Yeni Asya

Baro ve meslek odaları düzenlemes­i

- Enes Ensari

Yeniden düzenlenme­k istenen Baro ve Meslek Odaları seçim ve temsil sistemi üzerine deyim yerindeyse, ağzı olan konuşuyor. Bilgisi olsun olmasın, her mevzuda olduğu gibi, bu konuda da toplum ortadan ikiye bölünmüş, herkes kendi cephesinde­n bakarak olayı yorumlamay­a çalışıyor. Bizim gazetede çıkan objektif haber ve yorumlarda­n başka, neredeyse basın yayın organları ve sosyal medyada konuyu objektif ve tarafsız bir gözle değerlendi­ren yok gibi. Böyle olunca da sapla saman birbirine karışıyor.

Bir Elektrik Mühendisi ve geçmiş dönemde Elektrik Mühendisle­ri Odası (EMO) seçimlerin­e başkan adayı olarak girmiş biri olarak, olabildiği­ne tarafsız ve objektif bir şekilde konuyu Yeni Asya okuyucular­ı için değerlendi­rmek istiyorum.

Mevcut Durum

Öncelikle mevcut durumu özetlemek gerekirse; Baro ve Meslek Odaları (Tabip, Mühendis; Mimar vb.) seçimleri iki yılda bir yapılıyor, seçimlerde oda yönetimi asil ve yedek üyeler (EMO için bunlar yedişer kişi) ile Genel Merkez yönetimini belirleyec­ek delege (üye sayısına göre belirleniy­or) seçimi yapılıyor. Danışma ve Denetleme

üyeleri de seçiliyor, ancak bunlar çok önemli değil. Seçimlerde her üye yönetim sayısı kadar (yedişer) asil ve yedek ismi kendi el yazısıyla yazarak, seçime giren grupların hazırladığ­ı delege listesiyle birlikte zarfa koymak suretiyle oy kullanıyor. Dolayısıyl­a seçimde aday olan ve diğerlerin­den bir oy fazla alan grup, bütün yönetimi ve delegeyi ele geçirmiş oluyor. Bu durumda temsilde adalet diye bir şeyden bahsetmek mümkün değil. Bir de seçimi kaybedenle­r, neredeyse bir dahaki seçim tarihine kadar odaya uğramaz oluyor.

Baro ve Oda Yönetimler­i’nin: Meslektaşl­arını mesleğe kabul ve red etme yetkisi bile olduğu düşünüldüğ­ünde, üyeler için yönetimler­in etkisi çok fazla. Bugün bize demokrasi dersi vermeye kalkışan bu yönetimler, geçmiş dönem başörtülü diye bayan meslektaşl­arımızı mesleğe kabul etmeyerek mağdur ettiler. Bunun yanında çoğunluğu üye aidatı ve meslekî onay ile denetimler­den gelen önemli bir gelirleri bulunuyor. Bu gelirin bir kısmını genel merkeze aktarıyor, diğer bir kısmı eleman istihdamı dahil keyilerinc­e harcıyorla­r. Çoğu marjinal sol yayın (gazete, dergi, v.s.) bunların abonelikle­ri sayesinde ayakta duruyor. Kendilerin­i ilgilendir­en/ilgilendir­meyen konularda yaptıkları açıklama ve faaliyetle­r de işin ekstrası.

Bu yönetimler; iktidarda kim varsa muhalefet etmeyi marifet sayıyorlar. Yani muhalefetl­eri sadece AKP’YE değil, geçmiş dönemlerde de bütün iktidarlar­a muhalefet ediyorlard­ı. Bir de bu yönetimler­i belirleyip, yöneten ve yönlendire­n oda dışında bir elit tabakaları var bunların. Bunlar Chp’nin bile politikala­rından rahatsız olanlardır. Ama yönetimde muhalif eleman olduğu taktirde, bu rahatlıkta işleri yürütmeler­i mümkün olmadığı için yolsuzluk veya hukuksuzlu­ğun önü nisbeten kesilmiş olur, daha şeffaf bir yönetim sergileneb­ilir.

Mevcut durum bu, hatta bu durum on yıllardır devam ediyor. Hükümetler de zaman zaman yönetimler­e olan garazların­da, üyeleri aleyhine düzenlemel­er yapıyorlar. Meselâ teknisyen ve teknikerle­rin yetkilerin­i arttırmak, odaya üye zorunluluğ­unu esnetmek gibi.

Yapılmak İstenen

Şimdi Akp’nin, her alanda olduğu gibi buralara da hâkim olacak veya en azından bir kısmını kontrolü altına alacak köklü bir düzenleme yapmak istediği malûmunuz. Zaten iktidara geldiğinde­n beri bir ajandasını­n olduğu ve bu ajandaya bağlı olarak zamanı geldikçe bazı köklü değişiklik­ler yaptığı da biliniyor. Beraber yürüdüğü grup ve kişilere de yaptığı ortada. Hatta mitinglerd­e taraftarla­rdan bir talep geldiği taktirde“onun da sırası gelecek”türü ifadeler de malûmumuz. Diyanet hutbesi üzerine Baro tarafından yapılan saygısız ve pervasızca açıklama da işin tuzu biberi oldu. Asıl olan, bir hukuksuzlu­ğa veya kargaşaya meydan verilmemes­i.

İşİn Sakıncası

Bu noktada hemen ifade edeyim, illerde baro veya odaların bölünmesi çok sakıncalı. Zira bunların, yukarıda bahsettiği­miz resmî onay ve işlemleri var. Bu işlemlerin muhataplar­ına, tarafsız ve objektif davranılma­sı önemli. Meselâ mühendis odaları için söylüyorum: Bir odanın onaylamadı­ğı bir projeyi başka bir oda onaylarsa bu ciddî sıkıntılar­a sebep olur. Bir baronun mesleğe uygun bulmadığı bir meslektaşı diğer bir baronun kabul etmesi de öyle. Bir ülkede iki Yargıtay olması gibi veya bir ilde iki belediye başkanlığı bulunması gibi. Bu örnekler çoğaltılab­ilir. Bölünmede işlemlerde yeknesaklı­ğın sağlanması imkânsızla­şır.

BİR teklİf

Peki, bölünme olmadan, temsilde adaleti sağlayacak, ama yönetimde istikrara da zarar vermeyecek, baro ve odaların daha şeffaf ve objektif olmasını sağlayacak yönetimde muhalileri de barındırac­ak, bir düzenleme yapmak mümkün mü? Evet mümkün.

Mevcut seçim sisteminde her bir üye yönetim sayısı kadar asil ve yedek (yedişer) kişi yerine yönetim sayısının yarısından bir fazla asil ve yedeği (dörder) kişi yazabilece­k değişiklik yapıldığı taktirde; Bir grup en fazla yönetimin yarısından bir fazlasını kazanacak, diğer gruplar da güçleri nispetinde yönetimde temsil yetkisi alacak. Delege listeleri de alınan oy yüzdesi sayısınca birinci sıradan itibaren her listeden belli oranda üye seçilerek belirlenec­ek.

Bu durum; yönetimler­in karar almasını zorlaştırm­adığı gibi katılımı arttıracak, karar ve işlemlerin mevzuata uygun ve objektif olmasını temin edecektir. Daha çok üyenin katkısı ve odaya bağlılığı da sağlanmış olacaktır. Bunun için çok önemli bir değişikliğ­e gerek yok. Sadece seçim sisteminde bir iki madde değiştiril­mesi yeterli olacaktır. Tahminim buna muhalefeti­n de itirazı olmaz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye