İnkâr mı yeğdir, iman mı?
Uğur rumuzlu okuyucumuz: “Nefsimin inkârına rağmen, kalbimi imana zorluyorum. Tavsiye edebileceğiniz bir zikir, bir kitap ya da başka bir şey var mı?”
AYalanlar Yılan Gibi
hir zamanın karanlık fasıllarını yaşıyoruz. Bu günleri Peygamber Efendimiz (asm) tarif ederken, “Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler olacak. Kişi mü’min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü’min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar.”
Piyasayı öyle felsefeler, algılar, yalanlar, demagojiler doldurur ki, doğru inanç arada görünmez hale gelir. Ve felsefeleri, yalanları, algıları, demagojileri sorgulamayan ve farkında olmadan ağına düşen ahir zaman insanı, doğru inançları binlerce defa sorgular. İnanmaya gayret etse bile, bu felsefelerden, algılardan, demagojilerden, yalanlardan birbiri ardınca ve sıra ile öyle yumruklar yer ki, yumruk topuna döner. İnancını kaybeder –maazallah-.
Bu örülü ahir zaman ağlarını bozup yıkmamız kolay değil. Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya, medeniyet göreneklerinin çoğu ve maalesef çevremizin çoğu bu tür söylemlere güç veriyorlar ve maalesef milyonları galetin kâbusunda yakıyorlar. Söylemlerin hemen hepsi suret-i hakla görücüye çıktığı için, Risale-i Nur gibi müstahkem bir eser okumadan, yanlışı doğruyu ayıklamak da neredeyse mümkün olmuyor.
Doğru inançlara bilim dışı diyerek itelediğin ve kendi söylemlerini de laiklik ve hürriyet gibi argümanlara sararak savunma hakkı elde ettiğinde ise, artık geçmiş olsun!
Bir daha yola gelemiyorsun.
Elimizi Ona Uzatalım
Bu dinsiz manzarayı kendi hayatında gören Rafet Ağabey, Bediüzzaman’a talebe oluşunun verdiği onuru ve sevinci bir mektubunda Hazret-i Üstad ile şöyle paylaşıyor:“sürurumuza payan yoktur. Dinsizliğin münteşir olduğu şu zamanda bulunduğumuza evvelce teessüf ediyorduk. Şimdi hiç teellüm, teessüf eseri kalmadı. Zat-ı âlileri gibi bir Üstadı bulduğumuzdan, zaman ne olursa olsun, bizi me’yus etmiyor.”
Risale-i Nur imanî meseleleri çözmüştür. Risale-i Nur dinsiz felsefeden gelen her türlü sorulara cevap vermiştir. Risale-i Nur okuyucusunun imanını tahkiki seviyeye çıkarmaya ehildir. Risale-i Nur bu ahir zamanın zihinlerimize üfürdüğü inançsızlık zehirlerini aklî delillerle silip süpürmüştür.
O halde imanımızı takviye etmek ve güçlendirmek için Risale-i Nur okuyalım. Asr-ı hazır fen ve felsefesinden üfürülen ve inancımızı zafiyete uğratan zehirleri yakmak için Risalei Nur okuyalım.
Çünkü Risale-i Nur tam da bu görevle gelmiştir. Asrın imamıdır. Elimizden tutar. Ancak bizim elimizi ona uzatmamız gerekir.
Gayret ETMEYE Devam Edelim
Nefsimizle gerek iman açısından, gerek ahlâk ve amel açısından boğuşmak iyidir. Bu mücahededir. Allah’ın emrettiği şeydir. Nefsimiz bizi imansızlığa da dâvet edecek, ahlâksızlığa da, amelsizliğe de. Bu onun tıynetidir. Ama biz de ona karşı elimizi güçlü tutarak mücahede edeceğiz.
Elimizi güçlü tutarak, yani imanımızı arttıran eserler okuyarak, yani Risale-i Nur okuyarak her türlü imanî vesvesemizi inşallah yenebiliriz.
Soralım nefsimize: İnkâr mı aklîdir, iman mı? İnkâr mı makuldür, iman mı? İnkâr mı haklıdır, iman mı? İnkâr mı vicdanımıza hoş gelir, iman mı? İnkâr mı nefsimiz için güzelliklerin kaynağıdır, iman mı?
İnkâr her şeyin iptalidir. İman ise her şeyin vücudunun sebebidir. Allah’ın kâinatı ve kâinattaki her şeyi her an yaratıyor olmasıdır. Aksi takdirde bunca yaratılmış şeyi kime vereceksiniz? Tesadüf zırvasına mı? Havayı, meyveyi, suyu, canı, kanı leylekler mi getirdi?
Nefsimize sertçe soralım, kayırmayalım. Bu tür sorguların imanımızı güçlendireceğinden de emin olalım. Korkmayalım. Ama nefsimize arka da çıkmayalım. Rahatsız olalım. Ama nefsimizi haklı çıkarmayalım. Nefisle mücadelemiz daim olsun. Mücahedemiz kaim olsun. Ümidimizi yitirmeyelim. Allah’ın rahmetinden umudumuzu kesmeyelim. Gayret etmeye devam edelim. Rabbim imandan ayırmasın. Âmin.
D pnotlar:
1- Ebu Davud, F'ten 2, (4259, 4262); T'rm'zî, F'ten 33, (2205)., 2- Barla Lâh'kası, s. 243.