Yeni Asya

Çıkmaz sokaktaki pashinyan’ın açıklamala­rı

- Dr. Muhammet Örtlek

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Kara- bağ çatışmalar­ı devam ediyor. Azerbaycan’ın 90’lı yıllardaki silâhlı mücadeleye göre, teçhizat ve taktik açısından oldukça ilerlediği görül- mektedir. Azeri yetkililer­in açıklamala­rı da bunu teyit ediyor.

Ermenistan’ın çatışmalar­da, Azeri sivil bölgelerin­i de hedef aldığını TV haberlerin­den izliyoruz. Buna rağmen Azerbaycan Cumhurbaşk­anı İlham Aliyev’in“azeri birlikleri­nin, karşı tarafın sivil unsurların­ı hedef almadığı ve almayacağı­nı” dile getirmesi, uluslar arası kamuoyu nezdinde Azer- baycan’ın elini güçlendiri­yor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan’ın telefonlar­ını açmadığı haberleri kaydedildi. Böylece Putin’in, George Soros’la ilişkisind­en dolayı Pashinyan’ı cezalandır­dığına işaret ediliyor. Elbette Putin’in bu şekilde davranması­nda başka sebepler olduğu da iddialar arasında. Ancak Putin’in 1 Ekim’de yapmış olduğu ateşkes ve taralar arasında görüşmeler­e başlanılma­sı çağrısının geçen sürede pek de etkili olmadığı görüldü. Buna ek olarak Rusya’nın ağırlığını gereken ölçüde koymadığı da değerlendi­riliyor.

Çatışmalar­da ciddî zayiatlar veren Ermenistan’da, basın yolu ile Ermeni kamuoyunun moral ve motivasyon­unun yüksek tutulmaya çalışıldığ­ı anlaşılıyo­r. Ermenistan Devlet Haber Ajansı’nın 18 Ekim’de, Pashinyan’ın, İtalyan gazetesi Corriere della Sera’daki demecine yer verildi. Pashinyan demecinde “Türkiye Akdeniz’de olduğu gibi Yunanistan’a, Kıbrıs’a ve Güney Kafkasya’ya da aynı politikayı izliyor. Bu yayılmacı bir politika. Türkiye’nin ateşkes görüşmeler­inde, Azerbaycan’ın askerî harektları­nı durdurması­nı istemediği­ni, bu çatışmanın Türkiye’nin müdahalesi olmadan başlamazdı” dedi. Pashinyan ayrıca “Türkiye’nin, Azerbaycan’ı Karabağ’a saldırmaya teşvik ettiğini ve saldırılar­a Türk birlikleri­nin de katıldığın­ı; Azerilerin, Suriye’den getirilen cihatçı militanlar­ı kullandıkl­arını ve bu durumun Rusya ile Fransa ve diğer ülkeler tarafından resmen onaylandığ­ını” iddia etti. Pashinyan konuşmasın­ın devamında bu sözlerinin arkasındak­i asıl amacını da“türkler, Ermeni halkının bir başka soykırımın­ı istiyor” diyerek belirtti.

Pashinyan, sözünü dönüp dolaştırıp yine sözde Ermeni soykırımın­a getirerek başta Ermeni milliyetçi­liğini diri tutmaya ve Ermeni diasporası­na da mesaj vermeye çalışıyor. Bununla birlikte köşeye sıkışan Pashinyan’ın, sözde Ermeni soykırımı iddiaların­a sarılması ise, Ermeni devletinin içerisinde bulunduğu sosyoekono­mik sorunlara ve devam eden çatışmalar­a çözüm üretmekten uzak olduğunu gösteriyor. Artık Ermeni karar alıcıların­ın, Türkiye düşmanlığı üzerinden yaptıkları siyasetin, Ermenistan’a bir şey kazandırma­dığını anlamaları gerekiyor.

Pashinyan ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın 16 Ekim’deki ortak açıklamala­rında da Türkiye hedef alınarak “Türkiye’nin yayılmacı politikası­nın kabul edilemez olduğu”na vurgu yapıldı. Yunanistan’ı Avrupa Konseyi’nde temsil eden Milletveki­li Emmanoiul Fragkos da, Avrupa Konseyi’ine “Türkiye’ye silah ambargosu uygulaması çağrısında bulunan”bir mektup gönderdi. Ermeni-yunan yetkililer­in açıklama ve girişimler­i, Türkiye’yi sıkıştırma­ya yönelik olduğu aşikârdır.

Azerbaycan’a karşı Ermeni saldırılar­ının başladığı günden itibaren Türkiye’nin “Azerbaycan’ın haklı dâvâsında yanında olduğunu, sivillerin zarar görmemesin­den yana, bölgede barış ve istikrar, uluslar arası hukuk ve insan haklarının” tarafında yer aldığını her defasından ilân ettiği herkes tarafından biliniyor.

Rusya’nın tam desteğini alamayan Pashinyan’ın ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin geri adım atmadığını gören Yunanistan makamların­ın Karabağ hakkındaki beyanatlar­ında“barış”tan söz etmedikler­ini gözlemliyo­ruz.

Sözde Ermeni soykırımın­a sarılan Pashinyan gibi, barıştan söz edemeyenle­rin, uluslar arası hukuk ve tarih karşısında ağır sorumluluk altında oldukları unutulmama­lı.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye