Arayıştaki toplumun Yeni asya’ya çok ihtiyacı var
Yeni Asya’nın öncülerinden Zülfikar-İhlasuhuvvet gazetelerinde büyük emekleri olan ve Yeni Asya çizgisindeki sebatını da son nefesine kadar devam ettirip, 2015 Temmuz’unda yazarımız Halil Uslu’dan hemen sonra Hakkın rahmetine kavuşan Kasım Ali Güngör’ün gazetemizle ilgili olarak anlattığı ve yeri geldikçe aktardığımız şu anekdot son derece anlamlı:
“Bir kardeş bindiği taksinin şoförüne Yeni Asya’yı hediye ediyor. Şoför gazeteyi okuyor ve çok beğeniyor. Sonra gazete okurları ve Nur dersleri ile tanışıyor, içkiyi bırakıp namaza başlıyor.” (Yen Asya, 27.7.09)
“İşte gazetemize bunun için sahip çıkmalı ve onu hep yaşatmalıyız”diyordu Kasım Ali Güngör.
İzmir’de yıllardır neşriyatımız için yoğun gayretlerle ve fedakârca çalışmalar yapan Medresei Yusufiye ekibinin hazırladığı “Neşriyatımıza niçin sahip çıkmalıyız?” dokümanında aktarılan bir hadise de Güngör’ün anlattığı örneği tamamlar nitelikte:
Ateist bir kişi kuruyemişçiden çekirdek alıyor. Çekirdekler, gazete parçasından yapılan külaha konularak veriliyor. Eve gidince külahı boşaltıp gazete parçasını açıyor. Üzerindeki yazı dikkatini çekiyor, okuyor. Sonra bu gazetenin hangi gazete olduğunu merak edip bakıyor. Görüyor ki Yeni Asya. Ardından gazetemizi bayilerden arayıp buluyor. Düzenli takip etmeye başlıyor. Derken Risale-i Nur’la tanışıyor. Ve imanını kurtarıyor. Bir başka örnek:
Bu süreçte iftiraya uğrayıp hapse atılan sol görüşlü bir tutuklu, “Başlangıçta önyargıyla soğuk baktığım Yeni Asya’yı okuyunca ferahladım, öyle ki, yaşadığım bunalım sebebiyle sürüklendiğim intihar düşüncesinden bile vazgeçtim” diyor.
Sadece bu üç örnek bile Yeni Asya’nın hizmetinin önemini ve büyüklüğünü göstermeye ve anlatmaya yeterli değil mi?
O halde elimizdeki gazetenin değerini bilmemiz ve o değerin hakkını vermek için çok daha fazla çalışmamız gerekmez mi?
Hele gelişmelerin, Risale-i Nur’dan aldığımız ölçülere göre meşveretlerle tayin edip yürüdüğümüz çizginin haklılık ve isabetini her gün yeni örneklerle tasdik ve teyid ettiği ve şimdiye kadar yolumuzu kesen engellerin önümüzden kalkmaya başladığı bir süreçte bize düşen, gazetemizi daha çok insana tanıtmak ve ulaştırmak olmalı, değil mi?
İslamın çağımızda Risale-i Nur’da ifadesini bulan doğru yorumunu 53 yıla yakındır Risale-i Nur’un medyadaki dili olarak duyurmayı misyon edinen Yeni Asya’yı tanımak, arayış içindeki herkesin hakkı değil mi?
Ve gazetemizi tanıtma görevini kesintisiz bir kampanya halinde sürdürmek bizim en önemli vazifelerimizden biri değil mi?
Bu noktada, zaman zaman yaptığımız bir teklifi tekrar hatırlamakta fayda görüyoruz:
İmkânı olan okuyucularımız, uygun gördükleri eş, dost, komşu, akraba ve arkadaşlarına bir haftalık, 10 günlük, iki haftalık... gazete aboneliği hediye etsinler.
Bunu bir kampanyaya dönüştürelim ve gazetemizi daha çok insana ulaştırıp tanıtalım.