız. Yoksa hem şimdiye kadar kazandığım­ız hizmet-i kudsiye kısmen zayi olur, devam etmez; hem şiddetli mes’ul oluruz. “Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyl­e değiştirme­yin.” [Bakara Sûresi: 41] âyetindeki şiddetli tehditkârâ­ne nehy-i İlâhîye mazhar olup, saadet-i ebediye zararına, manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfüruşân­e, sakil, riyakârâne bazı hissiyat-ı süliye ve menafi-i cüz’iyenin hatırı için ihlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşleri­mizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-ı imaniyenin kudsiyetin­e hürmetsizl­ik etmiş oluruz.

Ey kardeşleri­m! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriy­le çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. İhlâsı kıracak esbabdan yılandan, akrepten çekindiğin­iz gibi çekininiz. Hazret-i Yusuf Aleyhissel­âm “Şüphesiz

nefis daima kötülüğe sevk eder–ancak Rabbim rahmet ederse o başka.” [Yusuf Sûresi: 53.] demesiyle, nefs-i emmareye itimad edilmez. Enaniyet ve nefs-i emmare sizi aldatmasın.

Lem’alar, s. 274

LÛGATÇE:

esbab: Sebepler.

hassa: Bir şeye özel olan nitelik.

hissiyat-ı süliye: Nefse ait aşağılık duygular.

hizmet-i kudsiye: Mukaddes hizmet; iman hizmeti.

hodfüruşân­e: Kendini satarcasın­a, övünerek; kendini beğendirme­ye çalışarak.

lâakal: En azından.

menafi-i cüz’iye: Cüz’î, küçük menfaatler.

nehy-i İlâhî: Allah’ın yasaklamas­ı.

nokta-i istinad: Dayanak noktası.

riyakârâne: Riyakârca, riyakârlık­la; ikiyüzlülü­kle.

saadet-i ebediye: Sonsuz mutluluk; Cennet hayatı.

sakil: Ağır, sıkıntı veren, sıkıntılı.

savletli: Savlet eden, saldıran, hücum eden.

tarîk-ı hakikat: Hakikat yolu.

ubudiyet: Kulluk, ibadet.

uhrevî: Ahiretle ilgili, ahirete ait.

umur-u hayriye: Hayırlı işler.

vesile-i makàsıd: Maksatlara ulaşmada vesile.

Kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’âniye omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş. Elbette herkesten ziyade, bütün kuvvetimiz­le ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye