asr-ı saadet GENÇLIK modeli
Yapılan araştırma ve anketlere göre önceki kuşaklar gençleri şöyle tanımlıyormuş: “Biraz saygısız, sadık değil, tatminsiz, patavatsız (herşeye itiraz ediyorlar) ferdî/bireysel takılıyorlar, çok benciller, apolitik (memleket meseleleriyle ilgilenmiyorlar)”
Binlerce yıldır her üst jenerasyon tarafından tekrar edile gelen tesbitlerdir! Doğrudurlar, ama o zaman gençliğimize seyahat edip gençlerle empati kurmalı değil mi?
Henüz toydurlar, “akıldan ziyade hisler”, duygular hâkimdir… Nasıl olmalarını bekliyoruz ki?
Kendime bakıyorum ki, gençliğe yeni ayak basmış olanlardan dört-beş kat yaşlı ve tecrübeli olduğum halde halen saygıda kusur ediyoruz zaman zaman. Kimi yerde tatminsiz, kimi ortamlarda patavatsızız oluyoruz.
O zaman gençler ne yapsın? Acaba onların bu özelliklerini bilenler olarak biz ne yapmalıyız? Gençlerin de eğitmeni, terbiyegerdesi Peygamberimizi (asm) örnek gençleri, Asr-ı Saadet gençlik modelini esas almalı.
İki muhteşem örnek var: Hasan ve Hüseyin (r.anhum). Yine gençler arasında yapılan araştırma ve ilmi çalışmalara göre gençlerin yüzde 73’ü, kendilerini “sorumluluk sahibi ve sadık” olarak tanımlıyor. Halbuki bizim sadâkat istediğimiz şey, en birincisi hak ve hürriyetlere saygı, dinî değerlerine sadâkat…
Şunu da dikkatten kaçırmayalım: Hz. Muhammed’e (asm) ilk iman edenlerin çoğu gençler olmuştu. Onlara güvenir, İslâma hizmet, tebliğ, askerî ve idarî alanlarda kendilerine mühim vazifeler verirdi. İrşad faaliyetleri ve Kur’ân öğretmek için genellikle gençler arasından seçmişti.
Meselâ, İslâm’a ilk giren cesur gençlerden biri olan 17-18 yaşındaki Hz. Erkam (ra) evini İslâm dâvetine açmıştı. (Önkal Ahmet, Erkam b. Ebü`l-erkam, DİA, XI. 305)
Birinci Akabe Biatından sonra Medineli Müslümanlara Kur’ân’ı ve İslâm’ı öğretmek üzere görevlendirdiği Mus’ab b. Umeyr 35 yaşlarında idi. Elçi, zekât memuru ve kadı sıfatıyla Yemen’e gönderdiği Muaz b. Cebel ise 20 yaşlarında bir gençti. Tebük seferinde Mâlik b. Neccar oğullarının sancağını Kur’ân’ı çok iyi bilen ve o sırada 20 yaşlarında olan Zeyd b. Sâbit’e vermişti. Ömrünün son günlerinde Şam tarafına göndermek üzere hazırladığı ordunun komutanlığına ise 20 yaşlarında olan Üsame b. Zeyd’i getirmişti.
Yapacağımız şey, gençlerle empati kurmak, güvenmek, güveneceğimiz şekilde yetiştirmek ve güvenlerini kazanmaktır. Gençler bizi bekliyor, biz ne bekliyoruz?