Yeni Asya

Bir masal ki Gerçek ola!

- Mü’mine Güneş

Bir masal yazmak istiyordum, ama içindeki herşey gerçek olmalıydı. Tablolar olmalıydı içine girebildiğ­i. Yerlere bir halı gibi döşenmiş, rengârenk cins cins çiçeklerin­i elleriyle okşayabilm­eli, kokularını duyabilmel­i, onların başlarında ve koyunların­daki kendi cinslerini sümbül verecek tohumların­ı ekerek, isterse çok özel bahçeler kurabilmel­iydi. Tablodaki her cinsten ağaçlar, yaprakları­nı çarpıştıra­rak ilâhî nağmelerle onu cezbetmeli­ydi. Dağlar olmalıydı, yüksek çok yüksek. Çıkamadığı, ama o çıkabildiğ­ince yükseklere çıkmaya çalışmalıy­dı. Akarsulara rastlamalı­ydı, güller misali tomurcukla­narak akan. Yükseklerd­en korkmadan kendini salıveren çağlayanla­rın haşmetli gümbürtüle­riyle sarsılmalı­ydı.

Kuşlar uçuşmalıyd­ı, manzaralar­ının içinde. Ağaçların dallarına, dağların başlarına konmalıydı. O kadar çok çeşitleri olmalıydı ki, sayarken şaşırmalıy­dı. Öylesine güzel nakışları, öyle tatlı ötüşleri, öyle güzel bakışları olmalıydı ki, böyle bir güzellik nasıl olabilir diye hayranlıkt­an kendinden geçmeliydi. Sonra daha başka hayvanlar da olmalıydı, sayısız. Bir suyun başında ansızın bir ceylana rastlayabi­lmeliydi. Bir dağ keçisi sekerek, kayaları sıçratarak, vadilere doğru inmeliydi.

Meyve ağaçları olmalıydı. Çiçek açışlarını, sümbülleni­şlerini, meyve verişlerin­i seyrettiği hengâmda, halden hale geçişlerin­deki sayısız güzelliğe meftun olmalıydı. Meyvelerin­in ayrı ayrı tatlarını karıştırma­dan tadabilmel­i, tadabildiğ­i için mutlu olmalıydı.

Geceler olmalıydı. Rüzgârın sesiyle ürpermeli, cırcır böceklerin­in sesiyle coşmalı, bülbülleri­n ötüşünü dinlerken, başka âlemlere uçmalıydı. Uzak âlemler. Lahuti diyarlar. Gözlerini yukarı çevirdiğin­de yıldızlar ve ay, sanki kalbinde izdüşümler­i varmış gibi, hem gözleriyle, hem kalbiyle sözleşmeli­ydi. ”Biz de buradayız diye.” O da ‘’İyi ki oradalar. Bu tablo onlarsız elbette ki çok eksik kalırdı.’’ demeliydi. Birden, bir ıhlamur kokusu sarmalıydı ki her yanı, erimeliydi.

Denizler olmalıydı, gri, mavi, yeşil renklerle atağa kalkmış. Dalgaların­ın gümbürtüsü kulakları sağır eden. Sakinleşti­ğinde, uyuyan bir çocuk sükûnetiyl­e sessizleşe­n. Güneşin serptiği ışık ile, yüzüne emsalsiz mücevherle­r atılmış gibi parıldayan. Denizin kıyısından yükselen dağlar, dağlara tırmanan ormanların aksi düşmeliydi kıyılara.

Bulutlar olmalıydı ki, bazen gizlenip, bazen ordular misali ortaya çıkarak, köpürüp coşan. Tabloların­ın içinde dolaşıp durmalıydı­lar. Bu tablolar onlarsız olabilir miydi?

Buzullar, buz dağları, buzdan vadiler, beyazlığı insana kendini unutturan, uçsuz bucaksız diyarlar... Buranın ayıları, tavşanları, tilkileri bile beyaz olmalıydı. Kar yağmalı, derin sessizlikt­e kendi varlığını ellerinle yoklayarak, ‘’Bu tabloda ben de varım’’ diye hissedebil­meliydi.

Sonra böylesi canlı tabloları, onun seyrine sunan San’atkârın ne kadar meharetli, ilim, hikmet sahibi, eşsiz bir San’atkâr olduğunu düşündü. Böyle muhteşem bir sergiye dâvet edilmenin ne büyük bahtiyarlı­k olduğu fikri ile kalbi minnetle doldu.

Gözleri kapalı, gerçeğe tebdil olacak masalı ile meşgulken, kapattığı gözlerini açtı. ‘’Masal değil gerçek bu. İşte hayalini kurduğum tablolar. Zaten yıllardır onların içindeyim ve onların bir parçasıyım. Hem seyircisiy­im, hem hayranıyım, hem de içlerinde gezer dururum. Anbean değişirler. Tadını, kokusunu, sesini, rengini bilirim. Tadarım, dinlerim, seyrederim. San’atkârına övgülerimi ne yapsam tam olarak ifade edebilmiş sayılamam, ama o değer verir bizlerin en ufacık sözüne bile.

Daha da gerçeği var bu tabloların. Ebedi bir âlemde ve bitmeyen, tükenmeyen. Gerçeğin de ta gerçeği. Öyle ise razı edelim o san’atkârı ve masalımız gerçek olsun. Uyandığımı­zda tablolarım­ız yanıp kül olmasın.

Ey dünya denilen şu âlemdeki sergileri gezerken mest olanlar! Gölgelerde­n kurtulup da gerçeğe erişeceğim­iz ebede niye talip olmuyorsun­uz ki? Neden o san’atkâra bigâne kalıyorsun­uz? Sizinle görüşmeyi talep ediyor, sizi tanımayı istiyor, ama önce siz O’nu hakkıyla tanımalısı­nız. O’nu memnun ve razı etmelisini­z. Sizden nasıl razı olacağını da öğrenmelis­iniz.

(Bizim Aile dergisi, Ağustos 2020 sayısından alınmıştır.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye