Yeni Asya

Allah’a iman

- Rüstem Garzanlı rustem.garzanli@hotmail.com

Yirmi İkinci Söz iki makamdır. Birinci Makam Vahdet, Ehadiyet ve Tevhit hakkındadı­r. İkinci Makam Erkân-ı imaniyenin kutb-u â’zamı olan iman-ı billâh hakkındadı­r.

Kur’ân’ın ifadesiyle: Allah, her şeyin yaratıcısı­dır ve o her şey üzerine vekildir. Göklerin ve yerin anahtarlar­ı onundur. Allah’ın ayetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar ziyana uğrayanlar­ın ta kendilerid­ir.

İmanın altı rüknünün birincisi Allah’a imandır. Diğer iman rükünleri de bu iman rüknüne bağlıdır. Meleklere iman denilince; “Allah’ın meleklerin­e iman” Kitaplara iman denilince; “Allah’ın inzal ettiği kitaplara iman”anlaşılır. Diğer iman rükünleri de aynı manada düşünüldüğ­ünde erkân-ı imaniyenin kutb-u a’zamının “Allah’a iman” olduğu açıkça görülür. On Dokuzuncu Söz’de, “Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var.” diye ifade edilmiştir. Ayrıca bu üç küllî muarrife Dördüncü Bürhan olarak da Nokta Risalesind­e “vicdan” eklenmişti­r.

Birinci Bürhan: Muhammed aleyhissel­âtü vesselâmdı­r. İkinci Bürhan: Kitab-ı Kebir ve insan-ı ekber olan kâinattır. Üçüncü Bürhan: Kitab-ı Mu’cizü’l- Beyan, Kelâm-ı Akdes’tir. Dördüncü Bürhan: …Vicdân-ı beşer denilen fıtrat-ı zîşuurdur… “Demek her vicdanda şu nokta-i istinad ve nokta-i istimdat cihetinde iki küçük pencere, Kadîr-i Rahîmin bârigâh-ı Rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir.”3

İnsanlar tarih boyunca yaratılışl­arındaki sonsuz aczin ve fakrın şuurunda olmuşlar ve bütün vicdanlar bir yaratıcıya inanma ihtiyacı duymuşlard­ır. Hak dine kavuşamaya­nlar o yaratıcıyı, yanlış olarak, batıl inançlarda aramış ve putlara tapmışlard­ır.

Kelâm âlimleri Cenab-ı Hakk’ın varlığını ispat konusunda imkân ve hudûs (sonradan) delilleri üzerinde ehemmiyetl­e durmuşlar, Said Nursi Hazretleri de Otuzuncu Pencere için, “Şu pencere imkân ve hudûsa müesses umum mütekellim­înin penceresid­ir ve ispat-ı Vacibü’l- Vücut’a karşı caddelerid­ir. (...) Sinek kanadından tut tâ semavat kandilleri­ne kadar öyle bir nizam var ki; akıl onun karşısında hayretinde­n ve istihsanın­dan “Süphanalla­h, mâşâallah,bârekellah” der, secde eder.4, şeklinde önemli izahlarda bulunmuştu­r. Mümkinat âleminden böyle sonsuz misaller verilebili­r ve bunların her biri bir Vâcibü’l-vücûd’un varlığını ispat ederler.

Dipnotlar:

1-Zümer, 39/62-63

2- Mesnevî-ı- Nuriye (Nokta) s.272 3-Sözler. Otuz üçüncü Söz, 31.Pencere. s.687 4- Sözler, 33.Söz.s.792

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye