BENİM mafyam SENİN MAFYANI…
Mazide mafyayı ve güç devşirebilmek için devlete sızmasını hep konuştuk. Devletin derin ilişkiler ağı içinde mafyayı kullanmasını da konuştuk.
Ama AKMHP iktidarında artık basamak atladık; “devlet-mafya ilişkileri”ni konuşuyoruz!
Sanki “yasama yürütme ilişkilerini” ya da partiler arası ilişkileri filan konuşur gibi.
Ne günlerden geçiyoruz. (Geçebilirsek inşallah).
Mafya babaları sırtlarını siyasetçilere dayamışlar. Daha garibi, bir kısım siyasetçiler de sırtlarını bazı mafya babalarına yaslamışlar.
Böyle olunca da neredeyse eşitler arası bir ilişki olarak “devlet-mafya ilişkileri” mantıklı geliyor insanlara.
Ama biz, hukuk devleti âşıkları, bu yanlışlığa alışmayacağız, alışmayı reddediyoruz.
En vahimi de şu:
Yakın zamana kadar “devlet mafya ilişkileri”nde “devlet” deyince devletin milliyetçi refleksleri ve kanadı akla gelirdi. “Mafya” ise siyasetteki devletçilikten beslenen ve milliyetçiliği kullanışlı olan mafyayı ifade ederdi.
Ama artık –elbette yakışmaz, amaİslâmcı Mafyamız da var. Hem de “nur topu” gibi.
Bir şey daha var: Mafya devletten ve devlet de mafyadan faydalanıyorsa bu ilişkinin başında ve sonunda pasaport, yeni kimlik, sahte yüz ve benzeri, resmiyete temas eden operasyonlar var.
Bütün bu kimlik verme işlerini ise, malûm, MİT’E ya da İçişleri Bakanlığı’na bağlı birimler yapıyor.
Dolayısıyla mazide de bugün de yarın da içişleri bakanlığı ya da başbakanlık yapmış, yapıyor ve yapacak olan kişiler dikkat etmeli.
Hukuk devletine ve temiz topluma ulaşmak için temiz siyaset şart.
Finansmanından ilişkilerine kadar bütün alanlarında ve aşamalarında siyaseti temiz hale getirecek olan ise şeffaf ve denetlenebilir olması.
Muhalefet bunun da sözünü vermeli ki toplumu rahatlatsın ve ümitlendirsin.