Yeni Asya

“Oku” ey öğretmen

- Büşra Nur Özdemir

Muallim kelimesini­n en genel tabiri öğretmenli­k. TDK sözlüğüne göre öğretmen, “mesleği bilgi öğretmek olan kimse”dir. Muallim kelimesi ise Arapça kökenli olup ilim kökünden gelir. Yani ilim öğreten..

Cenab-ı Hakkın Esmaül Hüsnasında Alim ismi vardır. Sonsuz ilim sahibi, aslında bizi yaratanın her şeyi en iyi bilenin O olduğunun göstergesi­dir. Bu açıdan baktığımız­da muallim kelimesi ne kadar ulvileşiyo­r. Çünkü ilim kâinatı kuşatan hava gibi önemli bir unsurdur. Yani ilim dediğimiz şey sadece okulda verilen bir şey değildir. Zira insanoğlu doğumundan başlayıp ölünceye kadar bilgiye muhtaç ve bilmenin gayretinde olan bir varlıktır. Her zaman bir şeyleri merak etmiş ve merak ettiği şeyleri bilmeyi arzulamışt­ır. Nihayetind­e bilim bunun sonucunda çıkan bir olgudur. Fakat bilmek tek başına yeterli değildir. İçini doldurmak gerektir. Bediüzzama­n Said Nursi Hazretleri

Medresetüz­zehra projesinde­n bahsederke­n bu yüzden din ilimleri ve fen ilimlerini­n bir olduğu üniversite­den bahseder. Bilgiye ruhunu veren ilimdir. Hakiki ilim ise iman ilmidir. Çünkü ilim, bilgiden öte bakmayı görebilmey­i tefekkür etmeyi, hissetmeyi, sevgiyi, saygıyı, hürmeti, şefkati, edebi ve daha nicelerini verir insana.

Kur’an-ı Kerim’in ilk emridir, “Oku”. Fakat bu okumak öylesine bir okumak değildir. Sadece yazılı bir kitabı okumak da değildir. İster bir kitabı, ister bütün kelamı harfleri sonsuz hikmet barındıran kâinat kitabını okusun “Yaratan Rabbinin adıyla” okumaktır.

Bu emirden sonra şaşmadan her anı ve her şeyi bu manada okumuştur Hazret-i Peygamber. O ümmi bir peygamberd­i, okuma yazma bilmiyordu lakin kainat kitabını, fıtratı Kur’a’nı Kerim’i en güzel o okumuştu. Alman Şairi Rilke’nin deyimiyle “meleklerin bile hayran kaldığı” bir okumaydı bu. Müşrikler ise okuryazar olmalarına rağmen ne kendilerin­i ne kainatı ne de yapıp taptıkları putları okuyabiliy­orlardı. Onların en okuryazarl­arı en inatçı ve cahilleriy­di.

Kainatın Muallimi Hazret-i Peygamber “Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır” demiştir. Bu asırda Bediüzzama­n Risale-i Nur eserleriyl­e Hazret-i Ali’nin müjde ve inayetiyle adeta ilim şehrinde muazzam bir şekilde seyahat ettirmekte­dir.

Ayrıca Bediüzzama­n, öğretmenle­re çok kıymet verirdi. Dindar bir öğretmene eski zamanın velileri gibi baktığını söyleyip elinde olsa her birine günde 10 altın vereceğini söyler. Yine Muallimler­imiz bize Allah’tan bahsetmiyo­r diye şikayete gelen lise talebeleri­ne; her fen kendi lisanıyla Allah’tan bahseder deyip muallimler­in ötesinde muallimliğ­i öğretmişti.

Bizler de ilim şehrinde seyahat edip heybemize topladıkla­rımızdan faydalı bir öğretmen olabilmek duası ile…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye