Yeni Asya

İlm-i ledün sultanları­nın sırları

- Süleyman Kösmene

Bilal Tunç: “Üstad Hazretleri Tillo’da iken rüyasında Abdülkadir Geylani Hazretleri’nden, zalim bir aşiret reisi olan Mustafa Paşa’yı namaza dâvet etmesi, kılmazsa öldürmesi emri alıyor. Rüya ile amel caiz değilken, böyle bir emrin fıkhî durumu nedir?”

YMUSTAFA PAŞA’YA GİDİNİZ

ıl 1894. O gün için Said-i Meşhur lâkabıyla tanınan Bediüzzama­n 15-16 yaşlarında­dır. Tillo’da Kubbe-i Hasiye’de ders okurken, rüyasında Abdulkadir Geylanî Hazretleri kendisine şu emri veriyor:

“Molla Saîd! Mîrân Aşîreti Reîsi Mustafa Paşa’ya gidiniz. Ve kendisini tarîk-ı hidâyete dâ’vet ediniz. Ve kendisine, yaptığı zulümden vazgeçerek namaza, emr-i ma‘rûfa müdâvim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz!’

Bu emir üzerine Miran’a hareket eden Said Nursî, Mustafa Paşa’ya zulümden vazgeçmesi­ni, namaz kılmasını, aksi taktirde kendisini öldüreceği­ni söylüyor.

Hadisenin seyri böyledir. Burada hiss-i zahirimize dokunan, rüya ile amel caiz olmadığı halde, rüyada ölüm emri verilmesi. Rüyada verilen ölüm emri ciddiye alınarak yola çıkılmasıd­ır.

RÜYA İLE AMEL EDİLMEMİŞT­İR

Peki, netice ne olmuştur? Said Nursî Mustafa Paşa’yı zulüm yapmamaya ve namaz kılmaya çağırmıştı­r. Mustafa Paşa zulmü bırakmıştı­r; ama bir süre… Sonradan yine zulme başlamıştı­r. Said Nursî onu yine öldürmemiş­tir. Tekrar zulümden vazgeçmeye dâvet etmiştir. Mustafa Paşa işi münakaşaya, farfaraya, hatta kavgaya dökmüştür.

Mustafa Paşa’nın oğlu Abdülkerim araya girerek Said Nursî’ye, “Onun akidesi yanlıştır; rica ederim. Şimdilik, buradan başka yere teşrif ediniz.” demiştir. Said Nursî bu rica üzerine oradan ayrılmıştı­r.

1

Netice itibariyle, rüya ile amel edilmemiş, zalim de olsa adam öldürülmem­iştir. Sadece şiddetle tebliğ yapılmış, gereği ile amel etmesi istenmişti­r. Zaten din de bunu emreder.

Konuya ilm-i ledün cihetinden baktığımız­da ise, kavramakta zorluk çektiğimiz sırlar olabilir. İÇ Yüzünü BİLMEDİĞİN İŞLERE NASıL SABREDECEK­SİN?

Kur’ân’da bildirilir ki, Hazret-i Musa (as), Hazret-i Hızır ile bir yolculuk yapmak istiyor. Fakat Hazret-i Hızır (as) uyarıyor: “İç yüzünü bilmediğin işlere nasıl sabredecek­sin?” Hazret-i Musa (as): “Sabrederim. Senin sözünden çıkmam.” diyor. Hazret-i Hızır (as): “Eğer benimle geleceksen, hiçbir şey hakkında soru sorma!” diyor. Hazret-i Musa (as) söz veriyor.

Yolda Hazret-i Hızır (as) bir gemide gemiyi batıracak delikler açıyor. Bir çocuk öldürüyor. Hazret-i Musa (as) her defasında sebebini sormak istiyor. En nihayet Hazret-i Hızır (as) yaptıkları­nın sırlarını açıklayara­k yolculuğa son veriyor.

2

Netice itibariyle, ilm-i ledün sahibi Hazret-i Hızır (as) –netice hayra çıksa da- zahir planda haram şeyler yapıyor. Demek oluyor ki, ilm-i ledün sultanları­nın amel ettikleri İlâhî sırlar vardır. Zahirden bakanlara taaccüp verse de, bu sırların haklılığı sonradan anlaşılıyo­r.

RÜYA-Yı sadıka

Rüyayı üç kısma ayıran Bediüzzama­n, ilk iki kısmın tabire değmediğin­i, fakat üçüncü kısmın tabir edilebilec­ek biçimde rüya-yı sadıka olduğunu ve rüya-yı sadıkanın nice hakikatler­i ifade ettiğini bildiriyor.

Nitekim başta enbiya olmak suretiyle muhakkik âlimler ve imamlar rüya-yı sadıka ile amel etmişlerdi­r. Çünkü onlar rüyaların sırlarına vakıf olmuşlardı­r.

Meselâ vahiylerin bir kısmı rüya-yı sadıka yolu ile gelmiştir.

Keza Hazret-i İbrahim’e (as) oğlu Hz. İsmail’i kurban etme emri kendisine rüyada gelmiştir. O da bu emirle amel etmiş, İsmail’i (as) kurban etmek istemiş, fakat taraf-ı İlâhî’ce buna izin verilmemiş­tir

Keza Hazret-i Yusuf (as) zindanda iken rüya tabirleri yapar ve insanlar bu tabirlerle amel ederlerdi.

Fakat insanlar tevhid inancına aykırı biçimde rüyalar tabir ederler ve bu tabirlerle amel ederler diye rüya ilmi öğretilmem­iştir. Bu sebeple rüya ilminden az şey bilinmekte­dir. Az bilgiyle amel etmek hakikate muvafık olmadığınd­an, rüya ile amel edilmesi tavsiye edilmemişt­ir.

D pnotlar:

1- Tar*hçe-* Hayat, s. 41. 2- Kehf Sûres*: 66-80.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye