“Siyasi müceddid” meumu yok ki!
Bir okuyucumuz, “Mevlana Halidi Bağdadi (ra) ‘Benden sonra gelen büyük mehdidir’ der. Ebcedi 1330, Miladi 1910 edip Hutbe-i Şamiyeyi okuma tarihine işaret ediyor. Hadiste diyor ‘Mehdi Şam mescidinde mimberde halka hutbe irad edince yaşı 33 yaşında olacak.’ Üstadımız 1877 doğumlu. 1910’da tam 33 yaşında. Mehdilik 1330’da (1910’da) başlıyor. Allahu a’lem bundan yüz yıl sonra (yani 1430) 2010’da geniş dairenin mehdisi de gelmiş olabilir’ diyor.” (Bazı tarihler yanlış, te’vil batıl! Bediüzzaman 1878 yılında doğdu. Ki, Hutbe-i Şamiye’yi irad ettiği tarih de 1911’dir.)
Bu yorumu yapan kendince “geniş dairedeki siyasi mehdi”yi bulduğunu düşünüyor. Müceddidliği, mehdiliği siyasete alet edip itibarlarını düşürmek olur mu? Ki, İslam literatüründe “siyasi müceddid” mefhumu yok!
Öte yandan, günümüzde siyasetçiler oyun kurucu değil, oyuncu! “Biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasıta müteharrikiz. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz.” (Sünühat, s. 64.) Süfyanizm güdümündeki siyaseti uygulayan müceddid mi olurmuş!
Gayr-i meşrû”, idâre ve asâyişe zarar; veren (Hizmet Rehberi, s. 86.) Zulme sebebiyet veren tarafgir ve kalbleri bozan, (Kastaonu Lâhikası, Enstitü/internet, s. 34.) Dinde hissesi olmayan siyasileri büyük vartalara atan; (Emirdağ Lâhikası, s. 177.) Fikri hezeyanlaştıran (Emirdağ Lâhikası, s. 204.) Menfaati esas tutan canavar; (Hutbe-i Şâmiye, Enstitü/internet, s. 78.) siyaseti uygulayan müceddid mi olurmuş! “Benlikten, hodfuruşluktan, gururdan ve gaddar siyasetten gelen dahildeki tarafgirane fikriyle, kendi tarafına şeytan yardım etse rahmet okutacak, muhalifine melek yardım etse lânet” eden… “Hattâ, bir sâlih âlim, fikr-i siyasîsine muhalif bir büyük sâlih âlimi tekfir derecesinde gıybet (eden); ve İslâmiyet aleyhinde bir zındığı, onun fikrine uygun ve taraftar olduğu için hararetle senâ” eden (Emirdağ Lahikası, s. 395.) müceddid mi olurmuş!
“Ya bendensin veya hainsin, ya benden, ya şer cephesindesin!” diye toplumu kutuplaştıran, fert, aile ve cemaatleri biribirine kırdıran müceddid mi olurmuş! Bir sözü bir sözünü tutmayan, her sözünde “U dönüşü” yapan siyasetçiden müceddid mi olurmuş!