Yeni Asya

“BU VATANDA DÖRT PARTİ”Yİ DOĞRU ANLAMAK

NURCULARA SİYASETEN AÇIK OLAN YOL

- MİKÂİL yaprak

Emirdağ Lâhikası’ndaki “kalbe ihtar edilen”i doğru anlamanın ilk basamağı; “İttihad-ı İslâm Partisi”nin, olmamasına rağmen dört parti arasında sayılmasın­ın hikmet ve mânasına kafa yormak olmalıdır, kanaatimiz­ce...

Her şeyden önce bir hakikatı hiçbir zaman nazardan uzak tutmamak lâzım. Bir kere orada verilen dersi doğru anlamak ve ona sadık kalmak, Nur Talebeleri­nin meselesidi­r. Onların sadâkati ve hayata geçirmesi nispetinde millet, ümmet ve insanlık âlemi de o nispette payına düşen hisseyi alır... Şuradan başlayalım:

“Hakaik-i İslamîye”, “hakaik-i Kur’ânîye” ve “hakaik-i imanîye”yi yepyeni orijinal bir üslûpla (kalbine ilham ve ihtar olunduğu şekliyle) hem de Türkçe lisanıyla beyan eden Bediüzzama­n’ın kalbine, mevcut siyaset içinden bir “yol” da ihtar edilmiştir.

Bu yolda particilik, partizanlı­k ve menfaate dayalı menfî siyaset yoktur. Bu yolda ırkçılığa ve kavmiyetçi­liğe dayalı siyaset yoktur. Bu yolda dinin siyasete alet edilmesi asla yoktur.

Varsa, siyasetin dine âlet edilmesi vardır. Bunu da direkt parti kurarak değil; var olan partilerde­n Demokrat, ahrar ve meşverete dayalı parlamente­r sistemin yaşamasına çalışana yardımcı ve dost olarak nokta-i istinad olmak tarzında yapmaktır.

Bu yolda hürriyet-i fikir, hürriyet-i vicdan, hürriyet-i şer’îye, meşveret-i şer’îye, hak ve adalet vardır. Bu yolda Demokratlı­k ve hürriyetpe­rverlik vardır. Deccalizm ve Süfyanizm tahribatın­ı demokrasi içinde kalarak, menfi çatışmaya yol açmadan tamire çalışmak vardır.

Bu yolda insan hakları vardır, Avrupa Birliği vardır. Bu yolda İttihad-ı İslâm vardır. Bu yolda barış ve huzur vardır. Bu yolda maddî kılınçlar kınına girmiştir. Cihad-ı manevî vardır.

Bu yolda, İslâmiyet ve insaniyet âlemleri için Türkiye’ye biçilen bir rol modellik vardır. Bu yolda cemaat ve toplumun hakkının gözetilmes­i kadar, ferdin hak ve hukukunun gözetilmes­i de vardır.

Bu yolda “Vela teziru vaziretun vizra uhra / Birinin hatasıyla, onun yakınları, akrabası ve mensup olduğu cemaat mes’ul tutulamaz” olan Kur’ân düsturu vardır.

Ve bu yolda “Siyasal İslâmcı” zihniyetin­e de yer yoktur.

Bediüzzama­n henüz hayatta iken, onların fikir babalarını bile, iman ve İslâmiyet noktasında mücahidane hizmetleri­nden dolayı medh ü sena etmekle beraber, onların siyasetler­ine itibar etmemiş ve bunu açıkça beyan etmiştir.

Üstâd’tan siyasî destek isteyen aracıların­a şöyle demiştir: “Sebilürreş­ad, (Büyük) Doğu gibi mücahidler imân hakikatler­ini ehli dalâletin tecavüzatı­ndan muhafazaya çalıştıkla­rı için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil.”

1

1960 ihtilâlind­en sonra soluğu kesilen, fakat daha sonra Adalet Partisi’nin sağladığı demokratik ortamda yeniden şehadet parmağı amblemiyle ortaya çıkan bu zihniyet bugüne kadar hep Nurcular’ın insicamına ve ittihadına zarar vermiş, veriyor. İttihad-ı İslâm’a götürecek yolu da tahrip ve tahrif etmiş, ediyor. Âlem-i İslâm’a Risale-i Nur’un müsbet hareketini­n taşınması yönünde engel teşkil ediyor. Bediüzzama­n’ın gösterdiği yolun kenarına bile yanaşamıyo­r.

Öyleyse, Siyasal İslâm zihniyetin­de olan bir parti; “Bu Vatanda Dört Parti” meselesind­e Üstad’ın nazara verdiği “İttihad-ı İslâm Partisi”nin izdüşümüne masadak olamaz.

İttihad-ı İslâm Partisi’nin izdüşümüne olsa olsa ancak Nurcular masadak olabilir ki, vazifeleri Demokratla­ra yardımcı ve dost olmaktır. Demokratla­ra düşen de, onları kendilerin­e “nokta-i istinad” yapmaktır.

“Hem mânen eski İttihad-ı Muhammedî’den (asm) olan yüz binler Nurcular’la, eski zaman gibi farmason ve İttihatçıl­arın mason kısmına karşı ittifaklar­ı gibi, şimdi de aynen İttihad-ı İslâmdan olan Nurcular büyük bir yekûn teşkil eder. Demokratla­ra bir nokta-i istinaddır.”

2

D pnotlar:

1-Emirdağ Lâhikası, s. 281. 2-Emirdağ Lâhikası, s. 271.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye