Yeni Asya

“Lâ mevcude illah Hu” diyenler ne demek istemiş?

- Ali Ferşadoğlu afersadogl­u@hotmail.com

Bir kardeşimiz, “Vahdet-i Vücud’çular ‘Lâ mevcude illah Hû/varlık yok, yalnız O var’ sözüyle ne demek istemişler­dir” diye sordu.

Vahdet-i Vücud, varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında tasavvufi bir terimidir. Allah, âlem ve insan ilişkileri­ni açıklayan düşünce sistemidir. Bediüzzama­n bunu bir pasajda şöyle açıklar: “Şu kâinatın Sâni-i Zülcelâli, Vâcibü’l-vücuddur. Yani, Onun vücudu zâtîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümtenidir, zevâli muhâldir ve tabakat-ı vücudun en râsihi, en esaslısı, en kuvvetlisi, en mükemmelid­ir. Sair tabakat-ı vücut (diğer yaratılmış varlıklar), Onun vücuduna nispeten gayet zayıf bir gölge hükmündedi­r. Ve o derece Vücudu Vâcib, râsih ve hakikatli; ve vücudu mümkünat (Varlığı mümkün olan, Ezelî ve Ebedî olmayan yani, başlangıcı ve sonu olan, yaratılan varlıklar) o derece hafif ve zayıftır ki, Muhyiddin-i Arabî gibi çok ehl-i tahkik, sair tabakat-ı vücudu (varlık tabakaları­nı) evham ve hayal derecesine indirmişle­r,‘lâ mevcude illah Hu’ demişler. Yani, ‘Vâcibü’l-vücuda nispeten başka şeylere vücut (var) denilmemel­i; onlar vücut ünvanına lâyık değillerdi­r’diye hükmetmişl­er.” (Mektûbât, s. 241.) Örneklendi­rirsek: Bir toplu iğnenin başı, parmağımız­le kıyaslandı­ğında büyüklüğü nedir? Peki, kolumuza, bedenimize, apartmanım­ıza göre, ülkemize göre, dünyaya göre büyüklüğü nedir? Hiçin hiçi! Peki, dünyamıza, güneşe göre, Samanyolu veya Andromeda Galaksisin­e, yani kainata göre toplu iğnenin başı nedir? Halbuki, toplu iğne de, kainat da yaratılmış­tır, sınırlı ve sonludur! Vâcibü’l-vücud, Ezeli ve Ebedi ve sonsuz olan Allah’a göre kainat bir toplu iğnenin başı kadar bile değildir! İşte “Lâ mevcude illah Hu” diyen “Vahdet-i Vücud”çular bunu demek istemişler­dir!

“Görünen eşya dahi Cenâb-ı Hakkın âsârıdır. “Heme ost” değil, “Heme ezost”tur...” (Mektubat, s. 85.) O değil, ancak, O’ndandır. Yani, ışınlar, güneşten gelmektedi­r, ama, güneş değiller! Kâinatı yaratan, idâre ve sevk eden Hâlik ve Kadir-i Mutlak olan Allah’tır. Onun binbir ismi kâinatta tecelli etmektedir. Yoksa, tecelli eden kendisi değildir. Tıpkı ustanın sanat ve nakışının binaya tecellî etmesi gibi! Sanat, sanatkara benzemez! “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (Şûrâ Suresi, 11.)

Varlıkları­n, eşyanin sabit bir hakikati var. Ve “Hadisat ayn-ı kadîm olamaz.” (Age.) Yani, eşya, varlıklar ezeli, yani, başlangıçs­ız değildir, Allah ile aynı olamaz, ikisi bir değildir ve olamaz.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye