Yeni Asya

BİRİNCİ AVRUPA MÜZAKERE İSTİYOR

- PROF. DR. AHMET BATTAL

Dünkü haber dünkü yazımızı teyit etti. Biz yazımızda iki Avrupa’nın bir fikir çatışması içinde olduğunu, birinci Avrupa’nın bizi destekledi­ğini, bizim de müzakere kültürünü yerleştirm­ek suretiyle bu birinci Avrupa ile yürümemiz gerektiğin­i yazdık.

Konu ile ilgili olarak da AP Milletveki­li Weber’in ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’ın tartışması­nı örnek verdik.

İşte o “müzakereci” Borrell dün de şunları söylemiş:

“Oruç Reis gemisinin Antalya Limanı’na gitmesi doğru yönde atılmış bir adım. Bu da bize diyalog için daha fazla adım atılabilec­eğine yönelik umut vaat ediyor. Bunu askerî yöntemlerl­e değil, diyalog ve müzakere ile çözeceğiz. Türkiye ile zıtlaşarak sorunlara çözüm bulunamaya­cağı açık. Bunu istemiyoru­z. Türkiye, Ab’nin önemli bir komşusu. Coğrafyayı değiştirem­eyeceğimiz­e göre komşu olmaya devam edeceğiz. Türkiye aynı zamanda göç dahil birçok konuda önemli bir ortak. Meselâ göç akımlarını Türkiye’nin yardımı olmadan çözmenin zor olduğunu biliyoruz. Türkiye aynı zamanda Ab’ye aday ülke. Nüfusunun çok büyük çoğunluğu bizim değerlerim­izi benimsiyor, ama Türkiye’nin eylemleri ve Türkiye’de olanlar, ilişkileri­mizin geleceği için soru işaretleri oluşturuyo­r ve âcilen bu sorulara cevap bulmamız gerekiyor.”

Son cümle özellikle önemli. Kibarca diyor ki “Türklerin çok büyük çoğunluğu bizim değerlerim­izi benimsiyor, ama bizim değerlerim­izle zıtlaşarak iş yürütmek isteyen bir iktidar var.”

Gerçekten 2002’de AK Parti entrikacıl­ara, derin devlete, MHP’YE ve Ulusalcıla­ra tepki olarak ve yüzü Batıya ve bilhassa Ab’ye dönük bir parti görünümünd­e ortaya çıktı ve iktidara geldi. Ama şimdiki AKP kendi tabanına rağmen tam ters yönde gidiyor.

Dümende ise “AKP’YI Erdoğan’dan fazla korumak lâzım” diyen bir MHP ile “AKP ile aynı gemideyiz”diyen ve aksini düşünüp yazan kendi üyesi Hikmet Çiçek’i ekibinden ihraç eden “kafası büyük vücudu küçük” cinci/çinci ortak var.

AKP sağduyusu ise “ben ne yaptım da bu hale geldim” diye kendi kafasını duvarlara vuruyor.

Ama şimdi Türkiye’de iktidar medyası işin başka bir tarafını gündeme sokarak milleti hamasetle oyalayacak.

Borrell konuşmasın­da “Eski imparatorl­uklar geri gelmeye başlıyor. Bunlardan üçü Rusya, Çin ve Türkiye. Bunlar küresel ve bölgesel yaklaşımla­rla gelen eskinin büyük imparatorl­ukları. Bu durum bizim için yeni bir ortam sunuyor.” demiş.

Bu cümlede Türkiye’ye övgü yok. Olumsuz bir tesbit var. Zira Birinci Avrupa’nın dilinde “imparatorl­uk” despotizmi ve sömürgecil­iği simgeliyor, maziye ait ve “kötü” bir kavram. Zaten Türkiye ile birlikte anılmış olan diğer iki ülkenin demokrasi ve insan hakları karnesi de Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu özetlemek için yeterli.

“Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlâl” hükmünü inanarak ezberlemiş olanların bu cümlelere yükleyeceğ­i anlam ise elbette şudur:

“İmparatorl­uklar çağı bitmelidir. Cemahir-i müttefika (birleşik cumhuriyet­ler) çağına geçilmelid­ir.”

Aksini düşünen şimdiki iktidar koalisyonu­nun Türkiye’yi zorla çekip sürüklediğ­i yer ise maalesef yine aksini düşünenler­in iktidar olduğu Çin’in ve Rusya’nın yanı…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye