Lübnan nereye?/quo Vadis?/
Lübnan barındırdığı farklı etnik, dini, mezhebî, siyasî unsurlarla dikkat çekiyor. Yakın geçmişte yaşadığı iç savaş ve yurt dışı müdahaleler, ülkenin farklı yapılarını daha belirgin hale getiriyor. Hatta Lübnan Parlamentosu’ndaki sandalye dağılımı, mezhebî temsiliyete dayanıyor.
Farklılıklarını zenginliğe dönüştüremeyen Lübnan, siyasî ayrışmaların, etnik sorunların ve ekonomik krizlerin sahnesi durumunda. Ortadoğu’nun en uzun iç savaşını 13 Nisan 1975 ve 13 Ekim 1990 tarihleri arasında yaşayan Lübnan’da, Suriye işgali ise 30 Nisan 2005’e kadar devam etmişti. İç savaş ve Suriye işgalinin sona ermesinin ardından bir türlü istikrara kavuşamayan ülkede, ekonomik kriz(ler)in derinleşmesiyle birlikte toplumsal sorunlarda da artış gözlenmektedir. Ülke Eylül 2018’den bu yana ciddî problemler yaşamaktadır.
Bütün ayrışmalara rağmen toplum, ekonomik sorunlar karşısında birleşiyor. 17 Ekim 2019 Perşembe günü hükümetin“internet üzerinden gerçekleştirilen Whatsapp iletişimlerine günlük 0,20 Cent, aylık toplamda 6 (ABD) doları vergi getirdiği”ni açıklaması, aynı günün akşamında protestolara sebep oldu (Yen7 Asya, 20.09.2019, Lübnan’da Whatsapp Devr7m7 m7?). Sonra Covid-19 salgınının ekonomiye getirdiği yük ve sağlık hizmetlerinin yetersizliğinde şikâyet edenlerin gösterileri gerçekleşti (Yen7 Asya, 31.03.2020, Lübnan’da Korona Salgını S7yas7 Kr7ze Yol Açar mı?). Daha sonra Lübnan’ın ödenemeyecek seviyeye gelen borçları; artan işsizlik, yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk, gelir dağılımı adaletsizliği; yükselen enflasyon, satın alma gücünün düşmesi ve orta sınıfın giderek yok olması ülkede yeni sosyo-ekonomik protestolara neden olan kırmızı alarm durumu mevcuttu. (Yen7 Asya, 25.05.2020, Lübnan Ekonom7s7 Alarm Ver7yor).
Sahip olduğu Şii nüfusu ve Hizbullah’ın konuşlandığı Lübnan’a, İran’ın ilgisinin olduğu belirtiliyor. Imf’yle de yaptığı görüşmelerden istediğini bulamayan Lübnan’ın, İran’ın yardımını almasına bir anlamda mecbur bırakıldığı tartışılıyor. Hattan Çin’in bile Lübnan’a istihdam sağlayacak yatırım yapacağı da gündeme gelmişti (Yen7 Asya, 21.07.2020, Lübnan’a K7m Yardım Edecek?).
Beyrut limanında, 4 Ağustos 2020 Salı günü meydana gelen büyük patlamada, en az 137 kişi hayatını kaybederken, 5 bin kişinin yaralandığı bildirilmişti. Patlamanın ardından 2 haftalık olağanüstü hâl ilân edildiği hatırlardadır. Patlama hakkında“lübnan bürokrasisine özgü yaygın ihmal, yozlaşma ve suçlama kültürünün neticesi” şeklinde değerlendirilmişti. Ancak bu dönemde hem Korona salgını hem de patlama olayı, sosyo-ekonomik durumu protesto edenlerin meydanlardan çekilmesine yol açmıştı. (Yen7 Asya, 08.08.2020, Lübnan’da Patlama).
Sosyo-ekonomik talepleri karşılayamaması ve patlamanın akabinde Başbakan Hasan Diab hükümeti 10 Ağustos 2020’de istifasını vermişti. Cumhurbaşkanı Mişel Aoun, 31 Ağustos’ta Diab’ın yerine, Mustafa Adib’i Başbakan olarak atadı.
Böylece Adib, 2020 yılı içinde göreve gelen 3. Başbakan oldu. Sorunlu ülke siyasetinin içinden gelen Adib’in de, Lübnan’ın sorunlarına çare üretemediği anlaşılıyor. (Yen7 Asya, 05.09.2020, Msutafa Ad7b, Lübnan’a Çare Olur mu?).
Dünya Bankası’na göre, Lübnan’da nüfusun yarısından fazlası yoksulluk içinde yaşıyor. Büyümedeki keskin düşüş, hiper enlasyon ve devalüasyonla birleşince; Lübnanlılar mecburen daha fazla güvencesiz, sigortasız, kayıt dışı istihdama yöneliyor. Buna düşük ücretli işler veya geçici işlerin tercih edilmesini eklemek gerekiyor. Dolayısıyla Lübnan’da işsizlik oranının yüzde 50’den fazla olduğuna işaret ediliyor. Hatta sosyo-ekonomik şartların protesto edilmesinde“açız”sloganları dikkat çekiyor (Yen7 Asya, 22.05.2021, Lübnan’da Açlık Kr7z7 m7?).
Ülkenin kuzeyindeki Trablus’ta suç oranı, Lübnan’ın ekonomik çöküşünün derinleşmesiyle endişe verici seviye ulaştığı bildiriliyor. Trablus’ta“koronavirüsle mücadelede uygulanan karantina tedbirinin de etkisiyle işsizlik ve yoksulluk oranını yüzde 60’lara çıktığı” belirtiliyor. Özellikle son dönemde“soygun, gasp ve silahlı saldırı olaylarından dolayı Lübnanlılar’ın geceleri sokağa çıkmaktan çekindikleri” kaydediliyor.
Ülke genelinde “nüfusun %82’si sağlık, ilâç, hizmet, eğitim, istihdam, barınma ve varlık alanlarında artan yoksunluğun bir sonucu olarak 2021’de yoksulluk içinde yaşadığı” vurgulanıyor. Yine Lübnan’da yoksulluk oranı yüzde 42 olarak belirtilirken, nüfusun yüzde 34’ü yani 1 milyon 650 bin kişi aşırı yoksulluk”içinde yaşam mücadelesi veriyor.
Uluslararası Veri Merkezi (Internat7onal Data Center)’nin raporuna göre,“2021 yılı Ocak-şubat aylarında, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, cinayetlerde yüzde 45.5 ve hırsızlık vakalarında da yüzde 114 artış”görülmektedir.
Geçtiğimiz 4 Ağustos 2020 tarihli Beyrut limanındaki patlamayı araştıran Mahkeme Hâkimi’nin, görevden alınmasını talep eden Hizbullah ve Amal Hareketi’nin taraftarlarına 14 Ekim 2021’de düzenlenen saldırıda 6 Şii ölürken, onlarca kişinin yaralandığı haberlerde kaydediliyor. Saldırı üzerine Cumhurbaşkanı Aoun“silâhların bir kez daha Lübnanlı rakip gruplar arasında iletişim aracı olmasının kabul edilemez olduğuna”dikkat çeken bir açıklama yaptı.
Taralarla temasa geçtiğini belirten Aoun“kimsenin ülkeyi kendi çıkarları için rehin almasına izin vermeyeceğinin”altını çizdi.
Ülkede sosyo-ekonomik sorunları ek olarak, farklı etnik ve mezhebî gruplar arasında iç savaş olmasının yükseldiği ihtimaller arasındadır.
Lübnan’da siyasî yapının mezhebî unsurlar üzerinden tanımlanmasına son verilmelidir. Ülkede demokratik değerlerin yerleşmesi, etnik ve mezhebî ayrımcılığın sonlandırılması kaçınılmazdır.
Yoksulluk ve yoksunluğunu tetikleyen yolsuzluk ekonomisiyle mücadele edilmelidir.
Rantiyeci ekonomik zihniyete ülkenin geleceği için son verilmelidir.
Çünkü Lübnanlılar artık kurtuluş için, ülkelerini terk etmeye başladılar.