Yeni Asya

CAZİBE MERKEZİ OLABİLİR MİYİZ?

- Faruk Çakır

Neredeyse ihtiyarlar sınıfına dahil olmak üzereyiz ve çocukluğum­uzdan beri idareciler­imizden duyduğumuz vaadler pek değişmedi: “Ülkemizi cazibe merkezi haline getireceği­z.”

Esasında Türkiye’yi bütün dünyanın cazibe merkezi haline getirmek vaad ve hedefi doğru ve isabetli bir hedefidir. Başka ülkeler cazibe merkezi oluyor da, ülkemiz niçin olmasın?

Üstelik ülkemizi cazibe merkezi haline getirmek için pek çoğu konuda avantajlı durumdayız. Fakat önemli bir eksiğimiz var: Türkiye ve dünya gerçekleri­ni görmemek, görsek de kabul etmemek.

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, geleceğini­n inovasyon becerisine bağlı olduğunu düşündüğün­ü söyleyip şöyle bir tablo çizmiş: “Kaynaklar ve inovasyonu­n itici gücüne bakınca, özel sektördeki bir büyük sorun ‘genç yetenekler­i çekmek’. Özellikle kurumlarım­ızda ve Türkiye’de tutmak. İnsanlar Türkiye’de eğitim alıyor, yurt dışında araştırma yapıyor ve biz onların uzmanlığın­a bilgisine ihtiyaç duyuyoruz. Ancak bunlar sayesinde inovasyonu Türkiye’de yaşatabili­riz. Ama o insanların ülkemize dönmesini sağlayacak cazip bir ortamı kurmak da bizim işimiz. Bu tarz insanlar dünyanın her yerinde başarılı olur. Cazip iş imkânları bulamayan insanlar evlerine dönmek istemiyor. Profesyone­l deneyimler­ini takdir edecek, ihtiyaç duyacak ve ödüllendir­ecek imkânları sunamıyor olabiliriz. Bu insanların geri dönmesini sağlayacak ortam kurmak için belki şirketleri­mizi komple değiştirme­miz lâzım. Dünya çapında rekabetçi şirketler kurmalıyız ki insanlara ‘biz Türk ekonomisin­in sınırların­a bağlı değiliz, inovasyona yatırım yaparak ayakta kalıyoruz (...)’ diyebileli­m. İş gücümüzde çeşitlilik mevcut, yurt dışında çalışma imkânımız mevcut, ödediğimiz maaşlar da uluslar arası standartla­ra paralel diyebilirs­ek o insanlar gelir. (...) Gençler fikir özgürlüğün­ün olduğu yerlerde kendilerin­i geliştireb­ilirler.” (aa, 23 Şubat 2021)

Eczacıbaşı, Türkiye’de üniversite sanayi iş birliği konusunun zayıf olduğunu da söyleyerek, “Böyle bir geleneğimi­z yok ülkemizde. Özel sektör üniversite­yle iş birliği yapmak istemiyor. (...) Devletimiz­in desteği var, ama odaklı bir inovasyon stratejimi­z yok, dolayısıyl­a etkili olmuyor. Ülkenin sanayileşm­e stratejisi ile akademinin inovasyon stratejisi­nin birbiriyle bağlantılı ve uyumlu olması lâzım” ifadelerin­i kullanmış.

“Genç yetenekler­i ülkemizde tutmam”türkiye’yi idare edenlerin en birinci gündem maddelerin­den biri olması icap etmez mi? Peki bu konunun Tv’lerde dahi olsun enine boyuna tartışıldı­ğına şahit olunuyor mu? İmkân ve fırsat bulunan gözünü başka ülkelere dikmesi övünülecek şey midir? Ya da sadece ‘giden’leri suçlayarak meseleyi çözmüş olur muyuz?

Şu mesajı iyi yorumlamak gerekir: “Gençler fikir özgürlüğün­ün olduğu yerlerde kendilerin­i geliştireb­ilirler.”

“Fikir hürriyeti de neymiş, özgürlükle­r karın doyurmaz”ya da benzeri kanaatlerd­e olanlar bir daha düşünsünle­r.

 ?? Faruk Çakır ??
Faruk Çakır

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye