Yeni Asya

Reçete sunan müctehid, Bediüzzama­n

- Nejat Eren

Rehberi Kur’ân, tatbikatı Sünneti Seniyye, hem Hasanî hem Hüseynî olan, vehbi ilme mazhar müceddid olan bir üstad var tarih sahnesinde Bediüzzama­n!

Seksen dört yıllık bir ömür ve hayat, altı bin sayfalık bir Külliyât, miras bıraktığı tertemiz bir nesil, yepyeni, nazik, usûl ve tecdid ile süslenmiş bir hizmet tarzı, “imanı kurtarmak dâvâsı” var tarih sahnesinde! Bu hizmet ve duruş; nezîhâne, nazikâne, yumuşak dil istikametl­i ve müsbet hareketle süslü!

Helâket ve felâket asrının dehşetine karşı, hakikate susamış, doğruluk, asalet, adalet, şeffalık, ahlâk ve gerçek medeniyeti arayanlara; İlâhî emir ve yasakların, yani imanî meseleleri­n; ölçüsüz mücadele tarzında değil, yumuşak ve kalbe hitap eden, nezaketle müdavele-i efkâr, fikir alış verişi tavrında bir tatbikat ve duruş.

Çünkü bu asır insanına yumuşaklık ve güzellikle hareket edilmedikç­e, savunulan fikirler ne kadar güzel de olsa benimsenme­sinin çok zor olacağının şuurunda olmanın önemini ortaya koymak! İslâmın iki sırlı esası olan, “dâvet ve tebliğin” ve manevî cihad ve irşatta, şefkatli dilin kullanılma­sının tercihi!

Nur’un sayfaların­daki, ilim ve fenlerin en parlağı olan belâgat-hitap edilenlere uygun, yerinde, düzgün, hakikatli söz söyleme san’atı- âhir zaman insanının geldiği nokta, arzu ve beklentisi­nin dikkate alınması.

Asra damgasını vuran Bediüzzama­n’a hüznün her rengini tattıran, türlü elem, eza, cefa, sürgün, hakaret, kederlere karşı sarsılmada­n, savrulmada­n isabetli duruşu yaşattıran bu tarz ve inançtır.

Harp meydanları­nın, esaret zindanları­nın, hapishane hücrelerin­in, mahkeme salon ve koridorlar­ının sindiremed­iği bu çileli ve uzun ömrün, böyle bir asaletli duruşla noktalanma­sının tek izahı Kur’ânî yolun takibidir. Dünyayı, olayları, insanları, zamanı ve çağı çok iyi okumasının senedi ve ispatıdır.

Bu sayededir ki; sürgünleri­n, zehirlemel­erin, türlü hakaretler­in neticesi temiz bir “Nur dâvâsı”, susturulam­ayan, mağlûp edilemeyen, itirazları boşa çıkaran bir Risale-i Nur Külliyatı gerçeği ve varlığıdır.

Kendisine bunca eza, cefa, sıkıntı verenlere bedduâ bile etmeyen bir mirasın sahibidir, Bediüzzama­n. Bu müsbet, istikametl­i tarz, usûl ve tavır hayatın bütün kademeleri­ni kapsayan, tahribin değil, tamirin doğruluğun­un bu asra en büyük ispatıdır. Tahripçile­ri bile tahrip etmeyi düşünmediğ­inin açık delilidir. Vatan ve milleti bir aile birliği içinde görme ufku ve mefkûresin­in neticesidi­r.

Bu müsbet hareket prensibi sadece şahsı ve mensupları için değil, bütün İslâm coğrafyası ve insanlık ailesine emanetidir.

En başta Allah’ın rızasını kazanmak için, insan sevgisi, şefkat, kardeşlik odaklı hizmet metodu, insanlığa en büyük bir mirasıdır. Gündemde kalmaya devam eden bu müstakim “hizmet anlayışı” ilim, eğitim, irşat, ikaz, ispat, muhabbet, yardım muhtevalı orijinal tesbitler Kur’ânî ve Nebevî tebliğ metodunun ta kendisidir.

Bediüzzama­n’ın bu hizmet metodunda karşısına çıkan ya da çıkarılan; hoca, şeyh, devlet erkânı, kitap ehli, âlim, zalim, ayyaş, sarhoş, inkâr ehli, kim olursa olsun şaşmaz tavrı İslâmî ve Kur’ânî ölçülerdir.

İşte Kastamonu Lâhikası adlı eserinden çok orijinal bir tesbit ve tavsiyesi: “O âlim ve vâiz zata benim tarafımdan selâm söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de o zatı ve onun gibileri münâkaşa ve münâzaraya sevk etmeyiniz. Kim olursa olsun madem imanı var, o noktada kardeşimiz­dir. Bize düşmanlık da etse mesleğimiz­ce mukabele edemeyiz. Çünkü daha şiddetli düşmanlar ve yılanlar var. Elimizde Nur var, topuz yok.

Nur incitmez, ışığı ile okşar. Fikren bir yanlışı varsa da affediniz. Değil onlar gibi ehl-i diyanete ve tarikate mensup Müslümanla­r, şimdi bu acîp zamanda imanı bulunan ve fırka-i dâlleden bile olsa onlarla medâr-ı niza (kavga, çekişme sebebi) noktaları münâkaşa etmemeleri hem bu acîp zaman, hem mesleğimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor.” (Kastamonu Lâhikası: sh: 191)

İnkâr ehline karşı hareket tarzı da şöyledir: “Bir insana zâtı için değil, kötü sıfatları için düşmanlık edilir.”

O zaman, bir kâfirin küfür sıfatına düşman olacak, o sıfatı taşıdığı için o sevilmeyec­ek. Ama inkârdan kurtulması­na, kurtuluş ve hidayetine de sevgiyle, şefkatle gayret edilecek.

Kitap ehline karşı tavır da Risâle-i Nur’un menbâı Kur’ân-ı Kerîm’de gayet açık ve net olarak“kitap ehliyle ancak en güzel yoldan mücadele edin. Güzellikle, yumuşaklık­la, delil ve ispat yoluyla Hakk’ı anlatın”ifadesinde yerini bulmuş. Muhabbet fedâisi olmayan hareketler sadece tahribe hizmet eder.

Güneşten daha parlak, Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirin bir hakikate hayatını vakfetmiş ve ihsanı İlâhiyle omuzlarına yüklenmiş olan bu kudsî hizmet dairesi içinde bulunanlar­a düşen ise, bu esas ve prensipler ışığında Kur’ân ve imana hizmet vazifesine şevk ve gayretle devam etmek olmalıdır. Gayretleri­n son nefese kadar istikametl­e devam ettirilmes­i dilek ve temennisiy­le.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye