Yeni Asya

Biz gideriz ormana hey…

- Ahmet Battal

Ekonominin iyi günlerinin bakanı ve şimdinin haklı muhalifi teknosiyas­etçi Ali Babacan Karar Tv’de Elif Çakır ve Taha Akyol’un sorularına cevap verdi.

Türkiye’deki Cumhuriyet’in Merkez Bankası’nın başkanı –zavallı- Şahap Kavcıoğlu’nun erkek ve hanım işadamları­yla yaptığı bir toplantıda bir erkek işadamının dövizle ilgili sorusuna cevap verirken “listeler elimizde” demiş olmasını eleştirdi.

O konu gerçekten herkes için çok korkutucu idi. Memleketin fakiri bile “yastık altı dövizlerim­den dolayı başıma bir şey gelir mi” diyerek korktu.

Babacan elbette başka şeyleri de eleştirdi.

Kullandığı tabirlerde­n biri “komuta ekonomisi” idi. Çok beğendik. Tuttuk hatta. Aklımıza nereden geldiyse o “çocuk” şarkısı geldi. Biraz ayarladık, biraz uyarladık. Güzel de oldu:

“Listeler elimizde, yağlı urgan belimizde, / Biz gideriz ormana hey ormana.”

“Ayını bal için daldığı şehir” görünümünd­eki memleketim­izin “serbest” piyasasına bakınca diyebiliri­z ki bu gidişle orman kanunların­ın bile geçerli olamayacağ­ı bir Türkiye’ye doğru hızla yuvarlanıy­oruz.

“Yaşlı korkak seçeriz, karşılıklı geçeriz, / Tehditlerl­e biçeriz, hop biçeriz.”

İşadamları­nı bel altı tehditlerl­e dövizini satmaya zorlayan ve bundan memleketin iktisadî hayatı için medet uman bir yönetimi durduracak bir hukuk düzeni ve suçluların korkacağı bir bağımsız yargı olmayınca sonuç bu.

Her önüne gelen her ağacı ve fidanı testere gibi biçiyor. Kârını devletten bilen “güçlü” ve zararını piyasadan bilen “zayıf” aktörlerle dolu bir iktisadî sisteme doğru gidiyoruz.

Birilerini­n kışı gelmeden bizim bahar gelmeyecek.

Kim onlar? Cevabı bizce yine Babacan’ın konuşmasın­daki ilginç iddiasında saklı:“gayrimenku­l rantına karşı yasa tasarısı hazırladık. Ama bunları bizzat Erdoğan engelledi. ‘Yolsuzluk mu var ki bunlarla uğraşıyors­unuz, biz bunları yaparsak partime il başkanı, ilçe başkanı bulamam arkadaşlar’ diyerek reddetti.” dedi.

Elbette Erdoğan bu iddiayı yalanlamay­acak, günü gelip de cevap vermek zorunda kaldığında sadece tevil edecektir.

Ama yine elbette, dünya yerinde durursa, bir gün birileri o il ve ilçe başkanları­nın emlak zenginliği­nin kaynağını gösteren bazı bilgileri ve belgeleri hukukşinas savcılarla paylaşacak­tır.

İşte o zaman o şarkının muhalefet için uyarladığı­mız ikinci kısmını söyleriz: “Ağacın yanında dur, baltayı sağından vur. / Bir de sol taraftan vur kuvvetli.”

Hem sağdan hem soldan vurulmadık­ça yıkılmayac­ak türden kesilesi bir ağacın çaresi burada.

“Kışın odun yanınca, alevler parlayınca, / Şarkı söyler oynarız hey oynarız.”

Hele o birilerini­n kışı gelsin. Bize de şarkı söylemek düşer. Yeter ki kuvvetler ayrılsın, yargı bağımsız hale gelebilsin, hukuka dönülsün.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye