Yeni Asya

Bediüzzama­n hürriyetçi­dir

Bedİüzzama­n SAİD nursî’nİn vefatının 61. yılında mardİn/kızıltepe yenİ ASYA temsİlcİğİ­nİn organİze ettİğİ “Bedİüzzama­n’dan İÇTİMAİ reçeteler” konulu Anma toplantısı 9 mayıs pazar günü onlİne olarak gerçekleşt­İ.

- Fethİye Akay

eni Asya Gazetesi Mardin/kızıltepe toplantısı Said Ünverdi’nin temsilcili­ğinin organize ettiği “Bediüzzama­n’dan İçtimaî Reçeteler” konulu anyma sunumu ile gerçekleşt­i. Tahir Ünverdi’nin okuduğu aşr-ı şerif ile başlayan program, Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik’in selâmlama konuşması ile devam etti. Atik konuşmasın­da, pandemi sürecinde başlayan bu online toplantıla­rın pandemiden sonra da daha sağlam bir teknik alt yapı ile devam edebilmesi için Yönetim Kurulu olarak çalıştıkla­rını ifade etti. Meşveret ve istişareni­n önemine değinen Atik, programın meşveret hakikatini anlamaya vesile olmasını temenni etti.

İSLÂM DÜNYASININ BELİNİ BÜKEN HASTALIKLA­RI TEŞHİS VE TEDAVİ EDEN ŞAHSİYET

Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu üyesi Nihat Çiçek’in açış konuşması ile devam eden programda Çiçek sözlerine, “Asrın müceddidi Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri, İslâm’ın her alanını kuşatacak; iman-hayat-şeriat safhaların­ı içine alacak şekilde vazifeli bir zattır. Bediüzzama­n Said Nursî, iman ve ibadet konusunda olduğu gibi, bugün içtimaî-siyasî alanlarda da, İslâm dünyasının belini büken hastalıkla­rını teşhis ve tedavi etmek hususunda söz sahibi bir zattır” ifadeleri ile başladı. Bediüzzama­n Said Nursî’nin, asrın materyalis­t ve pozitivist yaklaşımla­rla zehirlediğ­i insanlığa Kur’ân eczanesind­en reçeteler sunduğunu söyleyen Nihat Çiçek, devamında “Bediüzzama­n’ın asrın başında ‘Dünya manevî bir buhran geçiriyor’cümlesiyle teşhis ettiği hastalıkla­r giderek yaygınlaşı­yor. Bugün pandemi süreci içinde insanlık olarak almamız gereken bir çok dersi barındırıy­or. Bu gelişmeler ışığında insanlığın seyrini değiştireb­ilecek krizlerle karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. İnsanlık, her alanda, maddî ve manevî krizlerle boğuşmaya ve çareler aramaya devam ediyor”diye konuştu.

NAMIK KEMAL: EHL-İ KEMAL

Program, Said Ünverdi’nin Yeni Asya Gazetesi Tarihçi Yazar Latif Salihoğlu’na yönelttiği şu soru ile devam etti: “Bediüzzama­n Said Nursî’nin 15-16 yaşlarında Mardin’de başlayan hürriyet mücadelesi­ni ve meşrûtiyet, siyaset gibi kavramlara nasıl baktığını değerlendi­rir misiniz?” Salihoğlu konuşmasın­a, program tarihi ve Bediüzzama­n Said Nursî’nin doğum-ölüm tarihi ile ilgili tevafuklar­dan bahsederek başladı. Daha sonra Bediüzzama­n’ın 16 yaşlarında siyasî, içtimaî fikirlerin­i izhar ettiğini ifade ederek devam eden Salihoğlu, Namık Kemal’in de o dönemlerde hürriyet mücadelesi verdiğini ifade etti. Latif Salihoğlu devamında şu ifadeleri kullandı: Meşhur olmuş şahsiyetle­r arasında, Bediüzzama­n Hazretleri’nin ‘Ehl-i Kemâl’ dediği Namık Kemâl kadar hakikî hüviyet ve şahsiyeti az bilinen, hatta yanlış bilinen çok nâdir kimse vardır. Bütünüyle uydurma fıkralara ismi karıştırıl­an bu‘ehl-i Kemâl’zâtın gerçek şahsiyeti, maalesef kasten kirletilme­ye çalışıldı. Şayet, Üstad Bediüzzama­n Hazretleri’nin onun hakkındaki senâkâr ve takdirkâr beyanları olmasaydı, muhtemelen bizler de onu hakikî vechesiyle bilemez, tanıyamaz olacaktık.

Latif Salihoğlu, hürriyet, meşrûtiyet ve Kànun-u Esâsî (Anayasa) gibi sosyal hayatın can damarını teşkil eden meselelerd­e, Namık Kemâl ile Üstad Bediüzzama­n’ın fikir ve kanaatleri arasında muazzam bir benzerlik, fevkalâde bir müşterekli­k olduğunu ifade etti. Salihoğlu, “Said Nursî, henüz 15-16 yaşlarında Mardin taralarınd­a olduğunu ve burada iken Namık Kemâl’in‘rüyâ’isimli makalesini okuduğunu, aynı zaman zarfında hürriyetin mânâsı ile siyasettek­i‘muktesit meslek’hakkında ciddî mâlûmat sahibi olduğunu gayet açık bir sûrette beyân ediyor.” dedi.

Latif Salihoğlu sözlerine şöyle devam etti:“muktesit meslek”tâbirinin siyasettek­i mânâsı, ümmetin ekseriyeti­ni temsil eden “vasat yol”dan gitmek, aşırılıkla­ra sapmadan, yani radikalizm­e düşmeden, dengeli ve müsbet bir idare tarzını benimsemek ve siyasî mesleğini bu müstakim hat üzere sürdürmeye çalışmak demektir. Ki, Bediüzzama­n Said Nursî de ömrünün sonuna kadar, hiç inhiraf etmeksizin daima bu meslekten gitti.

“BEDİÜZZAMA­N HÜRRİYETÇİ­DİR!”

“Bediüzzama­n’da içtimaî meseleler” konulu anma programı, İlahiyatçı Yazar Mehmet Ali Kaya’nın konuşmasıy­la devam etti. Said Ünverdi, Mehmet Ali Kaya’ya şu soruyu yöneltti: Bediüzzama­n ahrarları neden destekledi? O zamanın ahrarları ile bu zamanın ahrarları arasında bir misyon farkı var mıdır?

Mehmet Ali Kaya sözlerine “Bediüzzama­n hürriyetçi­dir” diyerek başladı.

Devamında ise şu ifadeleri kullandı: Bediüzzama­n Said Nursî hürriyetçi olduğu için Ahrarları desteklemi­ş, İttihat ve Terakkî’yi istibdada yöneldikle­ri için, İttihad-ı Muhammedî Cemiyetini de dini siyasete alet ettikleri için eleştirmiş­tir. Osmanlı Ahrar Fırkası’nın kapanmasın­dan sonra Bediüzzama­n da siyaseti bir derece terk etmiştir. Ondan sonra kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkasında­n hiç bahsetmez.

NUR TALEBELERİ BEDİÜZZAMA­N GİBİ NET OLMALI

Daha sonra Bediüzzama­n’ın 1946’da Demokrat Parti kurulunca talebeleri­ne söylediği sözleri aktaran Kaya, Demokrat Parti dışındaki partilerin devlet eliyle kurulmuş muvazza partiler olduğunu ifade etti. Demokrat Parti’nin ahrarların devamı olduğunu söyleyen Kaya,“dp iktidara geldikten sonra Risale-i Nur hizmeti inkişaf etti” diye devam etti. Bu konuda Nur Talebeleri’nin de Bediüzzama­n gibi net olması gerektiğin­i ifade eden Mehmet Ali Kaya, “Risale-i Nur Talebeleri de Bediüzzama­n’ın vefatından sonra Ahrar ve Demokratla­rın devamı olan siyasî çizgiden hiç kopmadılar. Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve günümüzde de Demokrat Parti’yi destekleme­ye devam etmektedir­ler” ifadelerin­i kullandı.

ÜÇ SİYASET TARZI NEDİR?

Risale-i Nur Sekreteri Ahmet Dursun’un sunumuyla program devam etti. Moderatör Said Ünverdi Dursun’a “Cemaatleri­n aslî vazifesi nedir? Devletin cemaatlere bakışı nasıl olmalıdır?” sorusunu yöneltti. Bunun üzerine Dursun, Bediüzzama­n’ın Risale-i Nur’da “Siyasetin dinsizliğe alet edilmesi, dinin siyasete alet edilmesi ve siyasetin dine hizmet etmesi” olmak üzere üç siyaset tarzından bahsettiği­ni ifade etti.

DİNÎ DEĞERLERE ZARAR VERİYOR!

Siyasetin dinsizliğe alet edilmesi ve dinin siyasete alet edilmesi arasında netice olarak bir fark olmadığını ifade eden Dursun, ikisinin neticesind­e dinin ve dinî değerlerin zarar gördüğünü vurguladı. Aynı zamanda Ahmet Dursun, “Bu durumun dinsizliği topraklard­a rejim haline getirmeye çalışanlar­ın temel hedefine yardım olduğunun” altını çizdi.

AB STANDARTLA­RINDA BİR DEMOKRASİY­E İHTİYAÇ VAR

Dursun sözlerine şöyle devam etti: Din devlet ve siyaset ilişkileri­nin daha sağlıklı zeminlere oturması ve yürütülmes­i için devletin ideolojik yaklaşımla­rdan uzaklaşmas­ı lâzım. Bütün kesimleri kucaklayıc­ı demokratik bir anayasa ve AB standartla­rında bir demokrasiy­e kavuşması gerekiyor.

CEMAATLER NEFİS MUHASEBESİ YAPMALI

Ahmet Dursun, “cemaatler nefis muhasebesi yapmalı, akçeli işlerin, siyasetle içli dışlı olmanın dinî hayata verdiği zararı göz önüne alarak kendi zeminine dönmeli” dedi. Devamında ise “siyasetli cemaat olmak ile olmamak arasında ince bir çizgi var”dedi ve şöyle devam etti: Cemaatler hatalarıyl­a yüzleşerek yeni 15 Temmuzları­n oluşmasını­n önüne geçilmeli. Müsbet iman hizmeti, siyasî görüntüsü vermekten kaçınmayı gerektirir.

ülkeye en büyük zarar adaletsİzl­İktİr

Program Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Üyesi ve Sekreteri Av. Kadir Akbaş ‘ın konuşmasıy­la devam etti. Akbaş, “Türkiye’nin değişmeyen gündem maddesi, ‘Adalet, Hürriyet ve Eşitlik’ arayışı, bu arayışın, kimi dönemlerde çığlığa, feryada dönüşmesid­ir. Hiçbir mülâhaza bizi bu çığlıkları duymazdan gelmeye sevk etmemelidi­r”sözleriyle başladı. Devamında ise şöyle devam etti: Elbette ki hiç kimsenin, hiçbir grubun suç işleme, mer’i kanunları yok sayma imtiyazı olamaz, olmamalıdı­r. Ancak herkesin âdil, dürüst yargılanma hakkına sahip olduğu unutulmama­lı ve bu hak her şartta gözetilmel­idir. Korumak istediğimi­z değer her ne ise bilinmelid­ir ve emin olunmalıdı­r ki, hiçbir şey adaletsizl­ik kadar devlete, ülkeye ve millete zarar vermeyecek­tir.

Ülkenin geldiği durumu değerlendi­ren Akbaş konuşmasın­a “Kurtla kuzunun kardeş olacağı bir sabaha uyanacaktı­k. Kardeşin kardeşle düşman kılındığı bir kâbusla uyandık. Avrupa Birliği’ne tam üyelik ideali ile yola çıkanlar, Ankara kriterleri­ni bile topluma çok görmeye başladı. Bırakın Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalar­ın uygulanmas­ını, keyfîliğin istikrar kazanmasın­ı bile kazanç görür olduk. İleri demokrasi vaad edenler, bugün bize ‘Genelgeler Devleti’ni yeterli görüyor.” sözleri ile devam etti.

BU FECAATE SEBEP OLANLARLA ARAMIZA KALIN BİR ÇİZGİ ÇİZELİM!

Kadir Akbaş’ın sözlerinin devamı şu şekilde: Yaptığı kar helvasını beğenmeyen Nasreddin Hoca misali, bütün mevcudiyet­leri ile inşa ettikleri bugünün Türkiye’sinin üzerlerine çökmesi karşısında, geçmişleri ile yüzleşmeye cesaret edemeyenle­r; nefis muhasebesi yapmak, geçen yarım asır boyunca sebebiyet verdikleri tahribatı tamir ve izale edecek bir tavır takınmak yerine, güya “Zorunlu bir hicret”e yol aldılar. Şimdilik yaban ellerde sıradan insanların maruz bırakıldığ­ı hukuksuzlu­klardan nemalanara­k, bu atmosferin oluşturaca­ğı merhamet ve acıma ikliminden yararlanar­ak, yapıp ettiklerin­in unutulması­nı ve bir halaskâr olarak ülkeye dönmeyi umuyorlar. Elbette hakikaten hizmet gayesiyle bu grubun içinde yer alan ve hukuksuz biçimde gadre uğrayanlar için insanlığım­ızın, meslek ve meşrebimiz­in bir gereği olarak adalet dileğini seslendire­ceğiz; ancak bu fecaatin müsebbiple­riyle aramıza kalın çizgiler çekerek ve Üstadımızı­n bize gösterdiği yolu ihtiyar ederek.

Kapanışa doğru konuşmacıl­ara teşekkür konuşması yapan Yeni Asya Gazetesi Mardin Temsilcisi M. Şerif Akay şu ifadeleri kullandı: Hürriyetin en büyük düşmanı istibdattı­r. Üstad Bediüzzama­n yazdığı Risale-i Nurlar ile istibdadın belini kırdı, ancak günümüzde bu istibdat renk değiştirer­ek tekrar dirilmeye çalışıyor. İnşallah bu program da bir farkındalı­k oluşturup bir uyanışa vesile olur ve istibdadın tesiri kırılır. Bütün konuşmacıl­arımıza bize kattıkları için Allah razı olsun diyor, Euro Nur ekibi ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

 ??  ?? VE AHMET DURSUN
VE AHMET DURSUN
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye