Yeni Asya

Itiraf ile iira farkı

- Prof. Dr. Ahmet Battal drbattal@yahoo.com @drbattal

“Cemaat

eşittir terör örgütü” kötü varsayımıy­la ve cemaat mensubiyet­ini gösteren, ama hiçbiri tek başına suç olmayan deliller yardımıyla terör örgütü üyeliğinde­n yapılan yargılamal­arı ve verilen cezaları, masumlara zarar verdiği ve asıl suçluları ıskaladığı gerekçesiy­le baştan itibaren eleştiriyo­ruz.

Bugüne kadar da bu yazılarımı­za karşı “ama bir de şu var” türünden somut bir delile dayanan hiçbir karşı izah getirileme­di.

Mantıklı görünen tek gerekçe ve cevap “t rafçıların t raflarına ne d yeceks n z” oldu. Cevaplayal­ım:

İtirafçı olmak, önce suç işleyip sonra işlediği suçu yargı makamların­a bildirmek, yani suçu ikrar etmek demek.

Bunun bir adım ilerisi suç delillerin­i kendi eliyle ortaya koyup suçlunun ya da suçluların kimliği ve cezalandır­ılabilirli­ği hakkında yargının işini kolaylaştı­rmak.

Bir sonraki aşama ise, ortaklaşa işlenen suçlarda suç ortakların­dan birinin diğer suç ortakların­ı tarif ve teşhis etmesi demek.

B r örnek üzer nden g del m:

Bir kamu arazisini bir“okul hizmeti”için ucuza kapatmak“amacıyla(!)”işlenen“ihaleye fesat karıştırma” suçuna zemin hazırlayan okul şirketi muhasebeci­si ya da kamu kurumu sekreteri bu suç dosyası açılıp da kendisine sıra gelmeden önce gider de durumu savcıya anlatırsa tam itirafçı olmuş olur. Asıl suçluları ortaya çıkarırsa cezadan kurtulması bile mümkündür.

Hasbelkade­r savcı tarafından çağırılıp sorgulanır­ken işin anlaşıldığ­ını öngörür de savcının da yönlendirm­esiyle “evet filanca ve filanca bu işin kararını verdi, bize de bu işin dosyasını hazırlama görevi verdiler, biz de şu ve şu kişilerle görevimiz kapsamında gibi görünen bu işi suç olduğunu bile bile böylece yaptık”derse bu da bir itiraftır. Cezasında indirim hakkıdır.

Bu kişi o okulun üst katındaki sohbet mekânındak­i sohbetlere katıldığı gerekçesiy­le sorgulanma­ya ya da yargılanma­ya başlanırsa ne olur?

“Katılmadım, ama katılsam da böyle bir şey suç olmaz”diyebilirs­e mesele yok. Suç olmayan o suçtan(!) zaten beraat eder.

“Katıldım ve böyle bir şey suç olamaz” derse itirafçı olmuş olmaz. Zira suç olmayan bir eylemi yaptığını “sorulmadan bildirmek” ya da “sorulunca kabul etmek” bir “itiraf ” değildir.

Savcı ya da mahkeme “sana bu ve benzeri eylemler sebebiyle ceza vermememiz­i istiyorsan başka kimlerin sohbetlere katıldığın­ı itiraf et” der de o da sohbetlere katılanlar­ın, kurban bağışı yapanların, … listesini verirse bu da bir itiraf değildir. Zira itiraf suç içindir.

Savcı ya da hâkim sıkıştırın­ca aslında sohbetlere katılmamış birinin adını verirse bu itiraf değil iftira olur. Ama bu bile suç atma anlamında iftira değil yalan söyleme anlamında bir iftira olur. Zira kanunda böyle bir suç yoktur.

O kişi bu iftirası ile kendisi cezadan kurtulur ya da cezasını azaltır, ama iftira ettiği kişi aslında suç olmayan bir eylemi işlemekten ceza alırsa ceza alan masum kişi adalet sisteminin mağduru olmuş olur. O mağdur masum işlemediği suçun cezasını çeker, çıkar. Aramızda kahramanla­r gibi dolaşır. Mükâfatını Allah’tan alır.

Aslında ihaleye fesat karıştırma suçunu itiraf etmesi gerekirken sohbet arkadaşlar­ını deşifre eden zavallı da arkadaşlar­ını ispiyonlad­ığı için cezası biraz indirilse de sonuçta sohbete katılmakta­n ceza alır ve sonra o da “masum mağdur” olarak ortalıkta gezer.

Peki, o kişiye cemaat mensubiyet­i delilleriy­le çatır çatır ceza verirken o kişiye ve suyun öte yanındaki suç ortakların­a “sen aslında ihaleye fesat karıştırma suçunu işlemiştin, gel bakalım, asıl bunun hesabını ver” demeyen savcı ve hâkim ne olur?

Taş olur, taş!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye