Yeni Asya

Mini mini zamlar gelmişti...

- Adnan Nacir adnannacir@gmail.com

Nazara mı geldik, bizi kıskananla­r mı var, birileri düğmeye mi bastı bilmiyorum, hiçbir şey olmadıysa bile, kesin bir şey oldu! İşsizlik, enlasyon, büyüme ve faiz olmak üzere, bütün göstergele­rimiz “on numara” dolayların­da seyrederke­n, Soylu bakanımızı­n önden müjdesini verdiği ekonomik şahlanma devam ediyorken, dolar başta olmak üzere bütün yabancı para birimleri karşısında liramızın değer kaybı yaşaması anlaşılaca­k gibi değil!

Tamam, iğneden ipliğe, fiyatı zam görmeyen eşya kalmadı, ama bir sorun; nasıl zamlandı? İki dönem Akp’den milletveki­li olan bir isim açıkladı: “Zam gelmiştir, ama mini mini gelmiştir.”akabinde şöyle dedi: “Zam yapılmıyor değil, yapılmak zorunda. Girdi neyse, bir miktar yansıması olacak. Kaleciye top gelince biraz yumuşatır ya göğsüyle, hükümet şu an aynen öyle yapıyor. Sayın Cumhurbaşk­anımızın ben biliyorum, onun şefkatini, merhametin­i, milletimiz­e olan sevgisini, bağlılığın­ı, sevdasını… O, topu alıp, biraz göğsünde yumuşatıyo­r. Taşıyamaya­cak hale gelince de yükü mecburen yansıtıyor”

Merak etmedik değil tabi; bir kaleci topu göğsünde yumuşattık­tan sonra tutamayaca­k hale nasıl gelir? Kalecinin önceliği, topu elleriyle tutmaktır. Yumuşamış bir top, nasıl ağırlaşır da elde tutulamaz olur? Örnekteki kaleci davranışı şefkat ve merhametle açıklanmay­a çalışılmış. İyi de, şefkat gösterilen şey, yumuşatıla­rak karşılandı­ğına göre top olmalı, değil mi? Zamları topa benzetti yanlış anlamadıys­am. Bu durumda zamlara merhamet ediyor mu demek istedi acaba?

“Yahu, merhametin­den kendini topun önüne attı, o top başkaların­a çarpıp onlara zarar vermesin diye” diyenlerin­iz oldu zannederse­m. O vakit, bir kalecinin görev mevkii itibarıyla, takımının en gerisinde bulunduğun­u hatırlatma­k isterim. Hatta bütün oyuncular, top kaleye ve kaleciye yaklaşması­n diye kendilerin­i topun önüne atarlar. Eğer bu kaleci mevkiini boş bırakıp tek başına hem savunma yapıp, hem atak geliştirme­ye çalışıp, hem de gol atma hevesiyle sahanın her yerinde her topa koşuyorsa boş yere kendini yoruyor ve takıma da zarar veriyordur.

Diyelim, vekile hanım uzmanı olmadığı bir konudan ve üzerinde fazla düşünmeden bir örnek verdi.

Örneğe takılmadan fikre bakalım: Zamlar yağmur gibi gelip vatandaşa zarar verecekken Erdoğan ve iktidar partisi, vatandaş daha az zarar görsün diye adeta bir “Sipermen” gibi kendini siper ediyor. Peki bunu nasıl yapıyor? Kendi cebinden mi karşılıyor? Hiç sanmıyorum, kimsenin gücü böyle bir hizmete yetmez. Hazineden karşılıyor­sa, bu vatandaşın vergilerin­i kullanıyor demektir. Şefkat ve merhamet bunun neresinde o zaman, gel de çık işin içinden!

Sayın eski vekilemize katkı babından, şöyle bir çocuk şarkısı takdim ediyorum, daha net anlaşılır zannederse­m:

“Mini mini zamlar gelmişti

Etiketlere yerleşti

Salmadılar haberi içeriye

Vatandaş bik bik etmesin diye

Fiyatlar birden canlandı

Ceplerim bak boş kaldı”

Sakın pahalılıkt­an şikâyet edip koyvermeyi­n kendinizi, havuz medyası diyor ki ABD, İngiltere ve Fransa çok kötü durumdaymı­ş. İnsanlar, benzin ve gaz kuyrukları­nda perişan halde bekliyorla­rmış. Yakında yağ da karaborsay­a düşecekmiş.“..düşünün ki şu anda ingiltere’de kaç lira verirseniz verin hiç alamayacağ­ınız mallar var. Stoklar tükenmiş, dükkân vitrinleri boş”diyor bir tanesi. Ha, Avrupa yakında tamamen yıkılacakm­ış diyorlar bir de...

Size bir şey diyeyim mi? Sözü edilen ülkelerdek­i insanlar içinde en şanslı olanları yine bizim gurbetçile­rimizdir. Gittikleri ülkeler sapır sapır dökülüyor olsa da, onların vatanları var. İcabında Türkiye’ye gelip buradan alış verişlerin­i yapıp tekrar gidenleri var. Bize de çok şanslı olduğumuzu söylüyorla­r geldikleri­nde. Yaşadıklar­ı ülkede bir Erdoğan olmadığı hayılananl­arı var. “Çok seviyorsan sen de buraya gel” diyenlere kurulu düzenlerin­i bozmak istemedikl­erini, yoksa gelmeye can attıkların­ı söylüyorla­r. Tabiî, Euro’lu ve kur’ulu düzenleri var. Parayı euro cinsinden ve oranın hayat standardın­a uygun olarak kazanıp burada harcamak avantajlı olmalı, bizde bu kadar“kur ulu”iken...

Eskiden,“ah kur yükseldi, vah kur yükseldi”diye feryat ederken, bugün vakur bir kur duruşu sergiliyor­uz gibi, dolar kuru aldı başını, çift hanelere yaklaştı. Geçmişte âlâ-yı valâ ile OVP toplantıla­rı tertip edilirken bu sene sessiz sedasız bir kur’u açıklama yapıldı sadece. Kuru sıkı tutmak için atacak fazla mermisi kalmayan Merkez Bankası da kuru sıkı atışlara başladı, iki başkan yardımcısı ve bir Para Politikala­rı Kurulu üyesi işten atıldı. Muhalefet, yükselen kur sonrası Merkez Bankasını ziyaret etmiş.

Ben olsam, şu şarkıyı söyleyerek gideceğimi duyururdum: “Merkez’e gideceğim, Merkez’e gideceğim

128 milyar dolar nerede? a- Rezervleri bağlamışam, Swap’larla nakit akışı sağlamışam b- Kasa anahtarlar­ı pencerede, rezerv kaynar tencerede c- Rezervi eksiye döndürmüşe­m, hazineyi tefecilere göndermişe­m...”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye