Hadis; Kur’ân’ın tefsiridir
Günümüzün dehşetli fitnefesatlarından birisi, “Hadislere gerek yoktur, bize Kur’ân yeter. Zaten, hadisler çok sonra yazılmıştır” şeklindeki fasit bir iddia ile zihinleri iğdiş etmektir.
Hedef; ilk, en orijinal, en doğru ve en lüzumlu Kur’ân tefsiri olan hadis-i şerileri, dolayısıyla Peygemberimizi (asm) aradan çıkarmaktır. Ve Kur’ân’ı kendi nefislerince ve keyilerince yorumlamaktır.
Evvelâ şunu söyleyelim: Kur’ân, İslâmın temel şartlarından olan Namaz, Zekât, Oruç ve Hac gibi ibadetlerin esaslarını emreder. Ancak, bunların şekil, tarz, miktar, zaman ve mekânlarını teferruatıyla anlatmaz. Onları tefsir ile izah eden ve fiilen gösteren Peygamberimiz (asm) ve Sünnet-i Seniyyesi’dir.
Hadis ve Sünnet-i Seniyye yoksa, Kur’ân anlaşılamaz. İmanın esasları, İslâmın şartları ve alt başlıkları, ibadet, ahlâk ve ukubat meseleleri bilinemez. Kur’ân’ın nefis terbiyesi ve eğitimi, yeme-içme, giyinme, evlenme, uyuma, ticaret, vs., vs., vs gibi hayatın en ince detaylarına kadar açıklamıştır. Zira, “Din ve şeriat-ı İslâmiyenin sahibi olan Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm iki cihanın sultanı, şark ve garp ve Endülüs
ve Hind birer taht-ı saltanatı olduğundan, din-i İslâmın esâsâtını bizzat kendisi gösterdiği gibi, o dinin teferruatını ve sair ahkâmını, hattâ en cüz’î âdâbını dahi bizzat o getiriyor, o haber veriyor, o emir veriyor. Demek, füruat-ı İslâmiye, değişmeye kabil bir libas hükmünde değil ki, onlar tebdil edilse esas din bâki kalabilsin. Belki, esas-ı dine bir cesettir, lâakal bir cilttir. Onunla imtizaç ve iltiham etmiş; kabil-i tefrik değildir. Onları tebdil etmek, doğrudan doğruya Sahibi Şeriati inkâr ve tekzip etmek çıkar.” (Bediüzzaman, Mektubat, Enstitü/İnternet, s. 421)
Diğer taraftan hadis ve sünnetin kâinat kitabının anlaşılmasında da en önemli tefsirlerden birisidir. Kâinat kitabından çıkan fizik, kimya, tıp, biyoloji, jeoloji, astronomi gibi fen ilimlerinin gösterdiği değişmez ve değişmesi ancak mu’cize ile olan kanunların tamamı büyük sünnettir. Küçük sünnet büyük sünnetin keşfedicisidir. Kur’ân, Sünnetullahın örneği ve büyük insan olan kâinat için bir mantık kitabıdır. Bu kâinatın düşünce gücü ise küçük âlem olan nevi beşerdir. (Bediüzzaman, Kızıl İcaz, s. 98 özet)