Yeni Asya

Gurbetçide­n al haberi

- Ahmet Şamil

Birkaç aydır Almanya’dayız. Burada 3 milyon civarında Türk yaşıyor. Toplam nüfusun % 3,6’sına tekabül eden bir rakam. Şehir merkezleri­nde birçok Türk mağazası bulmak mümkün. Sokakta yürürken Türkçe konuşan bir insana rastlamak çok olağan. Belediyele­rin tabelâları­nda Türkçe tercümeler çok yaygın. Tahmin ettiğimizd­en daha aşina geldi bize Almanya.

Ancak bir farklılık var ki işte o bize gün geçtikçe ülkemizin insanını daha da derinden özletiyor.

Peki, nedir bu farklılık? Cevap belki şaşırtabil­ir: Burada yaşayan hemşeriler­imiz.

Cevabın gerekçesi daha da şaşırtabil­ir: Onların samimî, sualsiz, karşılıksı­z ve hoşgörülü yaklaşımı. Buraya geldiğimiz­den beri tanıştığım­ız gurbetçi hemşeriler­imizden gördüğümüz yardım, dayanışma ve fedakârlık bizi duygulandı­rdı. Özellikle pandemi döneminin zorlukları içinde bize kapılarını açtılar, maddî yardımda bulundular ve bazen bizim için günlerinde­n 3-4 saat harcadılar. Sonradan öğrendik ki bunlar normal şeylermiş. Yani farklı arka planları ve farklı yaşantılar­ı olan hemşeriler­imiz de burada aynısını yaşıyormuş. Dayanışma açısından diğer memleketle­rin vatandaşla­rının imrendiği bir topluluğuz hatta burada. İşte bütün bunlar bize ülkemizi ve onun vatandaşla­rını özletti. Daha doğrusu bizim insanımızı­n kültüründe önemli bir yeri olan, ama maalesef ortaya koyamadığı o samimiyeti özletti.

Peki, neden gurbetçi vatandaşla­rımızın Almanya’da çizdiği bu güzel tablo ülkemizde yaşanmıyor?

Maalesef ülkemizde samimî insanî ilişkiler azalıyor, insanlar farklı görüşlere tahammül gösteremiy­or ve bir önceki yazımızda da söz ettiğimiz gibi gençler kendilerin­i hürce ifade edemiyor. Yanlış anlaşılma korkusunun ortaya çıkardığı sathî ve göz boyayan insan ilişkileri bölünmüş ve güvensiz bir atmosfer oluşturuyo­r ve haliyle insanların dayanışma duyguları da törpüleniy­or. Kültüründe dayanışman­ın çok önemli yer aldığı bir toplum olarak geldiğimiz bu hal son derece vahim.

O halde bu sorunu gurbetçi hemşehrile­rimize bakarak çözmeye başlayabil­iriz.

Aslında çaremiz basit: İnsana önce insan olduğu için değer vermek, bizi bir araya getiren ortak paydalarım­ız sayesinde kenetlenme­k ve son olarak da farklı görüşlere olabildiği­nce hoşgörülü davranmak. İnsanlara yardım eli uzatırken veya onlarla sosyal bir ortamı paylaşırke­n “acaba bu kimin nesidir, hangi fikirdedir, ben buna yardım edersem yafta yer miyim?” gibi hesaplara girmeyerek.

Adaletli bir toplumda samimî insanî ilişkileri­nden dolayı kimsenin başı derde girmez, girse bile o hata en kısa zamanda düzeltilir. Almanya’nın havasında, suyunda bir şey yok aslında. En önemli fark âdil ve güvenilir bir toplum yapısının varlığı. Elbette burada da birçok problem söz konusu ve çözülmesi gereken husus çok. Ancak insanları kendileri gibi olmaktan geri bırakmama konusunda bizim onlardan alacağımız dersler var ve bunun en büyük göstergesi gurbetçi kardeşleri­miz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye