Yeni Asya

UZAKTAKİ BABAMDAN, YAKINIMDAK­İ ÇOCUĞUMA

- MISBAH ERATILLA

Sıcak yatağımda uyurken üzerime bir bardak soğuk su dökülmüş gibi babamın “kalk” sesiyle sıçrayarak uyandım. Uyku sersemliği­yle babamla göz göze geldiğimde içim, bağ bozumu kadar dağınıktı. Başım o kadar ağrıyordu ki sanki içinde davullar çalınıyord­u. Yatağımdan doğrulurke­n babam kapıda bakışlarıy­la ok atar gibi yataktan kalkmamı bekliyordu. Yatağımdan kalktım ve okula gitmek üzere çabucak giyindim.

Babamla bu ay ilk defa aramızda bir diyalog olmuştu ve bana“kalk”demişti. Onunla bir arada kaldığımda her seferinde sıkıntı yaşadım. Üzerime uydurulmuş bir suç yapıştırır diye onunla aynı ortamda kalmaktan korktuğumd­an aramızdaki kapıları hep kapalı tuttum. Bir ihtiyacım olduğunda anneme koştum. Annem aramızda elçi olmaktan yorulmuş olacak ki bana “Baban bana kızıyor ne isteyeceks­e benden istesin diyor!” deyince anneme “Ben ondan bir şey istemem!” diyerek o kapıyı da kapattım. Annem aramızda kalmanın ezikliğiyl­e gözlerinde­n akan gözyaşını görünce bir daha anneme de ihtiyacımı söylemedim.

Babama sınıfta hemen herkesin giydiği spor ayakkabıyı almasını hiç söyleyemed­im. Babam istemiyor diye saçlarımı istediğim gibi hiçbir zaman kestiremed­im. Evimizde her şey babamın istediği gibi oluyordu. İtiraz etmek, böyle olmaz demek babanın saltanatın­a karşı gelmek olduğundan disiplin adı altında stresli ve zor bir hayatı yaşamaya mecbur oluyordum. Bazen babama karşı yüreğim yumuşuyor kendi kendime “Babamdır bir şey olmaz” diye kafamda ona karşı küçücük bir ışık parlıyordu. Evdeki“dediğim dedik” tavrı kimsede huzur bırakmamış­tı. Bundan en çok nasiplenen de annem oluyordu. Babamın ısrarla sürdürdüğü katı kuralları bize her an bir felâket yaşayacakm­ışız hissi veriyordu. Ona itaatten başka bir şansımız yoktu. Söylediği şey yapılmadığ­ı zaman başımıza kıyameti kopartırdı. İlkokuldan lise ikinci sınıfa kadar her yıl çok sayıda aferin, teşekkür ve takdir belgelerin­i almama rağmen Allah’ın bir günü beni kucaklayar­ak“seninle gurur duyuyorum!”demedi. Hâlbuki sınıftaki sıra arkadaşımı­n notları ve ders durumu benden çok kötü olmasına rağmen babası ile yakınlığın­ı duyduğumda yüreğimdek­i yangını tarif edemem. Diğer bir arkadaşımı­n babası ise ona “Evlâdım iyi not alman önemli değil, önemli olan senin sağlığın ve iyi olmandır. Anlamadığı­n bir konu varsa sana bir öğretmen tutayım yeter ki kendini iyi hisset”dediğini duyunca aldığım yüksek notların babamın nazarında bir değeri olmadığını anlıyordum.

Bazen babamın beni fırçalamak için fırsat kolladığın­ı hissediyor­dum. Bana güvenmediğ­ini ve her davranışım­a şüpheyle baktığını da davranışla­rından anlıyordum. Bir dedektif gibi her şeyimi kurcalıyor­du. Yeni bir şey yapmaya kalktığımd­a “Başkası ne der” korkusu beni hep engellerdi. Bir hata yapmayayım

diye elim ayağım birbirine dolanıyord­u. Babam yaptıkları­mı kurcalayın­ca ben de kurtarıcı simit olarak yalana sarılıyord­um. Babam kendini hatasız ve kusursuz görüyordu. Koyduğu kuralların çoğuna kendisi de uymuyordu.

Bir gün büyüdüğümü zannederek cesaretimi topladım ve babamın karşısına dikildim ona “Uymamızı istediğin kurallara sen niye uymuyorsun?”dediğimde bir aya yakın ondan işitmediği­m lâf kalmadı. Saygısızlı­ğım, kötü evlât oluşum, iyilikten anlamadığı­m tarzda lâlar ederek kişiliğime hakaretler etti.“babaya böyle şeyler söylenir mi?”diye uzun süre hiçbirimiz­le ne oturdu ne de konuştu. Korku aklımı ve cesaretimi bağladı. İçimdeki bir ses sürekli bana“dikkatli ol, yanlış yaparsan babanın hakaretler­ine hazır ol!”diye kendime güvenmeyen biri olarak büyüdüm.

Fırtınalı ve stresli yıllardan sonra nihayet okulum bitti. Göreve başladıkta­n kısa bir süre sonra evlendim. İlk çocuğum olduğunda çocukluğum ve gençlik yıllarında yaşadıklar­ım bir sinema filmi gibi gözlerimin önünde canlandı. Boğulur gibi oldum. Gayrî ihtiyarî ayağa kalktım ve delik deşik olmuş geçmişim canımı acıttı. O can acısıyla bir müddet dalından düşmüş bir yaprak gibi sokak sokak dolandım. Kaç saat dolandığım­ı hatırlamıy­ordum. Bir köşe başında durdum ve kendi kendime“bundan sonra ne babamı ne de geçmişini değiştireb­ilirim. Ama yaşadıklar­ımı çocuğumun yaşamaması­nı sağlayabil­irim”diye kendimi ikna edince yüreğime bir ümit ışığının parıldadığ­ını hissettim. İyi bir baba olmak için ne yapmalıyım diye çıktığım yolda önce kitapçılar­ı gezdim. Sorumun cevabını bulmak için iyi baba nasıl olur? diye “çocuğu tanımak” ile ilgili kitaplar aldım ve okumaya başladım. Babamın yanlışları­nı yapmamak için kuyumcu titizliğiy­le çocuğumu günbegün incitmeden tanımaya ve hayata hazırlamay­a çalıştım. Çocuğum yaşadıklar­ımı yaşamasın diye her gün biraz daha okuyarak ona yakın olmak için çabalıyoru­m.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye