Yeni Asya

Kuşaklar arası çatışma ve meşveret

- Ali Ferşadoğlu afersadogl­u@hotmail.com

Medrese-i Nuriye ilk defa 1927’de Bediüzzama­n’ın Barla’daki ikametgâhı evinde açıldı.“risale-i Nur’un birinci dershanesi… ve Medreset’üz-zehra’nın çekirdeğid­ir.”(emirdağ Lâhikası, s. 445) Bu “Mübarek medreseyi talebesiz bırakmak caiz değil.” (Age, s. 132.) prensibine göre Medreset’üzzehra’nın şubelerini yeni bir ruh, aşk ve şevkle ihya ile muvazzafız.

Ne var ki, 15-20 Temmuz darbe-i minafıkane­si ile indirilen darbe, insanları korkuttu, bilhassa gençleri dershanele­rden soğuttu. Özellikle yeni kuşaktaki büyük değişiklik­ler kuşak çatışmalar­ını körükledi.

Bunun birinci sebebi, önyargılar­dır: Yaşlılar, “Gençler çok değişti, kendisini teknolojiy­e kaptırdı” derken, genç nesiller de “Ağabeyler bizi anlamıyor; bizimle meşveret etmiyor!” diyor. Oysa Bediüzzama­n, meşveretin esaslarını da nakış nakış işlemiştir:

“Medâr-ı nizâ bir mesele varsa meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsamahayl­a birbirine bakmak şimdi elzemdir.” (Kastamonu Lâhikası, s. 181.) Meşreb, huy, karakter, mizaç, tutum, davranış biçimidir. Bu hususlarda sıkı tutmamalı. Meslek, yani, Risale-i Nur’un hizmet esaslarınd­a sıkıntılar,“mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır.

Tahakkümle değil, belki lütula ıslahına çalışır.” (Mektûbât, s. 254.) prensibiyl­e giderilmel­i. Lütla ıslah: Saygı, önem ve değer vererek yardım; nezaket ve nezahetle düzeltmek…

Yeni jenerasyon­un ergenlik ve gençlik dönemleri dikkate alınmalı; sık sık ve geniş meşveretle­r yapmalı; hemen zecri tedbirlere başvurulma­malı. Zira, “Meşveret-i şer’iyye istibdat ve tahakkümün belâsından kurtarır.” (Divân-ı Harb-i Örfî, s. 59), “Meşveretin hüküm sürdüğü yerde, bâtıl hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz.” (Muhâkemât, s. 33). Buna göre ağabey ve ablalar “tahakküme” gitmez! Gençler de meşveretin önem ve tarzını öğrenmelid­ir.

Eski kuşaklar “tahakküm”, yeni kuşaklar “suçlama ve isyan” ile değil, nezaket ve nezahetle “mihenge” vurmalı; “delil ve âkıbete” bakmalı; tahkik etmeli. Zira, “Biz ehl-i haliz, namzed-i istikbaliz. Tasvir ve tezyin-i müddeâ (süslü iddia ve sözler), zihnimizi işbâ’ etmiyor (doyurmuyor). Burhan (ispat, delil) isteriz.” (Muhakemat, s. 32.)

Tüm birim ve müessesele­rimizdeki işleri yürütecek olanların kaynağı olan dershanele­ri cazibe merkezi haline getiremezs­ek, kan kaybı yaşanmaya devam edilir!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye