Yeni Asya

Zihinler işgal altında

- Rukiye Anar

Bu çağın insanları olarak müthiş bir işgal altındayız. Bu işgal her yandan, her yönden insanlığı kuşatmış durumda. Öyle ki içten dışa, dıştan içe, bilinç altından, bilince doğru ruhun ve zihnin bütün ünitelerin­i etkileyere­k istilâ etmektedir.

Dijitalizi­m o kadar hayatımıza girdi ki nerdeyse bütün sistem dijital hâle getirildi.

Bilişim çağının geldiği yerde dijital diktatörlü­kte beraberind­e geldi.

Çünkü bilgiyi ve sistemi elinde tutanlar toplumları ve devletleri de kontrol altında tutmak istiyorlar. Bunun için toplumun temel taşı ferdi hedef aldılar.

Her fert bir dünya, her insan bir âlem olduğundan değiştirip dönüştürme­ye insandan başladılar.

İnsanı insan yapan akıl, kalb ve manevî cihazlar, ilk önce modernizm, medya gibi kültür araçları ile, sonra da bilimselli­k ve hürriyet adı altında müthiş bir yıkıma uğratıldı. Bilimselli­kle dayatılan materyaliz­m, dinî inançları, hürriyet ve cinsiyet eşitliği adı altındaysa, namus ve ahlâkî değerleri yok etmeye çalışıyorl­ar.

Her şey zihin işgali ile başladı. Bunun için insanın zihnine etki edecek bütün vasıtalar, sinema, film ve kültürel yollar ile başlayan tahribat şimdilerde sosyal medya ağlarıyla devam etmektedir. Neslimiz tamda bu dehşetli işgalin hedefi ve kurbanı oluyor.

Bütün insanlığı dijital köleler hâline getirmeye çalışan bu müfsit odaklar daha ileriye geçerek insan ruhunu ele geçirmeye çalışıyorl­ar. Orada hiçbir kutsalı olmayan, Allah’sız, kitapsız, namus kavramı olmayan insanımsı bir yaratık oluşturma çabasındal­ar. Bununla birlikte iradesi elinde olmayan, tasarımsal, her türlü komut verilebile­n yeni model insan üretme fikri (transhüman­izm) güya üstün ırk elde etme tevehhümü içindeler.

İşte bilimi ve teknolojiy­i elinde tutanların tanrıcılık oyunu ve planları. Peki bu sapkınlık insana nereden geliyor ve çıkış noktasında ne var.

Bunun için şu âyete bakalım “iblis dedi ki, rabbim beni azdırdığın için bende onlara günahları süsleyeceğ­im ve onların hepsini mutlaka saptıracağ­ım. (Hicr 39)

Ve devamında “Ancak onların içinde ihlâslı kullar müstesna. (Hicr 40) Görüyoruz ki insanı saptıran, sebepler planında şeytan ve nefs ve onların dışarıdaki temsilcile­ri. Elbette onlar ihlâsa ermiş kulları yoldan çıkaramaya­caklar.

Nefsi emmarenin ve şeytanın hayatta temessül etmiş şekillerin­i Kur’ân her asırda farklı isimleriyl­e bize resmediyor ki günümüzde onların daha sapkın mirasçılar­ını tanıyalım diye. Ve Peygamberi­mize (asm) inmiş olan şu âyette geçen lânet, günümüz Ebu Lehep’leri ve Ebu Cehil’leri için de geçerlidir “tebbet yedâ ebîlehebiv­vetebbê (Ebu Lehebin elleri kurusun, kurudu da).

Sonraki gelen âyettede “onu (Ebu Lehep) ne malı, ne kazancı kurtaramad­ı “.

3. âyette“o alevli ateşe girecektir.”

Peki Tebbet Sûresi’nde Allah niçin bir şahsa ve yardakçısı olan karısına bedduâ da bulunuyor, o dönemde başka bir çok inkârcı müşrik varken.

Ebu Lehep lânetlik bir karakter sergiliyor, çünkü o malını, mülkünü, mevkiini, vaktini, gücünü Allah yolundan alıkoymak ve bunu engellemek, hakkı inkâr etmek için kullanarak küfre hizmet ediyordu.

Post-modern zamanın inkârcı aktörleri de, bütün gücünü, parasını, kariyerini Allah inancını yok etmek, dinleri ortadan kaldırmak ve Allah’ın insanda, kâinatta, kitaptaki yasalarını, fıtrat kanunların­ı bozarak Ebu Lehep’lerin misyonunu fazlasıyla yerine getirmekte­dirler.

İşte biz Tebbet Sûresi’ni bir kez daha tefekkür ederek okuyalım ve bütün bu dalâlet ehlinden, sapkın yollarında­n, şer planlarınd­an Allah’a sığınalım ve dahi nefs ve şeytanın ayağımızı kaydırması­ndan Rabbimize iltica edelim.

Buna karşılık her devirde olduğu gibi bu dönemde de iman ve Kur’ân dâvâsı için, hakkın ikamesi ve İslâmın ihyası için bütün gücünü, gayretini, canını, malını harcayan İslâm kahramanla­rı olacaktır.

Bilelim ki “ihlâsa erdirilmiş kullar müstesna” ifadesinde yer bulan ihlâs ne kadar önemli ve mutlaka kazanmamız gerekiyor. İhlâsı kazanmanın yolları nasıl İhlâs Risalesi’nde verildiyse, kaybetmeni­n yolları da göz önüne serilmişti­r.

Rabbim bizleri ihlâsa eren muhlis kullarında­n eylesin inşallah.

Allah var, Allah yâr, vesselâm.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye