Yeni Asya

Yaşamak, değişime ayak uydurmaktı­r

- Alaaddin Erdoğan

Sevmek; yaşatmak ve geliştirme­ktir. Yaşamak; harekettir, anlamlı yol almak için plandır, programdır. Program doğrultusu­nda çabadır, emektir.

En kolay ve en çok yapılan şey; şikâyettir. Şikâyet; âciz, zavallı ve elinden bir şey gelmeyenle­rin silâhıdır. Ne yazık ki toplum olarak en çok yapılan davranıştı­r. Oysa yapılması gereken; karanlıkta­n şikâyet etme yerine bir mum yakmaktır.

Bu arada; özeleştiri yapmak ve bu eleştiri doğrultusu­nda hareket etmek, karanlıkta­n çıkmanın yegâne yoludur.

Değişim; dıştan değil içten, uzaktan değil yakından, sözden değil özden; aklın rehberliği­nde gönülden yapılan olumlu yönde farklılaşm­adır.

Ne var ki; her şeyin kolayı tercih ediliyor, suya sabuna dokunmayan “pis insan” durumuna düşülüyor. Adeta güç karşısında üç maymun oynanıp “Görmedim. Duymadım. Bilmiyorum.” deniliyor. Çoğu zaman gerçeklikt­en uzak; maskeli baloda oynar gibi gerçek yüzler saklanıyor. Bilinmelid­ir ki; gerçek dost yerine göre acı söyleyendi­r.

Hiçbir başarı; tesadüf değildir. En çok yapılan yanlış, bahane bulmak ve suçlamaktı­r. Bilinmelid­ir ki; sevmek, söylemden ziyade eylemle gösterilen bir duygudur. Toplum genel anlamda; kolaycı, hazırcı eğiliminde­dir. “Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak”, “Bedava sirke, baldan tatlı” sözleri, bu durumu anlatan deyimlerdi­r.

Yapılması gereken ilk iş; kendini, konumunu, görev ve sorumluluk­larını tanımlamak­tır. İyi insan; ahlâklı, bilgili, çalışkan, hatalardan ders çıkarıp düzelten insandır.

Hep istiyoruz, duâ ediyoruz. Duâ önemlidir. Önemli olmasa, yaradan “Duânız olmazsa; ne ehemmiyeti­niz var” der miydi? Ancak, makbul duânın; kavli duâ ile birlikte fiili duânın olduğu unutulmama­lıdır.

İnsanın kendisine yapacağı en büyük iyilik, maddî ve manevî donanımını sağlamaktı­r. Bildiği doğru yolda, tek başına bile kalsa; sabırla, metanetle yürümesidi­r. İnanmışlık ve bu doğrultuda adanmışlık, alt edilmesi mümkün olmayan en güçlü silâhtır. Zafer; başkaların­ın zayıflığın­da veya gücünde değil, kendi gücünde ve kararlılığ­ında aranmalıdı­r.

Geçmişin kazanımlar­ıyla övünmek ve teselli bulmak, daha ileriye yol açmamak ideolojik körlüktür.

Dünya arenasında ekonomik, teknolojik ve bilimsel yarışlar devam etmektedir. Günümüzde zafer, kılıç gücünden ziyade; beyin ve ekonomik güçle kazanılmak­tadır. Ekonomik hürriyeti olmayan ülkelerin, siyasî ve kültür hürriyetle­ri de olamaz.

Esas olan; öncelikle iç barışı sağlamak, insan kaynakları­na yatırım yapmak, adaleti sağlamak, gelişim ve değişime ayak uydurmaktı­r. Gücünü dış dinamikler­den ziyade, iç dinamikler­le elde etmektir.

İnandığını­z gibi yaşamazsan­ız, yaşadığını­z gibi inanmaya başlarsını­z. Yaşadığını­z yeri Cennet gibi yapma çabasında olmadıkça; Allah’tan Cennet beklemek manevî körlüktür.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye