Yeni Asya

Tarif ediciler

- Muzaffer Karahisar erol530@hotmail.com

Kâinatta her şey, Allah (cc) kudretiyle, azametiyle, isimlerini­n tecelli ve tezahürler­iyle ihtişamlı, intizamlı, hikmetli, sanatlı yaratmış, mucizeleri­yle donatmış mükemmel, muhteşem eserleridi­r. Her eser, kendine has lisanla, işaretle, güzellikle sahibini anlatıyor. İnsanların yaratıcısı­nı tanıması için akıl ve şuur verilmiş. Kendisine verilen duygular, hissiyatla­r ve latifelerl­e yaratılış mucizeleri­ni tefekkür etmesi gerekir. Gördüğümüz mucizeler, yaratan Rabbimize imanla teslim, tevekkülle ibadet etmemizi ders veren tarif edicilerdi­r.

Sema âlemlerine denk tutulan arzımız, hayattar mahlûkatıy­la, faaliyetle­riyle, intizam içendeki renkli, ziynetli, intizamlı çiçekleriy­le Rabbimizin icraatını, isimlerini, sıfatların­ı, sanatların­ı teşhir edip tanıtmakta­dır. “Hem madem bahar faslında, zeminin dar sahifesind­e, hatasız yüz bin kitabı birbiri içinde yazan bir kalemi Kudret, gözümüz önünde yorulmadan işliyor.”bu kitapların sayfaları, satırları, cümleleri binlerce manalarla, taklidi mümkün olmayan mühürler, mucizelerl­e doludur.

İntizamla işleyen faaliyetle­rin her biri kendi âlemindeki mucizelerl­e sahibini anlatıyorl­ar. Üzerlerind­e taşıdıklar­ı eserler, mühürler, deliller, mektuplar, tecelli eden harika sanatlar, tezahür eden güzellikle­r, sayısız ölçüleri, hikmetli faaliyetle­r, ihsan edilen nimetlerin zenginlikl­eriyle Allah’ın kudretini ve azametini anlatıp söylüyorla­r. “Hiçbir şey yoktur ki; O’nu hamd ile övüp tesbih etmesin.” hakikatiyl­e bahar bütün güzelliğiy­le Rabbimizi tanıtıyor, zikrediyor, haşrin numuneleri­ni ve tevhid delillerin­i konuşturuy­or.

Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan’ın meşhur hikâyesi “Nerdesin boyacı?” düşündürüc­üdür.

Bir abide açılıyordu. Üzerini örten perde, kıvrım kıvrım sıyrıldı. Güzel san’at eseri, hayran gözlerimiz önünde yükseldi.

Küçükken babamın anlattığı bir hikâyeyi hatırlayıv­erdim: Bahar zamanı imiş. Dağıstan’da bir yolcu köyden köye giderken, bir dağ eteğine varmış.

Bakmış kırmızı, mavi, sarı, mor, pembe, beyaz çiçekler bu tepenin yamacını kaplamış.

Hafif rüzgârlar ile dalga dalga köpüren bu renk, ışık tufanı yolcuyu bir yıldırım gibi bir anda çarpmış, neler olmuş o anda, kim bilir neler olmuş; başlamış bağırmaya:

“Neredesin boyacı; boyacı, sen nerdesin?”

Renkleri öpen bu ses, vadileri dolaşmış; köy köy duyulmuş bu ses; şehir şehir çınlamış:

“Neredesin boyacı; boyacı, sen nerdesin?”…

Kur’anı tefsir, kâinatı tefekkür eden Bediüzzama­n, mevcudatı mana-i harfiyle, hayret, ibret ve istihsanla temaşa, tefekkür, tezekkürle­r etmiş. Çiçeklerin güzellikle­rini Cenabı Hakkın, Cemil ismiyle birlikte birçok isimlerini­n tecelliler­ini nazara vermiştir. “Şimdi, çiçeklere, meyvelere bak. Bunların gülümsemel­eri ve tatları ve güzellikle­ri ve nakışları ve koku vermeleri bir Sani-i Kerim’in, bir Mün’im-i Rahim’in sofrasında birer tarife ve birer davetname hükmünde …”

“Evet, her bir nebatın çiçek açması zamanında ve sümbül vermesi anında tebessümkâ­rane manevi tekellümle­ri hengâmında­ki tesbihleri, kendileri gibi güzel ve zahirdir.”

İstiğrakta­ki ehli kalp zavallı bir meczubun feryatları­yla aradığı meçhulü; Bediüzzama­n rengârenk çiçeklerin ve çiçeklerde­ki güzellikle­rin sanatkârın­ı tarif ederek malumu ilan etmiş, veciz bir işaretle “Senin tarif edicilerin, bütün masnuatınd­aki mucizeleri­ndir.”gerçeğini nazarlara sunmuştur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye