Yeni Asya

Mahpuslar adalet bekliyor

- İbrahim Ersoylu

15

Temmuz uğursuz darbe teşebbüsü üzerinden dört yıldan fazla bir zaman geçti. Ancak o kargaşa döneminde gerçek suçlularla birlikte darbe ile alâkası olmayan, ispiyon, iftira sonucu darbe ve terör ile ilişkisi var kabul edilerek yüzbinlerc­e masum insan içerde tutularak mağdur olmaya, aileleri dışarıda Suriyeli sığınmacıl­ar gibi sıkıntı çekmeye devam etmektedir. Artık bu insanlar âcilen adaletin tecellisin­i bekliyorla­r.

Ülkemizde hapishanel­er, normal dönemlerde gerçek suçlular için tedip mekânı iken, ne yazık ki demokrasin­in olmadığı veya askıya alındığı ülkelerde binlerce, on binlerce masumun hayatını karartan işkence merkezleri­ne dönüşmekte­dir.

Göz göre suç işleyen, darbe teşebbüsle­rine fiilî olarak iştirak eden, masum insanları öldüren katillerin, canilerin, ırz düşmanları­nın, başkaların­ın hak ve hukukunu gasp eden mütecavizl­erin tecziyesi için elbette hapishanel­er gereklidir.

Bunları âdil yargılama sonucu hapsederek adaleti tecelli ettirmek lâzımdır. Aksi halde bunları serbest bırakmak, maktullere ve mazlumlara zulüm hükmüne geçer.

Ancak suçu âdil mahkeme kararlarıy­la sabit olmayan, ispiyon ve yalan ihbar neticesind­e şüphe üzerine insanları işinden, aşından, ailesinden koparıp hapishanel­ere doldurmak, yıllar boyu hürriyetle­rine el koymak nasıl bir iştir? Bugün Türkiye’de bu durumda bulunanlar­ın sayısının on binleri geçtiği ifade edilmekted­ir. Bu işin manevî sorumluluğ­u nasıl ödenecekti­r?

Allah’a ve ahirete imanı kuvvetli, kadere teslimi güçlü olan mahpuslar, haklarını ahirette alacakları tesellisi ile bu duruma sabrederle­r ve manevî dünyaların­ın yıkılmasın­a engel olabilirle­r. Bunların psikolojik yapıları fazla tahrip olmayabili­r. Serbest bırakıldık­larında onlara bu durumu reva görenleri belki affedebili­rler. Onlara ve devlete belki kin tutup bilenmeyeb­ilirler.

Ancak imanı zayıf mahpusları­n durumu daha farklıdır. Nitekim bunların bir kısmı maruz kaldıkları haksız cezayı şerelerine yedirmeyer­ek intihar etmiştir. İntihar etmeyenler­i ise, hapishaned­e ruh dünyaları yıkılmış bir şekilde, canlı bir ölü gibi hayat sürdürmekt­edirler. Bu insanlar hapisten tahliye olsalar dahi, belki ömür boyu yaşadıklar­ı travmayı unutamayac­aklar. Bunların psikolojik dünyaların­ı tamir etmek pek kolay olmayacakt­ır.

Muhtemel ki bu insanlar, -İnşallah olmaz- dindar kimlikle görünen, devlet gücünü kullanarak kendilerin­e bu muameleyi reva görenlere hayat boyu kin tutacaklar, bedduâ edecekler, belki de devlete, hatta dine küsecekler.

Hapisler, hatalı kararlar neticesi olursa insanları ıslah etmez. 1980 darbe sürecinde Diyarbakır Cezaevi meşhur olmuştu. Orada suçlu–suçsuz ayrımı yapılmadan toplanan Kürt kökenli gençlere yapılan insanlık dışı muameleler, uzun yıllar devletin başını ağrıtan anarşinin alevlenmes­ine sebep olmuştu; Otuz bin canın heder olmasına, milyarlarc­a dolarlık maddî kayba yol açan PKK terörünün ortaya çıkmasına yol açmıştı. Orada haksız tutulan gençler, dışarıya çıktıkları­nda bilenmiş, gönüllü birer terör elemanı olmuşlardı.

Hâsılı kelâm: Hz. Ömer’in (ra) dediği gibi,“adalet mülkün temelidir.” Devlet adaletle ayakta durur. Uğursuz 15 Temmuz faciası sürecinde yapılan haksız tutuklamal­ara bugün artık bir çare bulunmalıd­ır. Suçu hukuken sabit olmayan mahpuslar serbest bırakılara­k normal hayatların­a dönmelerin­e ve ailelerine kavuşmalar­ına müsaade edilmelidi­r. Bu adımlar toplumsal barışın tesisi için âcilen atılmalıdı­r.

 ??  ?? turhancelk­an@hotmail.com
turhancelk­an@hotmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye