Kuşaklar arası çatışma ve meşveret
Medrese-i Nuriye ilk defa 1927’de Bediüzzaman’ın Barla’daki ikametgâhı evinde açıldı.“risale-i Nur’un birinci dershanesi… ve Medreset’üz-zehra’nın çekirdeğidir.”(emirdağ Lâhikası, s. 445) Bu “Mübarek medreseyi talebesiz bırakmak caiz değil.” (Age, s. 132.) prensibine göre Medreset’üzzehra’nın şubelerini yeni bir ruh, aşk ve şevkle ihya ile muvazzafız.
Ne var ki, 15-20 Temmuz darbe-i minafıkanesi ile indirilen darbe, insanları korkuttu, bilhassa gençleri dershanelerden soğuttu. Özellikle yeni kuşaktaki büyük değişiklikler kuşak çatışmalarını körükledi.
Bunun birinci sebebi, önyargılardır: Yaşlılar, “Gençler çok değişti, kendisini teknolojiye kaptırdı” derken, genç nesiller de “Ağabeyler bizi anlamıyor; bizimle meşveret etmiyor!” diyor. Oysa Bediüzzaman, meşveretin esaslarını da nakış nakış işlemiştir:
“Medâr-ı nizâ bir mesele varsa meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsamahayla birbirine bakmak şimdi elzemdir.” (Kastamonu Lâhikası, s. 181.) Meşreb, huy, karakter, mizaç, tutum, davranış biçimidir. Bu hususlarda sıkı tutmamalı. Meslek, yani, Risale-i Nur’un hizmet esaslarında sıkıntılar,“mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır.
Tahakkümle değil, belki lütula ıslahına çalışır.” (Mektûbât, s. 254.) prensibiyle giderilmeli. Lütla ıslah: Saygı, önem ve değer vererek yardım; nezaket ve nezahetle düzeltmek…
Yeni jenerasyonun ergenlik ve gençlik dönemleri dikkate alınmalı; sık sık ve geniş meşveretler yapmalı; hemen zecri tedbirlere başvurulmamalı. Zira, “Meşveret-i şer’iyye istibdat ve tahakkümün belâsından kurtarır.” (Divân-ı Harb-i Örfî, s. 59), “Meşveretin hüküm sürdüğü yerde, bâtıl hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz.” (Muhâkemât, s. 33). Buna göre ağabey ve ablalar “tahakküme” gitmez! Gençler de meşveretin önem ve tarzını öğrenmelidir.
Eski kuşaklar “tahakküm”, yeni kuşaklar “suçlama ve isyan” ile değil, nezaket ve nezahetle “mihenge” vurmalı; “delil ve âkıbete” bakmalı; tahkik etmeli. Zira, “Biz ehl-i haliz, namzed-i istikbaliz. Tasvir ve tezyin-i müddeâ (süslü iddia ve sözler), zihnimizi işbâ’ etmiyor (doyurmuyor). Burhan (ispat, delil) isteriz.” (Muhakemat, s. 32.)
Tüm birim ve müesseselerimizdeki işleri yürütecek olanların kaynağı olan dershaneleri cazibe merkezi haline getiremezsek, kan kaybı yaşanmaya devam edilir!