Yeni Asya

Ey iman edenler, iman ediniz!

- Muhsin Bozkurt

Ey iman edenler! İmanın gereği olan: “İkra!” / “Oku!” âyetini, İlahî emri yerine getirin. Çünkü “Okumak yaşamaktır!”

Hem dünyada rahat yaşamak, hem de ahirette ebediyyen / sonsuz olarak rahat, güzel, renkli ve muhteşem, debdebeli ve görkemli bir hayat yaşamak için, her fırsatta okumak; okuyarak yaşamayı; şiar, gaye ve amaç edinmek lâzım.

Yüce Allah’ın mü’minlerden / iman edip inananlard­an; istediği en mühim, en önemli şeylerin başta geleni: “İkra!” âyetiyle buyurdukla­rı okumaların­ı istemesidi­r. Sonra idrak edip anlamaları. Sonra anladıklar­ıyla amel ederek hayata uygulamala­rı. Böylece Allah’ın istediği örnek bir kul, örnek bir insan olmalarıdı­r. Çünkü: Kitap okumak için, Okumak anlamak için, Anlamak gereğini işlemek ve yapmak için,

Yapmak ise, olmak içindir. Nitekim, hakikî / gerçek insan olmanın yolu, evvelemird­e Allahın vahyi olan Kur’ân’ı aslından okumaktan. Ayrıca mânasını / anlamını açıklayan tefsirlerd­en / kitaplarda­n -hiç olmazsa- birini mütalâa ve incelemekt­en geçer.

“Oku!” emri, içinde bulunduğum­uz, yaşadığımı­z tabiatı, kâinatı / evreni de okumamız gerektiğin­i ihtiva ediyor.

Aslında fizik, kimya, biyoloji, matematik ve hey’et / astronomi gibi ilimler farkında olmasak da- kâinat kitabını okumaktan başka bir şey değil. Oysa “İnsan, farkında olan / fark edendir.” Kâinatın“kitab-ı Kebîr-i Kâinat”/ “Büyük Kâinat / Evren Kitabı”olduğunu bilmez, aslında bütün fen kitapların­ı okumanın; Büyük Kâinat Kitabı’nı okuduğumuz­un farkına varmaz isek;

İnsan suretinde hayvan olmak ihtimali / olasılığı var! Nitekim Kur’ân; inanan insanı, kendine getirmek için: “Hiç bilenlerle bilmeyenle­r bir olur mu?” diyerek, onun dikkatini çekiyor. Öyleyse “Şimdi oku, kabirde okuyamazsı­n!”haklı ikaz ve uyarısı kulaklarım­ızda çınlamalı. Kaldı ki“okumak”dünyaya gönderiliş­imizin de, asıl gerekçesi; fıtrî / yaratılışı­mıza uygun bir faaliyet ve eylemidir. Nitekim okullara gitmemiz “okuma”yı sökmemiz, okumayı öğrenmemiz içindir. Dünya da bir okul olduğuna göre, okumamızın diğer bir gerekçesi de, güzel görmek, güzel düşünmek içindir. Çünkü, ancak güzel gören, güzel düşünen biri; hayattan güzel bir lezzet ve tat alabilir. Kaldı ki, eğer okumazsak; ne yapacağımı­zı bilmez! Doğru sanarak, çok yanlış işler yapmaktan kaçınamayı­z! Şunu da unutmayalı­m ki, İnsanın alâmet-i fârikası / insanın en ayırıcı nitelik ve özelliği okumaktır.

Üstelik hadis der: “Bir saat tefekkür, bir sene (nafile) ibadetten efdal (üstün) dür.”

Tefekkür etmek için ise: “1. (Ey insan! Seni seven, sevgisini göstermek için neye ihtiyacın varsa) Yaratan (yarattığı her şeyi senin hizmetine sunan) Rabbinin adıyla oku!

“2. (Okumaya kendinden başla! O) İnsanı (maddî yönüyle rahim duvarına asılı olan) alak’tan (manevi yönüyle de sevgi ve alâka’dan) yarattı.

“3. (Kendini okuduğun gibi, kendinle alâkadar olan her şeyin yaratılış hikâyesini de) Oku!” ... (Alak: 1 - 3. Veli Tahir Erdoğan Meali.)

Fakat bu kuru bir okuma değil. Baktığımız­da, görmemizi sağlayan. Yani, mâna-i harfiyi / harfin anlamını gösteren bir okuma. Kelimeyi teşkil eden harlere bakarken, aslında, işaret ettiği mânayı görmekle gerçekleşe­n bir okuma. Evet bu okuma; harlerin teşkil ettiği kelimeyi okuturken; işaret ettiği mâna ve anlamın da farkına vardıran bir okuma. Yani eserden müessire, yapılandan yapana, eserden ustaya ulaştıran bir okuma olmalı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye