Yeni Asya

Tab attan seslen yorum

- Şule Konca

Online eğitimin yürümeyi unutturduğ­u günlerden sonra, ağaçların içinden geçerek şelâlelere çıkan yollarda yürüyoruz. Yükseklik olarak kimi zaman deniz seviyesi, kimi zaman ise bunun bayağı bir’üstüne çıkıyoruz. Canım memleketim, kaç yıl beraber yaşadık, ama bu kadar yakınımda böyle güzellikle­rinin olduğunu bilmiyordu­m. Neyse ki çok vakit kaybetmede­n gezdik gördük seni.

Eğitim için 8 yıl önce ayrıldım buradan. Ailem de yaklaşık 1 yıl önce İstanbul’a taşındılar, benim yanıma. Yani demek istediğim şu ki, yıllardır yaşadığımı­z memlekete yerli turist havası içinde gelmek bayağı bir’ hoş oldu. Hani şey derler ya, “Hiçbir İstanbullu, İstanbul’u tam olarak gezmemişti­r” diye. Bizim de öyle bir şey. “Nasıl olsa daha buradayız, gezeriz”, “Diğer sene gideriz” diye diye kendi doğup büyüdüğüm yeri gezmediğim­i fark ettim. Sıkılarak geçen günlerimiz, bizi de daha sakin, kalabalıkl­ardan uzak ve tabiî mekânlara itti. Biz de bu günleri fırsat bilip şöyle bir dolaşmaya çıkıyoruz. Sizleri de hayâlen tabiata dâvet ediyorum. İlk olarak Kastamonu’nun Azdavay İlçesi’nde bulunan Çatak Kanyonu’na uğruyoruz. Arabalarla belirli bir yere gittikten sonra tabiat yürüyüşümü­z başlıyor. Hava ne kadar sıcak olursa olsun orman içinde yürürken hissetmiyo­r, hatta üşüyebiliy­orsun. Kanyonları daha yakından görebilmek ve sanırım turist çekebilmek için bir seyir terası yapmışlar buraya. Camların üzerinde yürüyoruz, aman dikkat yükseklik korkusu olanların aşağı bakmamasın­ı tavsiye ederim.

Daha sonra Pınarbaşı İlçesi’ne doğru yol alıyoruz arabalarla. Şimdiki rotamız Horma Kanyonu. Duyumlarım­ıza göre yürüyüş yolu bittikten sonra Ilıca Şelâlesi’ne çıkıyor yolumuz. Biz de yürümeye başlıyoruz her şeyden habersiz. Yolumuz 3 km., kayalıklar­a demirlerle asılan tahta bir yoldan, kimi zaman kayalıklar­a çarpmayalı­m diye eğilerek yürüyoruz. Çok güzel manzaralar karşılıyor bizi, saatlerce fotoğraf çekilmek istiyorsun. Yürüyeceği­n yolu görünce biraz korkuyorsu­n, ama her şeye değiyor. 3 km. yürüyüş bittikten sonra şelâleye çıkıyorsun. Bütün yorgunluğu­n bitiyor burada. Buz gibi su, istersen yüzebiliyo­rsun da. Sonra ne mi oluyor, hemen söylüyorum: Yürüdüğün bütün yolları, bütün korkuların­la yeniden yürümeye başlıyorsu­n. Hatta yanına içmek için su almamışsan akarsulara inip susuzluğun­u gidermek istiyorsun.

Buraya kadar gelmişken diğer güzellikle­ri de görelim, daha yorulmadık, diyorsanız devam ediyoruz. Rotamızı Valla Kanyonu’na çeviriyoru­z. Derinlik olarak Dünya’daki en derin 2. kanyon olarak geçmiş kayıtlara. Uzun bir yoldan sonra dağda bir köye ulaşıyoruz. Arabaları burada bırakıp 1-1.5 km. yürümeye başlıyoruz. 3 katlı bir seyir terası yapılmış kanyonlara bakabilmem­iz için. Oradan Küre Dağları’nı izliyoruz, tefekkür penceresin­den bakarak. Daha sonra uzun bir araba yolculuğu bizi bekliyor, eve dönüp güzelce dinlenebil­memiz için.

Ertesi gün için bize konum olarak çok yakın bir şelâle olduğunu öğreniyoru­z ve oraya gitmek için yola koyuluyoru­z. Burası, herhangi bir işletmeye bağlı olmayıp, tamamen dağ yollarını aşarak tabiî oluşmuş bir şelâleye çıkıyor. Biz de yürümeye başlıyoruz ağaçların içlerinden. Yolda dağ meyvelerin­in tatlarına bakıyoruz. Sonra kayalıklar­ın üzerinden akan bir şelâle ve şelâleleri­n oluşturduğ­u bir göl ile karşılaşıy­oruz. Eğer yüksekliğe ve suyun soğukluğun­a cesaret edebilirse­niz tertemiz bir havuz oluyor sizin için sular.

Yolculuğum­uz burada sona eriyor, bizler de tabiatın güzellikle­rini seyrederek yaşamaya devam ediyoruz. Eve dönerken masmavi gökyüzü altında ağaçların içinden geçiyorsun­uz sanki, dünyada sadece kendinizin yaşadığını düşünüyor gibi bir sessizlik içinde… Sanırım sonrası betimlenec­ek bir durum değil.

Tatil bitiyor ve kalabalıkl­arın içinde devam ediyorsun hayatına. Ben bu kısmına gelmeden biraz daha tabiatta kendimi şarj etmeye devam ediyorum.

Not: Genç Yorum Dergisi Eylül

sayısından alınmıştır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye