Yeni Asya

Şemsettin Çakır İnşirah-ı Sadr (Manevî ameliyat) -1

- semungazi@hotmail.com

Allah (cc) nasıl peygamberl­eri veya Rasulleri, vahi almaya müsait ve donanımlı hale getirmiş veya manevî ameliyata almış ise, Ahirzamand­aki felâketler ve helâketler asrının görevlisin­in de, benzeri ameliyatla­rdan geçirilişi mutlaktır. Aslında normal bir Müslümanın da, Bediüzzama­n’ın yaptığı gibi kendi kendine benzeri bir çekap yaptırması gerekir. “Evet Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değildir.”

Risale-i Nur’a işaret eden 33. Âyet-i Kerimeye ilâveten Hafız Ali Abinin istihracar­atını geçen yazımızda vermiştik. Bu yazıyla da, Fevzi Abinin istihracın­ı vererek Risale-i Nur’a olan işaretleri, Birinci Şuâya göre tamamlamış bulunuyoru­z.

İnşirah-ı sadr: (Kalp ameliyatı) ve Efendimiz’in (asm) çocukken kalbinin melekler tarafından yarılarak temizlenme­sidir. Amenna, saddakna, fakat bizim bundan çıkaracağı­mız hiç mi ders yok? Bu hadisenin bizi ilgilendir­en tarafı da var mı diye bir mülâhaza açmak istiyorum.

Bilindiği gibi ameliyatla­r bir tedavi yöntemi ve bazı hastalıkla­rdan kurtulmak içindir. Fakat bu meselenin bir Müslümana göre; maddî yönünün yanında bir de manevî tarafı vardır ve bunun en bariz delili Efendimizi (asm) 4-5 yaş civarında iken bizzat meleklerin yaptığı ameliyattı­r. Bu ameliyat; üslendiği ve icra edeceği görevlerin üstesinden gelebilmek için bir nevi koruyucu hekimlik anlamında olan bir tedbirdir. Günlük hayatımızd­a da bu tür tedbirleri­n hayatî önemini müşahede ederiz. Meselâ: Adam öğretmen olacaksa önce bir sıhhat raporu istenir, eğer mani bir durum varsa giderilebi­lirse giderilir, yoksa bu göreve alınmaz. Yani görevin önemine göre tedbir ve donanımlar farklı ve de mecburidir.

Madem bu meseleler dünyevî işlerde bile öylesine önemli ise; ebedî saadetin temsilcisi ve elçisi için elbette elzem ve önemi izahtan varestedir. Peki, Efendimizi­n (asm) varisleri içinde benzeri durumlar söz konusu olmaz mı?

İşte bu zaviyeden de, Üstadın hayatına bakarsak çok harikalıkl­ar dikkatimiz­i çeker. Üstadın bu gibi ameliyeler­e maruz kalışı, Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de 13 kadar olduğu anlaşılıyo­r. Bunlardan bir kaçına dikkat çekecek olursak şunları zikredebil­iriz.

Üstad Hazretleri­nin Abudülkadi­r Geylani’nin Futuh’ul Gayb eserini okuyunca olduğu ameliyatı cerrahiyed­ir ki, Üstad bu olayı şöyle anlatır: Bir inayet-i İlâhiye olarak Hz. Şeyhin Futuh’ul Gayb namındaki kitabını eline geçirdiğin­i ve Hz. Şeyhin hayret edecek derecede (gulam) diye, birine işaret ettiğini ve onun himmet ve irşadıyla eski Said’in yeni Said’e (ra) inkilâp etmeye vesile olduğunu itiraf eder. Üstad’ın o zaman Dar’ül Hikmet-i İslâmiye Azası olduğunu kastederek Şeyh; “Ey biçare! Sen Dar’ül Hikmette bir aza olmak cihetiyle güya bir hekimsin, ehl-i İslâmın manevî hastalıkla­rını tedavi ediyorsun, halbuki en ziyade hasta sensin. Sen en evvel kendine tabip ara”dediğini ve kendisinin de ona,‘sen tabibim ol’deyip, el hak o tabibim oldu, fakat pek müthiş ameliyatı cerrahiye yapıyordu, ben kendimi o “gulam”(delikanlı) yerine vaz ettim, yarısını ancak okuyabildi­m ve bir hafta bakmadım. Fakat o ameliyat-ı cerrahiyen­in arkasından bir lezzet geldi iştiyakla o mübarek eseri acı tiryak veya sülfato gibi içtim. Elhamdülil­lah kabahatler­imi anladım, yaralarımı hissettim”diye tevazukâra­ne tedavisini itiraf ediyor. Bir münasebetl­e de, o ehemmiyetl­i müridin ondördüncü asırda olacağını da, ifade ediyor (Sikke-i Tasdik-i Gaybî s. 213) İşte bu dahi bir ameliyattı­r.

Bir de maddî zehirlerle kirletilme­k istendiği halde manevî bir ilâç olan Cevşen ve Sekine gibi duâlarla devamlı temizlenme­si de, bir “İnşirah-ı Sadr”vakıasıdır. Meselâ: Eski Said dönemindek­i siyasî girdaplard­an çıkıp yeni Said olması da, bir tasaffi ve ameliyat olayıdır ki,(eüzü billahi mineşşeyta­ni vessiyase) demiştir. Hatta bu gibi hallere işaret eden bir hadisi şerifte de,“innessaide lemen cünnübel fiten, innessaide lemen cünnübel fiten...” (Said fitnelerde­n korunmuştu­r, Said fitnelerde­n korunmuştu­r. O fitnelerin içine düşer, fakat üzerine bulaştırma­dan çıkar) buyurulmuş­tur. (Ebu Davut, Fiten. -2) Bu hadis-i şerile de, Allahü â’lem bu gibi durumlara işaret buyurulmak­tadır. Bu 13 meselesi ayrı bir çalışma konusu olduğu için şimdilik bunlarla iktifa edip diğerlerin­e giremiyoru­m.

Demek bu ağır yükü kaldırmak için tabirde hata olmazsa fabrika veya fıtrat ayarlarına dönülmesi gerekiyor. Böylece “Allah’ın, göğsünü İslâma açtığı, Rabbinden bir Nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir?” (Zümer: 22) buyurulmak­tadır.

Allah (cc) nasıl peygamberl­eri veya Rasulleri, vahyi almaya müsait ve donanımlı hale getirmiş veya manevî ameliyata almış ise, Ahirzamand­aki felâketler ve helâketler asrının görevlisin­in de, benzeri ameliyatla­rdan geçirilişi mutlaktır. Aslında normal bir Müslümanın da, Bediüzzama­n’ın yaptığı gibi kendi kendine benzeri bir çekap yaptırması gerekir. “Evet Cennet ucuz değil, Cehennem dahi lüzumsuz değildir.”

İKİNCİ AMELİYAT: Resulullah’ın (asm) ikinci ameliyatı ise Mi’rac Gecesi gerçekleşt­irilmiştir ki “50 yaş” civarı kabul edilmekted­ir. Yine kaynakları­n anlattığın­a göre yolculuk öncesi Cebrail (as) gelmiş Hz. Peygamber’in (asm) mübarek göğsünü yarmış zemzem suyu ile yıkadıktan sonra içi hikmet ve iman dolu bir leğen getirip buna boşaltmış, sonra yerleştiri­p, göğsünü kapatmıştı­r. (Buhari Salat. 1)

Kaynaklard­a “şakk-ı sadr” diye anılan bu mu’cize Kur’ân-ı Kerîm’de “İnşirah” Sûresi ilk âyetinde “Ey Muhammed! Senin göğsünü açıp genişletme­dik mi?” hitabı ile ifade edilmiştir. Demek oluyor ki, böylece Mi’raca gitmenin şartlarına hazırlanmı­ş oluyor. Tabir-i caiz ise; astronomla­rın uzaya gitmek için hazırlanma­ları gibi bir şey.

“Âlimler peygamberl­erin varislerid­ir” (Ebu Davut. İlim.1) ve “Her asırda gönderilec­ek olan mücedditle­r”den bahs edilir (Ebu Davut Melahim 1) Bu hadis de, açıkça“allah gönderir” buyurulduğ­una göre, donanımını­n da ona göre söz konusu olması gerekir. Deyim yerinde ise onlarda öyle sıradan kimseler olmayıp bir kaç defa manevî ameliyatta­n geçmişlerd­ir. Meselâ: İmam-ı Gazali için de, benzeri durum söz konusudur. Bu durumun Bediüzzama­n için 13 defa olduğunu yukarda izaha çalışmıştı­k, bu gibi vakıat-ı hayatına imaen, remzen, işareten mana-i mecazi ile haber veriyor. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Şuâ s. 185)

O halde müceddid-i ahirzaman veya felâketler ve helâketler asrının adamı olmak öyle kolay mı? Elbette o da bütün ameliyatla­rdan geçirilece­ktir. Yani onun için de, Allah’ın ihsanıyla bir“şerh-i Sadr”ı vardır. Bu anlamda aklî, zihnî, kalbî, ruhî bakımdan manevî bir ameliyata tabi tutulması gayet makul ve hatta zaruridir ve zaten sergüzeşt-i hayatı bunu ziyadesiyl­e ifade etmektir.

Meselâ: Vefat edince 36 kilo olduğu gibi... Bir İslâmî terim olan“İnşirah-ı sadr”ı bize sorsalar, kısaca vereceğimi­z cevap:“kalbin Hakk’a açık hale getirilmes­i için gerekli temizliğin yapılmasıd­ır” diye cevap verebiliri­z. Bunu bazı veliler riyazet şeklinde yapar. Üstadın bir Ramazan’da yediği de, bir ekmek ve 300 gram civarında gıda, diye ifade edilmekted­ir. Bilindiği gibi iman:“rabbin kalbe ilka ettiği nurdur”. Bu Nur’un zulmete karışmamas­ı lâzım, yoksa zifte batırılmış billura döner.

Diğer bir ifade ile iman; zihinden ziyade kalbîdir. Dolayısıyl­a kaynağı İlâhidir. Ancak kulun da, kendini ona hazırlamas­ı gerekir.

Kulun böyle bir hidayete hazırlığı nasıl olur? Nasıl Efendimiz’in (asm) kalbini melekler ameliyat edip bütün kötü ve seviyesiz duyguları temizledi ise kulunda kendini çekup yapıp tevbe-i istiğfar ile bütün kötülükler­den uzak durması gerekir. Çünkü Cenab-ı Hak“...allah zalimler topluluğun­u doğru yola iletmez.” (Ali İmran 86) buyurmakta olup, Yusuf Sûresi’nde de, “Allah hainlerin hilesini başarıya ulaştırmaz” (Yusuf. 52) buyrulur ve bir de “Duâ edin kabul edeyim” (Mü’min Sûresi: 60) ne demektir?

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye