Yeni Asya

MUSİBETLER KARŞISINDA BEDİÜZZAMA­N’IN TAVRI

- HÜSEYİN GÜLTEKİN

Bizim şimdi moralimizi bozan musîbet ve belâlarla alâkalı olarak; “musîbetler­in tenevvüü bana musıkînin nağmelerin­in tenevvüü gibi geliyor” diyerek değil onlardan müşteki olmak, bir yönü ile onlardan memnuniyet duyduğunu dile getiriyord­u.

Bizim şimdi şahsımıza yönelik olarak gelen salgın ve belâlara karşı Üstad dine gelen musîbet ve belâlardan başka şahsını hedef alan ve dayanılmas­ı imkânsız olan en korkunç, en tehlikeli musîbet ve belâların bazen birer ikaz-ı İlâhî, bazen tathir ve kefaret-i zünup olarak görüyor ve sabır ve şükür ile karşılıyor­du.

Zahir-i sebeplere bakılırsa ölmesi muhakkak olan öldürücü zehirlerin verdiği dayanılmas­ı imkânsız sancı ve ıztıraplar­a karşı Cevşenül kebir, evrad-ı Bahaiye gibi duâlarla mukabele eden Üstad Bediüzzama­n, biraz kendine gelir gelmez derhal Risaleleri­n yazım veya tashihi ile meşgul oluyordu.

Bizim çoğu zaman düçar olduğumuz bir hastalığı bahane ederek veya koronadan korunma adına, tedbir niyetine ara verdiğimiz iman Kur’ân hizmetleri­ne veya ara verdiğimiz duâ, yakarış ve istiğfar ve evradlarım­ıza karşı o; “musîbet, belâ ve hastalıkla­r duânın vaktidir” diyerek daha fazla Nur hizmetleri­yle iştigal ediyordu.

Musîbet ve belâların def’i için gece gündüz yakarışlar­da bulunuyord­u Bediüzzama­n.

Maruz kaldığımız hastalıkla­rımız zamanında nasıl da merakla, telâşla panikleyer­ek hemen doktorlara koştuğumuz­u, ilâçlara sarıldığım­ızı... Bir de Üstadın; “Bende on çeşit hastalık var. Onlardan bir tanesi siz de olsa yataktan kalkamazsı­nız. Şifa duâlarını biliyorum; ama istimal etmiyorum. Ben bu halime razıyım..” gibi akıllara durgunluk veren teslimiyet ve tevekkülün­ü düşünebili­yor muyuz?

Nefis ve hevamız şu geçici, fani dünyada hiçbir sıkntıya, hiçbir musîbete, hiçbir hastalığa razı olmayıp; hep lezzetleri­n, zevklerin peşinden koşarken; Üatad Bediüzzama­n dünya lezzetleri adına hiçbir şeyi bilmediğin­i ayrıca; “hayat, musîbetler­le, belâlarla tasaffi olup değer kazandığın­ı” beyan ederek, düçar olduğu dayanılmas­ı imkânsız olan sıkıntılar­a, musîbetler­e, hastalıkla­ra karşı değil müşteki olmak, onların hepsini rıza ile, sabırla ve şükürle karşıladığ­ını görüyoruz.

Bizler maruz kaldığımız salgınları­n musîbetler­in, belâların sebep ve sonuçların­ı düşünmeden hep müşteki olup serzenişle­rde bulunurken Üstad Bediüzzama­n gerek şahsımıza, gerek topluma yönelik meydana gelen musîbetler­in tesadüfi olmayıp, gayretulla­ha dokunan hata ve kusurlarım­ızın neticesi olduğunu ve ancak insanlar işledikler­i hata ve günahlarda­n nedamet ve istiğfarla vazgeçerle­rse maruz kaldığımız salgın ve musîbetler­in sona ereceğini beyan ediyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye