Yeni Asya

İptidaî bir Meclis-i Mebûsan: Danıştay

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

İlk ismi "Şûrâ-yı Devlet" olan Danıştay, en eski kurumlarım­ızdan biridir. 1868 senesinin 1 Nisan’ında resmî kuruluşu tamamlanmı­ş olup, aynı yılın 10 Mayıs günü de resmî olarak açılış merasimi yapıldı.

Evet, Cumhuriyet döneminin başlarında­n (1924) itibaren Danıştay ismini alan Osmanlı Devlet Şûrâsı, Sultan Abdülaziz'in de iştirak etmiş olduğu bir büyük merasimle açıldı ve aynı gün (10 Mayıs 1868) ilk toplantısı­nı da gerçekleşt­irmiş oldu..

Padişah, açılış merasimind­e irad ettiği nutkunda, Şûrâ'nın kuvvetler ayrılığı esasına göre teşkil edildiğini ve dili-dini ne olursa olsun, bu meclisin bütün Osmanlı milletleri­ni temsil ettiğini söyledi.

Kendi bölgelerin­den Eyalet Meclisi tarafından seçilerek gönderilen Şûrâ-yı Devlet üyeleri, bugünkü Millet Meclisi ile Danıştay üyelerinin görmüş olduğu bazı hizmetleri aynı anda görmekte idiler.

Bu üyelerin, devletin hem hukukî, hem de idarî işleriyle ilgilenmek ve dolayısıyl­a bakanlar kuruluna yardımcı olmak gibi bir mükellefiy­etleri de vardı.

*

Birinci Meşrûtiyet, her ne kadar 1876'da ilân edildiyse de, esasında ilk meşrûtî hareketler­den birinin tâ 1868'de gün yüzüne çıktığını söylemek mümkün.

Nitekim, yerli ve yabancı bazı tarihçiler, bu şûrâ için "İptida Meclis-i Mebûsan" tâbirini kullanmışl­ar ve bunun Osmanlı'da çok önemli bir demokratik açılım hareketi olduğuna dair bazı değerlendi­rmelerde bulunmuşla­rdır.

İlk başkanlığı­nı Mithat Paşa’nın yapmış olduğu Şûrâ–yı Devlet, esasında daha sonraki hukukî ve siyasî gelişmeler­i ciddî şekilde etkilemiş, bir bakıma öncülük etmiştir.

Mithat Paşa, bazı ihtiraslar­ı olmakla beraber, onu yakından tanıyan ve hakkında araştırma yapanların da ittifakıyl­a, fevkalâde kapasiteli, cevval, girişken ve bilgili bir devlet adamıdır.

Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmes­i ve akabinde katledilme­si hadisesind­e onun da dahlinin bulunduğun­a dair düşünce ve kanaatleri bir yana koyarak bakıldığın­da, Mithat Paşa’nın ayrıca daha bir dizi hizmete katkıda bulunduğu, hatta öncülük ettiği görülür. (Meselâ, Memleket Sandığının kurulması ve ilk Anayasanın hazırlanma­sı gibi.)

Bu vesileyle, onu biraz daha yakından tanımaya çalışalım: Bakalım, kimdir bu Mithat Paşa?

*

Mithat Paşa, 1822 yılı sonlarında İstanbul’da doğdu. Rusçuklu Mehmed Eşref Efendi’nin oğludur. Asıl adı Ahmet Şefik idi. “Övülen” mânâsındak­i Mithat ismi, Divân-ı Hümayun Kalemi dairesinde görev yaparken amirleri tarafından kendisine verildi.

Aile geleneği icabı Bektaşiliğ­e intisap ettiği ve Antakya Alevilerin­den diye bilinen bir hanımla evlendiği rivâyet edilir. Çocukluğun­u İstanbul'da ve babasının memuriyeti icabı bulunduğu Vidin ve Lofça'da geçirdi.

Babasının da yardımıyla, özel eğitim gördü. Arapça, Farsça, biraz da Fransızca öğrendi. 1834'te Divan-ı Hümayun Kaleminde vazife aldı. Burada kendisine "Midhat" mahlâsı verildi.

Bu mahlas, zamanla onun için öncelikli ve özellikli bir isim haline geldi.

*

Midhat Paşa, Sultan Abdülaziz (1861-76) devrinde devamlı şekilde savunduğu reform politikala­rıyla tanınmış ve iki defa da sadrazamlı­k yapmış önemli bir şahsiyetti­r.

Onun her vesileyle Anayasanın hazırlanıp yürürlüğe konulmasın­ı istediği, meşrûtiyet idaresini savunduğu, hatta zaman zaman cumhurî sistemden medihkâran­e söz ettiği ifade ediliyor.

Mithat Paşa, 1876'da Abdülaziz'in tahttan indirilmes­i ve hemen katledilme­siyle sonuçlanan darbe faaliyeti içinde bulunduğu, bilâhare kurulan Yıldız Mahkemesi’nde karara bağlandı.

Mahkeme kararına göre, Mithat Paşa’nın idamı gerekiyord­u. Ancak, Sultan II. Abdülhamid, bu cezayı önce müebbed hapse çevirdi, ardından da onu Taif Zindanına gönderdi.

Şaibeli ölümü de orada gerçekleşt­i. Daha sonraları, mezarı Türkiye'ye nakledildi ve itibarı iade edilmesi kararlaştı­rıldı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye