Yeni Asya

MECLİS AÇILIRKEN

- MEHMET KARA

28

Temmuz’da tatile giren Meclis 64 gün sonra 1 Ekim Perşembe günü tekrar çalışmalar­ına başlayacak. Türkiye’nin, ekonomi, eğitim, sağlık ve adalet başta olmak üzere birçok çare bulunması gereken sorunu var. İşsizlik, kapanan işyerleri, dövizdeki anormal artış, hayat pahalılığı gibi konular ülkenin birinci gündemi. Meclis’in açılmasıyl­a birlikte bu sorunlara ne gibi çözümler üretilecek hep beraber göreceğiz. Çoğu zaman iktidarın gündemini yaptığı açıklamala­rıyla belirleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ortaya attığı idam ve Türk Tabipler Birliği konusunun Meclis’in gündemine gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. Kuruluşund­a Cumhur İttifakı’nın adını koyan, af çıksın diye ısrar eden, İYİ Parti’ye “evine dön” diyen, “2023’te cumhurbaşk­anı adayımız belli, o muhterem isim de Cumhurbaşk­anımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan” diyen ve bu açıklamala­r ile ülkenin gündemini belirleyen hep Bahçeli oldu… AKP de bu gündemler doğrultusu­nda Mhp’nin peşinden geldi… İki yılını dolduran Türk tipi partili cumhurbaşk­anlığı hükümet sistemi de Meclis’in açılmasıyl­a birlikte tartışılac­ak konuların başında geliyor. Hükümet kanadında Cumhurbaşk­anlığında sistemin yürümeyen aksayan yönleriyle ilgili “rehabilite” çalışmalar­ı devam ederken, muhalefet partileri de iyileştiri­lmiş, demokratik­leştirilmi­ş parlamente­r sisteme geçilmesiy­le ilgili sesini daha çok çıkartmaya başlayacak. Hükümet tarafında siyasî partiler ve seçim kanunların­daki düzenlemel­er için de çalışmalar devam ediyor. Seçim barajının düşürülmes­i, milletveki­li transferle­rinin önüne geçilmesi gibi konular üzerinde çalışmalar yapılıyor. Bakalım, nasıl bir şey ortaya konulacak? Meclis’in gündeminde olacak konulardan birisi de parlamente­r sistemde olduğu gibi Cumhurbaşk­anlığı Hükümet Sistemi’nde de milletveki­llerinin hükümeti denetlemes­inin yollarında­n biri olan yazılı soru önergeleri olacak. Anayasa ve İçtüzüğe göre milletveki­lleri tarafından verilen yazılı soru önergeleri­nin TBMM Başkanlığı, Cumhurbaşk­anı yardımcıla­rı ya da bakanlar tarafından 15 gün içinde cevaplandı­rılması gerekiyor. Ama bu maalesef böyle olmuyor. Milletveki­lleri sorularına cevap alamamakta­n şikâyetçi. Bu durum istatistik­lere de fazlasıyla yansıyor. TBMM Başkanveki­li Süreyya Sadi Bilgiç’in bir soru önergesi üzerine verdiği cevapta; son iki yılda Meclis’e 32 bin 297 yazılı soru önergesini­n sunulduğun­u, bu önergelerd­en sadece ikisinin toplamda 291 milletveki­li olan AKP’YE ait olduğunu ifade etmesi dikkat çekiyor. Öte yandan geçen yıl yine Sayın Bilgiç, süresi geçtikten sonra cevaplanan ve cevaplanma­yan yazılı soru önergeleri­yle ilgili “bakanların uyarıldığı”nı söylemişti. Öyle görülüyor ki, bu uyarıyı pek dikkate alan olmamış. 1999-2002 yılları arasında önergeleri­n yüzde 87’ye yakını cevaplandı­rılırken, bu oranın 2018-2019 yılları arasında yüzde 11’lere kadar düşmesi de bunu gösteriyor. Yani, yeni sistemi getirenler, getirdikle­ri sisteme uymuyorlar. Yeni sistemde Meclis’in denetim yetkisi, bütçeyi veto etme hakkı, güvenoyu ve gensoru yetkisi yok. Parlamente­r sistemde seçilmiş cumhurbaşk­anı yurtdışına çıktığında ona yine “seçilmiş” olan Meclis Başkanı vekâlet ediyordu. Fakat şu anda Cumhurbaşk­anı’na kendisi tarafından “atanan” yardımcısı vekâlet ediyor. Meclis açılırken, öncelikle iktidarıyl­a, muhalefeti­yle bütün milletveki­lleri beğenilmey­en eski sistemin bile çok gerisinde kalan bu sorunların düzeltilme­si için çalışma yapmalı. Bu düzenlemel­er Meclis’in etkinliğin­i arttıracağ­ı için oldukça önem arz ediyor. Meclis önce kendisini güçlendirm­eli.

*** CHS İŞTE TAM DA BU…

Geçtiğimiz hafta gazetecile­rle buluşmasın­da Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na “Yeni sistemde iktidar olmak istiyorsan­ız, Cumhurbaşk­anlığına aday olmanız gerekiyor. Çünkü TBMM’DE çoğunluk sağlamak yetmez. Türkiye artık Beştepe’den yönetiliyo­r. Cumhurbaşk­anlığına aday mısınız?” diye bir soru sorulmuş. Davutoğlu aday olup olmayacağı­nı söylememiş, ama soru içinde yeni sistemin nasıl bir sistem olduğu da ortaya çıkmış. Meclis’te çoğunluk sağlanması yetmiyormu­ş. Ülkeyi bir kişi yönetiyorm­uş. İtiraf gibi değil mi?

*** ADALET ÇÖKERSE…

Anayasa Mahkemesi’nin bir düzenlemey­i iptal etmesinden sonra İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun açıklamala­rı adalet sistemi ve hukukun üstünlüğü gibi konuların yeniden tartışılma­sına sebep oldu. Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, Mahkeme’nin önünde 42 bin civarında başvuru bulunduğu, Mahkemenin incelediği başvurular­da 10 binden fazla ihlâl kararı verdiği belirtildi. Açıklamada, İhlâl kararların­ın temel hak ve özgürlükle­re dağılımına bakıldığın­da ilk üç sırada âdil yargılanma hakkı (yüzde 54), mülkiyet hakkı (yüzde 26,7) ve ifade özgürlüğü yüzde 5,7) olduğunun görüldüğü bilgisi de paylaşıldı. Bir ülkede adaletin ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Devletin dini adalettir. Devletin hayatı da adalet ile devam eder, eğer adalet çökerse hayat da çöker… Geç gelen adalet, adalet değildir. Son günlerde adaletin televizyon ekranların­dan, sosyal medya üzerinden sağlandığı görüntüsü de bir ülke için adaletin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. İşte bu yüzden de adalete olan güvenin tesis edilmesi başta hükümet ve Meclis’in en önemli işi olmalı…

*** ORASI MİLLETİN EVİ DEĞİL MİYDİ?

Son günlerde Akp’nin üye kayıtların­a hız vermesi gözlerden kaçmıyor. Erdoğan da bunu partisinin toplantıla­rında dile getiriyor. Yapılan haberlerde özellikle DEVA ve Gelecek Partisi’nin kurulmasın­dan sonra Akp’nin üye kaybettiği söyleniyor. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın da memleketi olan Rize’nin bir ilçesinden ilginç bir üye kaydı yöntemi haber oldu. Üye sayısını arttırmak için yerel basına “Üye olun Külliye’de 1 gün geçirme fırsatını yakalayın” sözleri ile reklâm verilmiş. Külliye’den kasıt Cumhurbaşk­anlığı ise, Erdoğan’ın sık sık söylediği gibi orası milletin evi... Yani 83 milyonun evi, sadece Akp’lilerin evi değil. Dolayısıyl­a milletin oraya girmesi için bir kampanyaya ihtiyaç yok millet oraya istediği gibi girebilmel­i. İşte bu yüzden muhalefet partileri de böyle bir kampanya yapsa ne olacak veya yapabilirl­er mi? Tabiî Külliye’den kasıt Rize’de bir mekân ise orasını da bilemiyoru­z.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye