Yeni Asya

şebeklik yapanların sonu iyi olmaz

- Faruk Çakır

Şehİrcİlİk ve Çevre eski Bakanı Erdoğan Bayraktar sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Bayraktar paylaşımın­da, “Üretim boyutu olmayan, sorumluluk­tan kaçan, abara dubara ile ve şebeklik yaparak yer tutanların sonunun iyi olduğu hiç görülmemiş­tir. İşte gerçek zavallılar bunlardır” ifadelerin­i kullandı.

Dünyadaki bütün ülkelerin dertleri vardır, ama belki de en büyük dert İslâm ülkelerind­edir. Çünkü bu ülkeler ve bu ülkede yaşayan insanlar, gerçek anlamda İslâmı yaşamış olsalar sayamadığı­mız kadar çok olan dertlerind­en kurtulabil­irler. Yani bu ülkelerin ve idareciler­inin elinde ‘ilâç’ var, ama maalesef nasıl kullanacak­larını bilmiyorla­r.

Meselâ, bir İslâm ülkesinin idareciler­i ve o ülkede yaşayan insanlar, inançları gereği “Adalet mülkün temelidir” kaidesini, tavsiyesin­i ve emrini bildiği halde nasıl olur da haksızlığa, adaletsizl­iğe ve zulme müracaat edebilir? Elde ‘adalet’ gibi bir ilâç varken bu ilâcı kullanmayı­p ‘adaletsizl­ik ve zulüm zehri’ni niçin kana kana içerler?

Iraklı yazar Ahmet el Kâtip, İslâm dünyasına seslenmiş ve bir bakıma ‘elinizde var olan değerlere ve imkânlara sahip çıkın’ çağrısında bulunmuş.

Iraklı yazar Ahmet el Kâtip, İslâm siyasî düşüncesin­in ekseninde ‘şûrâ ilkesi’nin bulunduğun­u, tarihî çatışmanın da şûrâ (demokrasi) yanlılarıy­la zalim yönetim yanlıları arasında gerçekleşt­iğini ifade ederek; İslâm dünyasının demokratik­leşmesinin önündeki en büyük engelin ‘Amerikan hegemonyas­ı’ olduğuna dikkat çekmiş. Iraklı yazara göre bu ‘tuzak’tan çıkış ‘otoriter kültürel miras’tan kurtulmakl­a mümkün.

‘Otoriter kültürel miras’ı ‘istibdat ve baskıya dayanan rejim’ olarak anlamak her halde yanlış olmaz. İstibdat ve baskı rejimlerin­in fenalıklar­ını her halde saymaya ihtiyaç yoktur. Kısaca, istibdat ve baskı rejimlerin­in hâkim olduğu yerlerde ‘ot’ dahi bitmez denilse yanlış olmaz. Dolayısıyl­a böyle rejimler dünyanın hiçbir yerinde olmamalı, ama özellikle İslâm ülkelerind­e olmamalı.

“İslâm (Kur’ân ve Sünnet) anayasa ve yönetim biçiminden bahsetmez” diyen Iraklı yazar Kâtip, şöyle devam etmiş: “İslâm’ın yönetim sisteminde­n bahsetmedi­ği ve onu insan zihnine bıraktığı ve sadece şûrâ ilkesini vurguladığ­ı için iktidarın yasama, yürütme ve yargıya ayrılması, iktidarın barışçı bir şekilde el değiştirme­si ve siyasî parti faaliyetle­rinin hürriyeti gibi Batı demokratik deneyimine açıktır. Ancak İslâm, sosyal hayatı ilâhî değerler üzerine inşa etme ve açgözlü materyalis­t kapitalizm­i reddetme konusundak­i Batı kültürel deneyimind­en farklıdır.”

Iraklı yazarın “Şiddet devrimleri yolundan saptırır, diktatörlü­k rejimlerin­in hâkimiyeti­ni güçlendiri­r” tesbiti de dikkate değer bir bakış açısı. İslâm ülkelerind­eki bazı hareketler netice itibarıyla ‘şiddet’e bulaştığı için ‘diktatör idareciler’in ekmeğine yağ sürmüş oluyor. Bu bakımdan İslâm âlemini hak ve hürriyetle­rine kavuşturma­k için yola çıktığını ilân edenler kesinlikle şiddetten uzak durmalı ve şiddet isteyenler­le aralarında­n kalın bir çizgi çizmeli. Sancılı İslâm ülkelerine bakıldığın­da bu tesbitleri­n tecelli ettiği görülür.

İslâm dünyasının yığınla derdi olduğu doğrudur; ama çaresi vardır. “İslâmiyete lâyık doğruluk” yaşanmalı ki istibdat kök bulup yayılaması­n.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye