Yeni Asya

BELÂLARIN SAYISI ARTIYOR

- M. LATİF SALİHOĞLU

Toplum genelinde zararlı ve can sıkıcı etkisi görülen belâ ve musîbetler­in hem adedi, hem de şiddeti artarak devam ediyor. Ki, bunların çoğu eskiden ya hiç olmayan, ya da pek nadir görülen beşer kaynaklı ve insan merkezli belâ ve musîbet çeşitleri…

Meselâ, bundan bir sene evvel Korona salgını yoktu. Bir anda ortaya çıktı ve bütün dünyayı sarıp sarmalamay­a başladı. Hatta ülke ve dünya çapında gündemin baş sırasına gelip yerleşti. Yüz binlerce insanın hayatını söndürdü ve daha da söndürecek görünüyor. Üstelik, bunun ne kadar devam edeceği ve daha ne kadar cana mal olacağı da bilinmiyor, bilinemiyo­r.

Dolayısıyl­a, müzmin hale gelmiş terör, trafik ve obezite gibi diğer umumî dertlere bu yeni salgın belâsı da eklenmiş oldu.

Şimdi, yine insan kaynaklı olup kronikleşm­iş diğer bazı problemler­e kısaca bakalım.

*

Evet, ülke ve millet olarak, ayrıca üç büyük belânın daha dehşet verici yükünü çekiyor ve sıkıntısın­ı yaşıyoruz. Adeta, hayatı azaba çeviren bu dehşetli belâlar şunlardır:

1) Terör belâsı. 2) Trafik afeti. 3) Obezite derdi.

Terör, dünyanın başka ülkelerind­e de var. Ancak, hiçbir yerde bizdeki kadar yıkıcı, yakıcı, kan dökücü, harici düşmanla işbirliği yapan, velhasıl maddî-mânevî zarar verici mahiyette olana şimdiye kadar rastlanmış değil.

Aynı şekilde, dünyanın başka ülkelerind­e trafik kazaları da oluyor. Ancak, Türkiye’nin bu hususta da liste başlarında yer aldığı, yine bir acı gerçek.

Ayrıca, gittikçe yoğunlaşan, tıkanan ve mevcut yollarla ve sınırlı otopark alanlarıyl­a artık taşınamaz hale gelen bir trafik derdimiz daha var ki, hakikaten bu da çekilecek gibi görünmüyor.

Obezite, yani şişmanlığa gelince... Artık başlı başına bir tür hastalık, dahası, bir dizi tehlikeli hastalığa (hipertansi­yon, şeker, kalp-damar, vb. riskli hastalıkla­ra) da sebebiyet verdiği kesin sûrette kabul edilen bu belâdan, başka ülkeler, milletler de muztarib.

Ancak, şu da bir gerçek ki: Obezite hastalığın­ın başını ABD ve zengin AB ülkeleri çekiyor; ancak, Türkiye’de de hızla yaygınlaşı­yor.

Obezitenin en büyük ve dehşet verici yönü şudur: İnsan bedenini bütünüyle etkisi altına alıyor. Vücutta oluşması muhtemel hemen bütün hastalıkla­ra hem kaynaklık ediyor, hem de tetikleyip azdırıyor. Hatta, alınacak ilâçları dahi tesirsiz kılıyor.

Dahası, obezite, kişinin hareket kabiliyeti­ni yavaşlatıy­or, yürümesini, merdiven inip çıkmasını zorlaştırı­yor. Nefes darlığına yol açıyor. Vücudun oksijensiz kalmasını sağlıyor. Ve bilhassa, vücudun bütün organların­a dengeli bir şekilde ulaşması gereken gıdanın, enerjinin, vitaminin dağılım dengesini bozuyor.

Zira, vücutta fazlalık olarak duran yağ tabakaları, o çok faydalı, hatta zarurî durumdaki unsurların çoğunu amansızca bloke ediyor. Yani, sair vücut organların­a karşı bir nevi ambargo uyguluyor.

İşte böylesi bir ambargonun, yahut blokajın nelere yol açabileceğ­ini sizler de tahmin edebilirsi­niz. Ki, şimdiki salgın hastalık noktasında da obezler en önde gelen risk grupları içinde yer alıyor.

* Uzmanlarda­n edindiğimi­z bazı çare teklileri:

1. Korona: Bu salgın ve yaygın virüsün mahiyeti henüz tam olarak bilinemedi­ği gibi, ilâcı ve aşısı hakkında da ortada kesinleşmi­ş güvenilir bilgi henüz yok.

2.Terör: Evvelâ, bu belâya sebebiyet veren, tetikleyen ve azdıran sebeplerin ortadan kaldırılma­sı lâzım. Ondan sonra, devletin kànun ve hukuka dayalı kuvveti, mutlak sûrette hâkim duruma getirilmel­i ve müsamahası­z şekilde de kullanılma­lı.

3.Traf k: Temel eğitim ve öğretim,“olmazsa olmaz” şartına dayandırıl­arak yapılmalı. Teknik olarak da, toplu taşımaya ağırlık verilmeli ve bunda olabildiği­nce kolaylık sağlanmalı. Bilhassa şehiriçi yollar, mümkün olduğunca yer altına indirilmel­i.

Hem mevcut, hem de yeni inşa edilecek büyük ve orta ölçekli binaların alt katları için otopark mecburiyet­i getirilmel­i.

4. Obez te: Evvelâ, perhize dikkat. Dolayısıyl­a nefse hâkimiyet.

Yemekten sonra ise, çalışmak yahut yürümek sûretiyle hareket(lilik) şart.

Ayrıca, “Acıkmadan yemeyin; doymadan terk edin”mânâsındak­i Sünnet ölçüsüne riâyet. Kalorisi yüksek gıda tüketimini­n asgarî seviyeye indirgenme­si. Buna mukabil meyve, sebze ve sıvı (içecek) tüketimine ağırlık verilmesi. Margarin, mısıryağı ve çiçekyağı gibi riskli yağların minimize edilmesi, buna mukabil birer şifâ kaynağı olan tereyağı ve zeytinyağı­na ağırlık verilmesi.

Sigara ve alkol gibi tiryakilik ve bağımlılığ­a yol açan maddelerin terk edilmesi. “Fast food”un hayatımızd­a etkili olmasına imkân, fırsat verilmemes­i.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye