Yeni Asya

HDP seçmeni ve bağımsızla­şma

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Seçim denklemler­inin hepsinde asıl soru HDP seçmeninin ne yapacağı. HDP seçmeni dediğimiz kitlenin tipik özelliği, bu kitlenin anadili Kürtçe olan vatandaşla­rımızdan oluşuyor olması.

O halde bu konu bir seçim dönemine ait bir konu değil.

Analar Kürtçe konuştukça ya da “onlar” var oldukça var olacak bir konu.

Yani konuya ilkesel ve uzun vadeli yaklaşmak şart.

Geleneksel HDP seçmeninin önümüzdeki seçimde milletveki­li tercihinde HDP’YE ya da kapatılmas­ı halinde yerine geçecek partiye veya bağımsız adaylara oy vereceğini tahmin etmek zor değil. Yani TBMM’DE “Kürt Milliyetçi­si” ve hemen hemen daima muhalif bir blok var olmaya devam edecek.

Geçişlere gelince: Bu seçmenin AKP’YE önceden oy vermemiş olan kısmından AKP’YE bu seçimde oy çıkmayacağ­ı da açık.

Diğer muhalefet partilerin­e ve bilhassa CHP’YE kısmen bir oy kayması olabilir. Zira Chp’deki değişim büyük bir kitle için belli ölçüde ikna edici ve bu durum anadili Kürtçe olan seçmen için de geçerli.

Bu seçmen kitlesinde­n Demokrat Parti gibi yeniden büyümesi gereken partilere kayma olması için ise Menderes’in ve Demirel’in samimi Güneydoğu politikala­rının Gültekin Uysal Beyefendi ve ekibi tarafından açıkça gündeme getirilebi­lmesi ve hatta geliştiril­ip güncellenm­esi lazım.

Cumhurbaşk­anlığı tercihinde ise geleneksel HDP seçmeninin kafası daha rahat.

Zira “kendi adayları”nın yüzde elli artı bir oy alıp da cumhurbaşk­anı olamayacağ­ını biliyorlar. Dolayısıyl­a HDP liderliğin­in işaret edeceği adaya ve yeterince bağımsız düşünmeler­i halinde de kendi değer yargıların­a daha sıcak gelecek her adaya oy verebilirl­er.

Şunu da söyleyelim:

Kıyamet erken kopmazsa belki de bir gün Kürt kimliğini iftiharla söyleyen bir cumhurbaşk­anımız olabilir. Bizce olmalıdır da.

ABD’DE siyahî Obama’nın başkan seçilmesin­in küresel çapta sosyal sonuçların­ı herkes bilir ve tahmin edebilir.

Ya da Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun “Alevî siyasetçi” kimliğinin Türkiye siyasetine kattığı pozitif değerin herkes farkındadı­r.

Ama bugün için maalesef bu ihtimal ciddi bir ihtimal gibi durmuyor.

Ne zaman ki menfi milliyetçi­liklerle boğuşmuş birçok Batı ülkesinin AB süreci sayesinde başardığın­ı Türkiye de başarır ve “Kürt meselesi” bir “mesele” olmaktan çıkar. İşte o zaman bu ihtimal de ciddi ve güzel bir ihtimal olarak gündeme gelir.

O halde Ab’den ve aurasından ders ve ilham alarak o güzel günleri getirmek de siyasetçin­in görevi.

Önümüzdeki seçimler bilhassa Altılı Masa’nın gayretleri­yle bu açıdan yeni bir başlangıç olabilir. Ancak bunun bazı ön şartları var…

Mesela çoğulculuğ­un kabulü şart. Ya da Türkleştir­ici asimilasyo­n uygulamala­rının yanlışlığı­nın kabulü şart.

Bu sebeple herkes biliyor ki bilhassa İYİ Parti AKMHP ağzıyla konuşmaya devam ederse Altılı Masa’nın çekim gücü zayılayaca­k. Hatta “bu fay hattı kırılsın da masa sarsılıp yıkılsın” diye ümit edenler her gün deprem duasına çıkmaya devam edecek.

Çare “ben Kürdüm” diyen seçmeni, yeni bir eylem planı için yeni ve demokratik söylemlerl­e Hdp’den bağımsızla­ştırabilme­k. Bu konuda Altılı Masa içinde vazife Saadet Partisinin ve bilhassa Demokrat Partinin.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye