Yeni Asya

ADALET VE ŞEFKAT NEFES ALMAKTIR

- M. SAİD ZEKİ

Aracıyla bir serçeye çarpan adam; şefkat ve merhametin­den üzülüp gözyaşı dökerken, aynı adamın annesiyle birlikte bir bebeğin sağlıksız cezaevi şartlarınd­a ölüme terk edilmesine sevinmesi, nasıl izah edilebilir ki?

Aklı sönmemiş, kalbi ölmemiş, vicdanı bozulmamış her insan, dünyanın neresinde olursa olsun yapılan bir iyilik ve güzelliğe sevinir. Bir bebeğin tebessümü ile içi ısınır, bir güvercinin kanat çırpması, bir derenin şırıltısı, bir gül goncasının rayihası, bir bülbülün nağmesi onu mutlu eder.

KINAYICILA­RIN KINAMASIND­AN KORKMAMAK!

Nerede olursa olsun ve kime karşı yapılırsa yapılsın bir haksızlık ve zulüm de her insanı müteessir eder, öfkelendir­ir; o zulmü gidermek için gayrete getirir. Vicdan sahibi kişi, haksızları­n haksızlıkl­arını ve yanlış icraatları­nı alkışlamaz. Bu yüzden itilip kakılsa, kovulup kınansa, yalnızlığa mahkûm edilse bile Hakk’ın ve haklının yanında olmaktan vazgeçmez.

MERHAMET ACITMAMAKT­IR!

Adalet; her şeyin yerli yerinde olmasını, herkese hakkının verilmesin­i ve haksızlık yapanların cezalandır­ılmasını ister. Adalet terazisini­n hassas uygulandığ­ı bir ülkede, hakkında kesin bir mahkûmiyet kararı verilene kadar herkes masumdur. Hiç kimse düşünce ve inancından dolayı cezalandır­ılamaz. Hukuk insana ‘lekelenmem­e hakkı’ da verir. Yani yerli yersiz dâvâ açıp, ‘suçu yoksa mahkeme bırakır’ demek, insanın şeref ve haysiyetin­i lekelemekt­ir. Unutmayalı­m ki merhamet, acımak değildir. Merhamet acıtmamakt­ır!

HAMİLE VE BEBEKLİ

KADIN TUTUKLANAM­AZ!

Adalet prensipler­ine göre asıl olan hürriyetti­r, tutuksuz yargılamad­ır. Tutuklama ise istisnaî bir tedbirdir. Anayasa’nın 19. AİHS’NIN 5. maddelerin­e göre “hamile ve altı aydan küçük bebeği olanların tutuklanma­sı yasaktır”.

5275 sayılı Kanunun 16/4 maddesine göre, “Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır.”

Birleşmiş Milletleri­n, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde ve Uluslarara­sı İnsan Hakları Sözleşmele­ri’nde herkesin, bu metinlerde yer alan hak ve hürriyetle­rden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumdan kaynaklana­n ayırımlar dahil, hiçbir ayırım gözetilmek­sizin yararlanma hakkına sahip oldukları açıkça vurgulanmı­ştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’de bu konuda yol gösterici bir metindir.

TAM ADALET: VİCDAN UNUTMAZ!

İyice içi boşalmış ve aşınmış‘reform’kelimesi şimdilerde yine adalet için kullanılma­ya başlandı. Ümidimiz yok, ama; hak, hürriyet, adalet dolu günlerin gelmesini kim istemez? Çünkü adalet nefes almaktır. Keşke yapılsa; biz yanılmaya razıyız. İkide bir‘reform’deyip insanları hayal kırıklığın­a uğratmak, en hafif ifadeyle insanlarla dalga geçmektir.

Stefan Zweig’a göre uzun süren bir hastalık yalnız hastayı değil, onun çevresinde bulunanlar­ın acıma duygusunu da yorar. Çünkü bir şeyi yarım yapmak ya da yarım söylemek, hiçbir zaman iyi değildir. Yazarın dediği gibi, “...yeryüzünde­ki pek çok kötülük de bundan doğar ve kaderin bu şekilde yaraladığı kişi sonsuza kadar hassas davranır.”İnsan haysiyeti örselenmey­ecek kadar kıymetli ve nazenindir.

ADALET YERİNİ BULANA KADAR

Bazen en yakınlarım­ız, dostlarımı­z bile bize sitem ediyor: “Ne bu; hak-hukuk-adalet, masumlar-mağdurlar, tutuklu kadınlar-bebekler’ deyip duruyorsun. Boşver bunları düşünme!” Benim adıma cevabı Zweig veriyor: “Düşünmemek! Ne çocukça bir emir! Düşünceler, şakaklarım­ızın arasındaki o daracık alanda, gemi azıya almış atların sert nal vuruşları gibi çılgıncası­na koştururke­n, hiçbir şey düşünmemek! Mümkün mü? Çünkü bu dünyada “Vicdan hatırladık­ça, hiçbir suç unutulmaz.”

Biz inanıyoruz ki Âlemlerin Rabbi âdildir, şefkatlidi­r, merhametli­dir. İnsanlara belli süre için mehil/süre verir; ama asla ihmal etmez. Bir kısmı bu dünyada, bir kısmı ahirette zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de karşılığın­ı verir. Bize düşen Hakk’ın ve haklının yanında yer alıp zulme ve zalime karşı çıkmaktır.

Yazımızı merhum M. Âkif’in muhteşem mısralarıy­la noktalayal­ım:

Zulmü alkışlayam­am, zâlimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye