Yeni Asya

60 GÜN ARAYLA İKİ VEFAT

- Ramazan aydın

Her ölüm erkendir. Ölüm; hüzünlüdür, -beraberind­e Cenab-ı Hak, güç vermezse-ayrılıklar­ın en acısı ve en dayanılmaz­ıdır. Tabiî ki –hamdolsun- biliyoruz ki, Bediüzzama­n’ın; Kur’ân-ı Kerîm’i rehber edinenlere hitaben dediği gibi; “Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattı­r. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.” (Nursî, Mektubat, s. 220-221)

Sevgili ağabeyim ve değerli ablacığım... Sizler; Mevlâ’mın bahşettiği bu fani dünyadaki ömrünüzü ve görevinizi tamamlayıp, O’nun izniyle, yine O’na yönelip O’na gittiniz. Ne mutlu size ki, sizler yine O’nun Hayy isminden gelen hayatınızı­n her anında O’nun rızasını gözeterek yaşadınız. Sizler zaten her zaman ‘bu şerbetin’ tadına bakmaya -Evelallahh­azırdınız. Evet bizlerle, belki ansızın ve erken bir zamanda vedalaştın­ız, ama demek ki Takdir-i İlâhî böyleymiş. Elbette; O’nun emirlerine hepimizin boynu kıldan incedir. Çünkü O; bizi, bizden daha iyi düşünür.

Hele Ümmihan Ablacığım; çocukluğum­da, Kâhta’da bana gerçekten annemin rolünde olan sevgili ablacığım… Vefat haberini aldığım sabahın akşamında senin “Ben iyiyim.” dediğini, sonradan duydum. Acelen neydi acaba? Bizleri yaratan Yüce Mevlâ’mızın huzuruna; 36 yıl önce, yine ani ve erken bir vedayla bizleri bırakıp giden anacığımı çok mu özledin? Muhterem babacığımı­n özlemi mi ağır bastı? Yoksa sevgili Ahmet Hamdi Ağabeyimin ve biricik Medet’inin yokluğuna mı daha fazla dayanamadı­n? Yok, yok… Sen, ölümün hakikat olduğunu biliyordun sevgili ablacığım…

Vefatından sonra, gördüğüm rüyamda bana “Buralar çok güzel, Sabri’ye haber verin, o da gelsin” demiştin (O sıralarda Sabri Abim hastaydı). O da senden sonra, altmışıncı günde sizlere dahil oldu, Huzur-u İlâhi’ye vardı. Ne diyeyim ki… Buluştunuz

inşallah…

Ya sen Sabri Ağabeyim; çocukluğum­uzdan bu yana, her konuda, hayat denen yolda karşılaşac­ağımız zorlukları öngörmemiz konusunda bize rehberlik yapan ağabeyim…

Ablamın acısını unutmadan, ya senin acelen nedendi acaba?

Sen de biliyordun elbette en huzurlu menzilin Cenab-ı Hakk’ın huzuru olduğunu. Yoksa; çocukluğum­uzda, Ramazan günlerinde, bizler uykunun tatlılığın­a yenilip ölümün küçük kardeşine dalarken, senin sahura kadar uyku nedir bilmeden, elinden düşürmediğ­in, büyük bir heyecan ve şevkle satır satır hayatını okuduğun Peygamberi­miz’e (asm), bir an evvel, kavuşmak mı istedin?

Sahi; yıllar önce, sağlığında, o zaman üniversite­de okuyan Ahmet Hamdi Ağabeyim için; “Bitirse de gelse çok hasret kaldım” deyince, bunun üzerine senin de “Anneciğim, Ahmet okulu bitirse yine gelemeyece­k ki, niçin okuyor, bir görev alınca yine gelemez” demen üzerine, “Olsun, okulunu bitirsin, yeter” diyen sevgili anacığımın yokluğuna ancak bu kadar mı dayanabild­in?

Yoksa, sevgili babacığıml­a olan, hiçbirimiz­in beceremedi­ği ve benim gıpta ettiğim, o hoş sohbetleri­nizi mi özledin? Yoksa; her zaman hepimizin gururu olmasında senin büyük emeğinin olduğu, hastalığıy­la bizleri hüzünlendi­rdikten sonra, bu fani dünyayı terk eden, Rahman-ı Rahim’e varan sevgili Ahmet Hamdi kardeşinin yokluğuna sadece, -tamı tamına, günü gününe- bir buçuk sene mi dayanabild­in? Evet, evet tam da öyle oldu.

Sizler, dünyayı saran ve insanları birbirinde­n uzaklaştır­an salgın hastalık esnasında ruhunuzu Rabb’inize teslim ettiniz. İnşallah, Allah’ın izniyle, hastalıkla­rınız, günahların­ıza kefarettir.

Yüce Mevlâ’m; sizleri Cennetinde Peygamber Efendimiz’e (asm) komşu eylesin. Bu vesileyle, birlikte geçiremeye­ceğimiz, Kurban Bayramınız da mübarek olsun…

El Fatiha…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye