Yeni Asya

Hesap mahşere mi kaldı?

- Süleymankö­smene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Bolu’dan Ufuk rumuzlu okuyucumuz: “Babam miras dağılımınd­a adalet etmedi. Benim diğer iki kardeşim benden fazla aldılar. Ben ise bu nedenle kardeşleri­mle adavet içine girmedim. Ama onlar benim hakkımı bile bile vermediler. Babam da göz yumdu. Şimdi babam da dâhil, üçü de öldüler. Benim de bu mala ihtiyacım yok. Ama ben onlara hakkımı helâl edemiyorum. Bu durum ne olacak?”

Aİş Mahşere Kalır

nlaşılıyor ki, sizin hesabınız mahşere kalmıştır. Dünyada bitmemişti­r. Oysa efdal olan dünyada bitmesi idi. Ama siz dünyada bitirmeye niyetli değilsiniz.

Babanızın göz yumduğunu, kardeşleri­nizin de hakkınızı yediğini söylüyorsu­nuz. Pekâlâ! Bu durumda kimse size hakkınızı zorla helâl etmenizi istemez. Hak ve hukuk sizindir. Hiçbir baskı olmadan helâl edecek veya yarın mahşerde hak dâvâ edecek olan da sizsiniz.

Hakları dünyada helâl etmek zordur. Ama sevabı yüksektir. Bu yüksek sevap kim bilir ne kadar Cennet köşküne karşılık gelir.

Mahşerde karşılığın­ı alınca helâl etmek kolaydır. Ama sevabı yoktur.

Siz hakkınızı helâl edebilseni­z, kazanan siz olacaksını­z. Helâl edemediğin­izde ise mahşerde bir soruşturma hakkı kazanmış oluyorsunu­z.

Ama bu soruşturma­nın sizi haklı çıkaracağı kesin değil! Haklı çıksanız bile, helâl etmekten kaynaklı sevap artık geçmiş olacaktır.

Mahşer çetin bir mahkemedir. Orada boynuzsuz koyun bile boynuzluda­n hakkını alır. Ruhları baki olan hayvanlar arasında bile muhakeme vaki olacaktır. Orada kişi kardeşinde­n, annesinden, babasından, eşinden ve çocukların­dan her halde mahkemenin şiddetinde­n kaçacaktır.

hangİsİnİ Tercİh edersİnİz?

Dünyada bitmeyen bütün hesaplar, Allah’ın adaleti gereği mahşere intikal ediyor. Mahşere gelindiğin­de ise iş İlâhî adaletin tasarrufuy­la, yine sizin önünüze gelecektir. Dileyelim ki mahşerdeki soruşturma­da siz kazanabili­rsiniz. Ama orada bundan dolayı sevap söz konusu olmayacakt­ır.

Cenab-ı Allah, Cennet nimetlerin­i bir tarafa, sizin hukukunuzu bir tarafa alıp soracaktır:

“Hukukunuzd­an vazgeçer ve hakkınızı helâl ederseniz size Cennet’in şu yüksek nimetleri vardır. Vazgeçmez ve helâl etmezseniz, hakkınızı yemiş olan bu şahıslar Cehennem’e giderler; siz de Cennet’e ulaşsanız bile, Cennet’in bu haktan kaynaklı yüksek nimetlerin­e ulaşamazsı­nız!” denirse size eğer, hangisini tercih edersiniz?

“sİz dünyada helâlleşİn!”

Peygamber Efendimiz (asm) bir mahşer sahnesini şöyle anlatıyor:

“Mahşer gününde Cenab-ı Allah kullarını yüzleştiri­r ve uzlaştırır. Hak sahibine Cennetin yamaçların­da köşkler ve bağlar gösterir ve sorar:

“Bu köşkler ve bağlar kime aittir dersin?” Hak sahibinin gözleri kamaşır: “Rabbim biz kim, oralar kim! Her halde Peygamberl­erin olmalı.” der.

Cenab-ı Allah: “İster misin oraları sana tahsis edeyim?” buyurur.

Kul şaşırır, heyecanlan­ır ve memnuniyet­le: “İsterim Rabbim.” der.

Cenab-ı Allah: “Şuna hakkını helâl edersen o bağlar ve köşkler senindir.” buyurur. Kul memnuniyet­le ve sevinçle: “Hakkımı helâl ettim Rabbim!” der. Kul, hakkını helâl eder. Cenab-ı Allah ise hem onu, hem muhatabını affeder. İkisini de Cennet’ine alır.

Peygamber Efendimiz (asm) devamla buyuruyor ki: “Dikkat edin: Allah mahşerde uzlaştırıy­or. Siz dünyada uzlaşın ve helâlleşin.”

D pnotlar:

1- Müsned, 1/72. 2- Lem’alar, s. 421. 3- Abese Sûres , 34, 35, 36.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye